25 Aralık 2008 Perşembe

Yeni yılınız kutlu olsun













Kriz mağduru ben, işyerim yarından itibaren 5 Ocak'a kadar tatil olacağından ve evde de internet bağlantım olmadığından hepinizin yeni yılını şimdiden kutlamak istiyorum.

Bu sene kötü bitiyor, kriz vs derken, umarım gelecek olan sene bize hepimize sağlık ve güzellikler getirsin (ve de bol kazançlar).

Hiç adetim değildir sene sonunda geçmiş yılın muhasebesini yapmak, gelecek yılda yapmak istediklerimi listelemek falan ama bu sene 40 (KIRK) yaşındayım be kardeşim.

Yapayım şu muhasebeyi bir sefere mahsus dedim. Gerçi nasıl yapılır çok emin değilim ama..

En büyük hatam : Olmayan mememin yerine yeni meme yaptırmak için hastaneye başvurmam. O lanet doktorun eline düşmem,çektiklerim, halen ağrıyan ameliyat yerlerim, meme yapılmadığı gibi karnımda bıraktıkları o iğrenç ameliyat yerim.

En büyük hayalim : 2 memeli olmak (hala!), giydiğim şeyi kendime yakıştırmak, habire kayıp duran protezi düzeltmek zorunda kalmamak, protezin ağırlığından dolayı düşen omzumu düzeltebilmek, aynalara yeniden bakabilmek, istediğim şeyi yeniden giyebilmek, yeni yeni rengarenk dantelli vs sütyenler giyebilmek...

En büyük sevincim : Kızım, her anı, konuşması, anne demesi, beni akşam işten geldiğimde sevinç çığlıkları atarak karşılaması, terliklerimi getirmesi.

En büyük mutluluğum : Gene her saniyesi ile kızım, Potuk'un da benim üzerime tırmanmaya çalışması, deli gibi sallanan kuyruğu, kucağımda uyuyakalması, Gece Bahçesi'ni seyrederken bir yanımda Potuk'a bir yanımda da İdil'e meyve yedirmek.
ailemle birlikte olmak, sohbet etmek, arkadaşlarımla buluşup kaynatmak.

Bu sene benim için pekte iyi geçmedi, Mayıs'tan beri hastaneler, ameliyatlar, raporlar,tahliller, doktor kuyrukları, sızım sızım sızlayan dikişler, zımba teli ile yapılan dikişler nedeniyle tuvalete bile kendi başıma gidememek,korseyle geçen sıcak yaz günleri vs vs..

Ama kızım büyüyor, iyiden iyiye dilleniyor, artık birlikte tv seyrediyoruz, oyun oynuyoruz, kitap okuyoruz.

2009'dan dileklerim:

Sağlık
Para
Huzur
Ailemin yanımda olması
Ev kadını olup kızımı kendim büyütebilmek

Sizin muhasebeniz nasıl peki?

24 Aralık 2008 Çarşamba

Bu sabah pencereden görünenler







Şu anda simit yiyip sıcacık bir fincan da çay içmekteyim.
Bir de Dean Martin "Baby Cold Outside" ı söyleseydi SÜPER olurdu!

Gününüz bu kar gibi bembeyaz ve ışıl ışıl olsun:)

23 Aralık 2008 Salı

Sinir krizleri





Bu haftasonumuz İdoş'un 2 yaş krizleri ve benim otorite için inat takıntılarımla geçti.
Cuma günü has arkadaşım 2 Ece ve yingecim Zehra geldi. Hep beraber çay içip dertleştik. Ece gene bizim kıza birşeyler getirmiş. Çok güzel kumaş kitaplar. Kaydırak yayınlarından ama bir defosu var biraz hacı hoca işi:)P
İlk kitap Ayşe'nin evi. Gayet güzel ve akıllıca yapılmış. Kapak sayfasında pencere ve panjurlar var,kapı var. Kapının cırtlı yapışkanını kaldırınca içinde Ayşe çıkıyor ipe bağlı. Evi istediğin gibi gezdirebilirsin. Yanlız panjurları açınca Ayşe'nin anne ve babası var ki, annesi başı kapalı:)P.
Ayşe'nin evinde mutfak var, kapağı açılan bir buzdolabı var,tuvalette klozetin kapağı kalkıyor, musluğun üstünde ecza dolabı açılıyor. Sonra küvet var, küvette Ayşe'nin sığacağı bir cep var ve çekilebilen bir duş perdesi var. Sonra mouse'u hareketli bir bilgisayar ve yorganı kaldırıp altına girebileceği yatağının olduğu bir de odası var.Odadaki rsimde de annesinin başı kapalı.
İkinci kitapta uyku yastığım kitabı. Balıklar nerde uyur,kuşlar nerde uyur vs, en son çocuk nerde uyur kısmında yatakta ellerini açıp dua ediyor. "Allahım benim besmele ile uyanmamı sağla vs" diye.
E, ne şimdi bunlar yani?
Çocuğu bu kadar küçükken (bu kitap okul öncesi 2-3 yaş diye hazırlanmış ve pakette olduğu için arkadaşım içini göremeden almış) nelere alıştırmamız isteniyor?
Dinine düşkün bir aileden geliyorum ama bizim ailemizde şekilcilik değil önemli olan. İslamın ahlaki değerleri bizim için namazdan da oruçtan da daha mühim.
Yani okul öncesi çocuklara besmele, baş örtülü anne imajı vereceklerine
başkasının malına, canına zarar vermeme, hoşgörü (dinler ve ırklar arası), büyüklerine saygı, yardımlaşma, zayıf olanı gözetme vs gibi kavramları versek daha iyi değil mi?
Herkesin dini görüşü bu konuda kendisine doğru, bende İdoş'u kul hakkından korkan ama Allah'ın her daim yanında olduğuna,ondan korkmaması gerektiğine inanan biri olarak yetiştirmek istiyorum. Hoşgörülü ve saygılı olsun,her dine ve her ırka,her insana aynı yakınlıkta olsun, yardımsever ve zayıfı kollayan biri olsun istiyorum.

Cumartesi halamızın gününe gittik, orda gayet iyiydi. Benim yemek yememe izin verdi. Tuna ile oynadı vs. Ama eve geldik bir kaç gündür yaptığı "Git" olayına başladı.
Üstünü değiştirmemize, altını değiştirmemize izin vermek istemiyor. Elinde biberon yere yatıp hem kendini hem halıları ıslatıyor. Öyle ıslak bırakamazsın, hasta olur bu havalarda.
Zorlayamıyorsun kendini öyle bir kasıyor ki kollarını tutup kaldıramıyorsun.
Bana veya Dieda'ya habire "git" diyor.
Önce odadan çıkıyordum hiç bir şey söylemeden. Başlıyor ağlamaya, kapıyı açıp içeri girince altını veya üstünü değiştiriyorduk.
Ama her 3-4 saatte bir bu ağlamalar, "gitt"ler çekilmiyordu.
Sonra dış kapıdan çıktım, bu sefer poposu bezsiz, ağlayarak kapıya koşuyordu. 5-10 dakika sokak kapısının dışında bekliyorumdum. Bu sırada anneanneye veya evde kim varsa ona "anne gitti" diyor.
Bu yöntemde işe yaramadı "gittt"ler devam etti.
Yeni yöntem "sen git" oldu. Ona "neden ben gideceğim? Sen git" diyordum, yere indiriyordum, bezsiz haliyle odadan çıkıyor, etrafı dolanıyordu. Arada kapıdan bakıyor kıkırdıyor,arada ağlıyordu. Sonra gene bezi değiştirmeye geliyordu.
"Gitt"ler devam edince küstüm. Konuşmadım. Deli gibi yanıma gelip beni öpüyor ama bende taviz yani yumuşama yok. Anneanne bana kızıyor "hadi öp barışın bir daha yapmaz, o daha küçük anlamaz, anlasa yapmaz" vs diyerek çocuğun yanında ona arka çıkıyor ama onu da susturuyordum. Bu arada "gitt"ler öğlen veya akşam uykuya yatarken devam edince biberonu verip odadan çıktım. Hiç konuşmadım, masal yok, dandini yok!
Cumartesi eve geldiğimiz 18.00'den yattığı 22.00'ye kadar sürekli ağladı. Pazar gene keza öğlen yatana kadar ağladı. Hatta baba bize kızıp arkadaşına gitti ve gece geç geldi.
Bu arada kendimi yedim bitirdim. Acaba hata mı yapıyorum, acaba dedikleri gibi 2.yaş krizi bu, görmezden mi geleyim? Onun kazanmasına izin mi vereyim? Doğru davranış ne olmalı, ben kötü bir annemiyim? İlerde onu ağlattığım için ruh sağlığı bozulur mu? Bana karşı tavır alır mı? Şimdi yumuşasam ve onu öpsem daha önce hayır dediğim için, bu davranışını kabul etmediğim için "hayır"ların önemsiz ve değişebilir olduğu imajını mı veririm? vs gibi iç hesaplaşmaları ile günlerimi sıkıntı ve üzüntü ile geçirdim....
Ama ne oldu? "Gitt"ler bitti!Biraz sabır,biraz inat bu krizide atlattık ama şunu bir kez daha anladım. Çocuklar evlilikleri kurtarmaz, aksine bozabilir bile!

16 Aralık 2008 Salı

Bayramda neler yaptık

















Ortaköyde kuşlar için delirdik
Kumpir yedik
Oyuncak palyaço kukla aldık
Potuk ve İdil'i aşı yaptırdık
Anneanneyi balonla voleybol oynattık
Akraba ziyaretleri yaptık
Gelenlerden harçlık topladık
Tuna'yı bol bol öptük
Uyuduk, uyuduk, uyuduk, uyuduk (Bu BABA için geçerli)

Sabah 05.50 diyalogları






Kuzu artık iyice dillendi, son bir ayda konuşması tahmin edemeyeceğimiz kadar gelişti.
11 gün evde bayram tatili diye yatınca kuzu 2 yıllık hayatında annesini görmediği kadar gördü, her saat birlikteydik. Son 3 gece benim artık eve yerleştiğimden emin olarak gece uyanmamıştı.
Evdeyken sabahları 07.30-08.00 gibi kalktı, yatağa gelmek için babasına seslendi, araya kuruldu ve sohbete başladı. Hep aynı diyaloglar yaşandı.
i- Aydede sakkandı
b- Evet annecim, güneş geldi, sabah olunca aydede saklandı
i- (omuzlarını kaldırarak, dudak büzük) bulamam
b- bulamayız tabii annecim
i- ağaç gitti (seyrettiği teletubies cd'sinden)
i- yappak döküüdü
i- gemi geedi
i- fiskie saaki sööledi lala

Sonra yataktan kalkıp önce Deida'ya sonra anneanneye "günaadin" dedik, "kaavatı" hazırladık.
Çayları o koydu çaydanlığa, yumurtaları çırptı, sosikleri kesme tahtasından kızartma tavasına koydu, bayağı yardım etti bana.
Bu arada köpüşümüz çişe kakaya çıktı, biz BBC'de çocuk programları seyrettik.
Yürüyüş yaptık, yeni aldığımız legolarla oynadık, uyuduk, yemek yedik, laptopta Sindenda (Cindrella)- Vini-Kagi (Winnie-Tigger), Mogli-Taazan (Orman Çocuğu) seyrettik yüzlerce kez. Akşamları da en favorimiz TRT'deki "Gece Bahçesi" , nedense onlara "Tominik" diyor. Daha jenerik başlarken sevinç ve hayretle yüzüme bakıp "Ah, Tominikkkkkk" diyor, ordaki minik aileden ve trenden hafiften korkuyor ve onlar çıkınca kucağıma tırmanıyor. Arada bana sarılıp "oyyy, oyy özzledim" diyor:)P
Potuk'u aynı benim sevdiğim gibi "güze oolum, akıllı oolum" diye seviyor ve ben tam ikisinin haline gülerken hoop Potuş'un saçını çekiyor.
Ama dün işe gelince düzen bozuldu, anne gene gidince bu sabah 05.50'de kalktı ve konuşmaya karar verdi.
"Anne, kaavatı yaptım, oturdum, sohbet ettim, işedim, işedim"
NASIL YANİ???
"İşedim demeyi biliyorsun ama tuvalete neden çişini yapmıyorsun?" dedim
"Yapmak lazım" dedi
"Evet ya, yapmak lazım" dedim, mızırdandı istemedi.
Bu yaza inşallah tuvalet işini hallederiz.

15 Aralık 2008 Pazartesi

Doğum gününden haberler















Evde interneti olmayan, kriz nedeni ile işyeri taaaa 9 gün çalışmayan ben kişisi ancak haberleri verebiliyorum.

O gün yani 4 Aralık Perşembe günü işten izin alıp öğlen kaçtım. Sağolsun şirketin taşımasını yapan nakliyeci abimiz beni Kozyatağı Carrefour'un oraya bıraktı.
Ehliyeti olmayan ben zavallısı Gebze Organize Sanayi gibi bir KÖY yerinde çalıştığım için, burası biraz kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdir. Ne minibüs bulabilirsin, ne de yemeği beğenmediğinde yiyebileceğin bir tost! Güya Türkiye'nin en modern Organize Sanayi Sitesi ama adı modern.
Bu arada medeniyette çalışanları hep kıskanıyorum.
Birşey olsa da eve gitmek zorunda olsam, şirketten araba temin etmek biraz zor oluyor, bende atlıyorum mal taşınan kamyonlara, E-5'te iniyorum ordanda Gebze-Harem minibüsleri ile nereye gideceksem gidiyorum.

Ama insanlar en kalabalık yerlerde duran bir kamyondan inen bir kadını görünce hakkımda hiç iyi şeyler düşünmüyorlar. "Yuhhh artık" diye bakan çooook kişi oluyor ama bilseler ben zavallısı derviş kocam hiiiiiç bir şekilde dünya işleriyle uğraşmadığından

Ev kiralamak
Ev Satmak
Dekorasyonla uğraşmak
Usta bulmak
Ustayı eve getirtmek
Taşınmacıları ayarlamak

gibi bilimum ayak işlerini yaptığımdan beni kamyonet tepelerinde pimapencilerle eve girerken, taşımacılarla pazarlık ederken, köpeği veterinere taşırken vs her yerde hazır hammaliye şekilde görebilirsiniz, hiç şaşırmayın.

Neyse bu kadar dertlenme yeter, konuyu gene nerden nereye bağladım..

Eve giderken alelacele bir fön çektireyim dedim vakit varken. Annemin orda tanıdığım kuaför yok, ilk gözüme düzgün gelen yere girdim, adam bana acaip bir 80'ler saçı yaptı. Retro yani! Ama ben ne yazık ki UNRETRO.

Neyse evde rotüş attım, ablam evdeydi sağolsun yardıma gelmişti. Hatun uyanıktı. Herkese saat 19.00'da bizde olun dedik. Sağolsun halamız bile 6 aylık bebeği ile vaktinde geldi ama babamız traş olacak o günü buldu! Eve nerdeyse 1 saat gecikmeli geldiğinde kendimi zor tuttum. Neyse doğum günü gayet güzeldi, pasta şahaneydi.

Kuzu kendinden geçmişçesine pastasını öptü durdu.

Halamızın sumo güreşçisi kıvamındaki bebeği ise partinin yıldızıydı.

Süslemeler İdil'in ilgisine mazhar oldu, sürekli "doğumgünü" dedi durdu.

Nice yıllara diyen herkese binlerce teşekkür.

Allah hepimizin yavrularını bizlere bağışlasın, uzun ve sağlıklı ömürler versin inşallah.