1 Aralık 2008 Pazartesi

Nasıl yani?? İdil ve USLU kelimesi yan yana mı???

Kuzucuk haftasonunda çok olay çıkartmadı.

Cumartesi hem marifetli hem kokoş hemdde linklerdeki sayfasından görebileceğiniz gibi süper yetenekli teyzemiz geldi, şimdi bana bir tunik dikiyor, dikişten sıkılmasına rağmen hemi de!!! Sağolasın ablacımmmmmmmmmm

Çay-simit faslından sonra İdil uyudu, sonra yemekti şuydu buydu derken akşam teyzemin torununun nişanına gittik. Allahım, en son okula başladıklarını gördüğüm yeğenlerim kocaman olmuşlar! Evlenenler, çocukları olanlar, en son halıda o zamanın modası Sertap Erener şarkısı "ay ay ay ay ay" - hafıza 0, şarkı ismini unuttum- söylerken koca göbeği ve poposuyla arka üstü düşen ve mutfakta yemek vermedikleri için ağlayan teyzemin torunu Kübra çok şık bir tuvalet giymiş, saçlar topuz, bu sene GS Üniversitesi Siyasal'ı kazandı, şaşa kaldım, Allahım çok yaşlanmışım ben. Neyse Allah sağlık versin yaşlanayım, ayrı mevzu ama acaba ben İdil'in o yaşlarını görebilir miyim? Malum şu an 40'ım ve İdil daha 2, o 20 yaşındayken ben 58 yaşında olacağım, ölürüm o yaşta herhalde... Yaşlı anne olmanın dezavantajı.

Hele birde uzun yıllar önce daha ilkokula bile gitmeyen 3 çocuğu olan teyze kızımın, kocasının hemen ardından kanserden ölmesi ile hem annesiz hem babasız büyüyen o 3 kardeşin 2'sini gördüm ya, çok kötü oldum.... Ya bende ölürde kızımı annesiz bırakırsam!!

İdoş olur da böyle bir durum olursa annem seni çok, hemde çok, tarifsiz seviyorum.

Pazar günü ise İdoş hanımı halasına götürdük, Tuna'mız kat kat tat boğum olmuş, pek bir sevdik. "Enini- elini" tuttuk, öptük, hayran hayran seyrettik. Giderken ilk kez has arkadaşım 1 Nilgün'ün getirdiği Barbie'li pembe sırt çantasını da taktık, içine o gün alışveriş ederken aldığımız ve İdoş'un delirdiği kahve setimizi koyduk, İdoş ilk kez çantayı atmadı, arabada "çanta" diye hemen çantasını eline istedi. Allahım okula başlamış gibi oldu, çok duygulandık anneanne-Deida ve ben. Nerdeyse ağlayacaktık onun bu çantalı halini görünce, büyümüş bizim kuzu meğer

Halada İdoş'un bu çantalı haline bayıldı, orda Doğuş abisi ile oynadı, eniteştesine ve halasına kahve yaptı, söz dinledi, mızırdamadı, beni üzmedi. Pek usluydu, halasının pişirdiği tavuktan yedi, armut yedi, bebeklere armut yedirdi. Çıktığımızda neşe içinde gülerek site bahçeside koştu, bizde Semoş'la ardından hayran hayran baktık. Nazarımız değdi, gece 2.10'da uyudu ama uyuyana kadar "dandini-ona söylediğim ninni" istedi, yakama yapıştı, zorla uyuduktan 1,5 saat sonra deli gibi ağlayarak uyandı, yarım saat ne yaptıysak kar etmedi, gözünü açmadan ağladı. Diş ilacı ve fitil yaptık, gürültülü bir pırt yaptı ve sakinleşti. Sonra "Leydi" seyretmek istedi, "uyku saati şimdi annecim" dedim, "saati" dedi, Deida'nın yatağına koyun koyuna yattık, benim kokumla uyudu, sonra yerine yatırıp bende uyudum. Ne vardı şimdi evde olupta onunla beraber olsaydım, kahve içseydim!!!!!

Hiç yorum yok: