Evettt, artık iyiden iyiye yürüyoruz. Çok az emekliyoruz, toka kutusunu karıştırmaya bayılıyoruz, saatlerce tokaları döküp kafamıza takmaya, takılanlarıda kafamızdan yolarcasına çıkarmaya çalışıyoruz. Bu arada Cumartesiden beri acaip kar yağıyor. Bugün işe zor geldik.
Bu arada Perşembe günü "Sevgililer Günü"ydü. Babamız bana çok güzel, şık bir saksı içinde beyaz orkide almış, üstelik yanında da kırmızı bir kalpte "Love You" yazıyordu. Çok sevindim, inşallah sevincimi de hissettiğim kadar yansıtmışımdır. Aslında böyle sevgililer günü, yılbaşı, anneler günü, babalar günü felan biz pek adet edinmedik hediye olayını. Ama belki kuzu büyüdükçe ona bazı şeyleri öğretebilmek için başlamak lazım belki de.
Kar dolayısıyla ve kışın masrafları kısabilmek için Pazar günü anneanneye taşındık. Hanım kız 07.45'te uyandı Pazar günü, her yer bembeyaz kar. Babamızı kandırdık, o kuzuyu taşıdı, ben Potuk'u. 20 dk kadar kar altında yürüdük, insanlar bize deli gözüyle baktı. Hem Pazar sabahın köründe, hemde lapa lapa kar yağarken bebekle sokaklarda yürüyoruz diye. Sonra güzelce kahvaltı yaptık, BBC çocuk programlarını seyrettik, anneanneye gitmek için bavulları hazırladık, 2 kez araba gitti geldi eşya taşıdı, ilk seferde koca bir bavulla ve yatak takımıyla İdil sultan ve ben, diğer seferde muftaktan yemekler-reçeller-salçalar, Potuk ve maması, mama-su kapları ve İdil'in kitap ve oyuncakları geldi. Anneanneye varınca yerleştik,yıkandık, çorba yedik, uyumadık, teyzemiz ve dayımız çaya geldi, sohbet muhabbet gene uyumadık, akşam 17.00'den 18.15'e kadar o odada ağladı, ben kah kucağıma aldım, kah masal anlattım, kah konuştum, kah kızdım hiç umuru olmadı.. Gene de "anne" dedi durdu. Neyse kalktık, yemek yedi, meyve yedi, akşam Potuk'u tuvalete çıkarırken Deida'sı kuzuyuda aldı gene hep beraber karda yürüyüş yaptık. Akşam 20.35'te yatırdım, 20 dk geçmeden sızdı. Ama yatak kenarlarımız-ayıcığımızı-dönence müziğini-battaniyemizi almamıza rağmen sürekli kalktı. En son 20. kalkmasında saymayı bıraktım hiç abartmıyorum. Allahtan aynı odada yatıyordukta bazen "ben burdayım annecim hadi uyu" dememle susup uyumaya devam etti. Bir yandan bende yatağı yadırgadım, bir yandan yatak gacırdıyor çocuk uyanmasın diye dönmeye bile korktuğum için her yerim ağrıdı. Babamız horladı, Potuk silkelendi, hepsini susturdum, yeterki kuzum uyanmasın diye. Berbat bir gece geçirdim velhasıl. Sabah erken çıktım yollarda birşey olurda servise yetişemem diye ama servis 35 dakika gecikti, üstelik kapısı bozuldu, kapanmadığı için içeri karlar gire gire geldik, iş yerine yakın yokuşu da çıkamadı, inip yürüdük. Halen tipi şeklinde kar yağıyor. Erken çıkıp çıkmayacağımız da belli değil. Üstelik öğlen yemeği buraya gelememesine rağmen (kahvaltı ettirdiler), kimse erken çıkılacak diye bir şey demiyor.
Anneannede hayat pek güzel oluyor. Hep birlikte yemekler, çaylar, kahveler, kuzuyu uykudan uyandırıp sarıp sarmalayıp taşımadan, Potuk evde tek başına saatlerce kalmadan, gene hep beraber olmak güzel. Sağolsun annecim köpeğimizi hiç sevmese bile gene de torun ve evlat hatırına bize kapılarını açıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder