30 Haziran 2009 Salı

Bu aralar




Favori sözcük HAYIR
En sevdiği iş İTİRAZ ETMEK

Replikler
Yanlız kalmak istiyorum
Seni görmek istemiyorum
Sana burdan GİT dedim
Sen ne yaptığını sanıyorsun

Taklit yapıyor
Uyutmaya çalışırken beni delirttiği zamanlarda yaptığım gibi
UFFFFFFFFFFF diyor
Benim kısık sesle masal anlatmamı taklit ediyor
İmelda Marcos'un küçüğü olup 9 ayakkabısı ve 4 terliği olmasına rağmen çıplak ayakla geziyor.
Gece yatınca uyur numarası-masal- ayakları tepinerek karyola kenarlarına vurma-kucağa gelme-ç.şim geldi deme-bez çıkıp lazımlığa oturma-tek damla ç.ş yapmama, tekrar bez bağlama-tekrar yatma-tekrar masal-tekrar ayakları vurup durma-o masalı beğenmeme-başka bir masal isteme-tekrar ç.ş-tekrar bez çözme-ç.ş yapmama-tekrar bez bağlama-tekrar masal-tekrar, tekrar, tekrar vs vs...
İştah SIFIR noktada.
Ağlaklık MAKSİMUM noktada
Annede sabır MİNİMUM noktada
Nokta nokta nokta nokta...

29 Haziran 2009 Pazartesi

Kucaklaşalım sıkı sıkı



Fazla söze ne gerek?


İdil'in "Yima" sı, benim Ebru'cum bizdeydi, bir eğlendik, bir oynadık, sormayın gitsin..

22 Haziran 2009 Pazartesi

Barbie'ler çoğaldı, bazı oyuncaklar geri geldi








2 yaş sendromundan kıvranan ahaliyi rahatlatmak adına evdeki oyuncakları atınca (yalandan) evde kalan kısıtlı oyuncaklar nedeniyle hanımdudu bu sefer nerde zararlı faaliyet var ona dadanınca ve biraz daha sakinleyince hafta sonu çöpçüler müdürü ile görüşüp bazı oyuncaklarını ve meşhur Barbie koleksiyonumuzu geri aldık.

Babalar günü için şu an çok ama çok ama çok ama çokkkk sinirli ve kırgın ve kendi kendimi yiyor olduğum için şu an bu konuya girmiyorum, gireceğimi de zannetmiyorum....

Cumartesi günü halamız ve Tuna'mız geldi, pazar günü de hanımdudu'ya babaanneye gittiğimizde giyeceği mayosu alındı. İşte fotolar...

15 Haziran 2009 Pazartesi

Tuvalet eğitimine devam

Krizlerde bile tuvalet eğitimini atlamayalım değil mi?
İlk 3 gün gayet rahat k.ka yapan hanımdudu 4.günden beri k.kadan korkar ve tutar. 4.gün k.ka tutma problemi oldu, biraz ağrı yaptı ve lazımlığa mini minnacık k.kaları bile zorrrla bırakınca gliserinli fitil alıp akşam muradımıza erdik. Bu durum devam edince fitil alışkanlık yapmasın, k.kadan korkmasın diye ilgilenmedik, üzerine düşmedik ve dün öğlen uykusundan kalkınca
"Deida çabuk bezimi çıkart" demiş ve k.kayı salmış lazımlığa.
Bize inat yaptığı durumlar dışında hiç kazamız olmadı. Ama lazımlık biz nerdeysek orda, tabiri caizse baş köşede.
Öğlen, dışarıya çıkarken ve gece bezleniyor. Öğlen ve dışarda genelde çok az yapıyor bezine ama geceki bez maaşallah dolu oluyor sabahları.
Bazı psikologlar ve çok bilmişler
"Aaaa, olur mu? Hepten kesmen lazım bezi" diyor ama biz daha bu adımı atmadık, atacağımız zamanı da İdil belirleyecek.
Eğer bu aklı evvellere uyup çocuğu erken tuvalet eğitimine soksaydık belki bu kadar rahat halledemeyecektik.
İlk gün sadece sorduk, onun dışında hep kendi haber verdi, hiç uğraşmadık bu konuda da.
Şimdi sırada öğlen ve dışarda bezi halletmek var. Bakalım...

Delirdim!!! İMDATTTT!!!

Haftasonu tatilimiz uzundu, 4 gün. Tabii bu 4 gün bizim kuzuya yetti ve arttı bile.
Cumartesi-Pazar 2 yaş sendromları TAVAN yaptı, ben DELİRDİM. İLK DEFA İŞE NERDEYSE KOŞARAK GELDİM...
Perşembe teyzemiz gelmişti, tuvalet eğitimi süperdi, kaçak yoktu bile. Bir Barbie'de teyze getirmişti, tam 6 Barbie'miz olmuştu.
Cuma yan komşunun 21 günlük bebeğini kutlamaya gittik. K.Ka sorunu yaşadı. Yarım saat oturduğumuz yerden 5 kez eve gidip lazımlığa oturdu ve hiç ç.ş yapmadan geri komşuya döndük.
Cumartesi baba evdeydi, krizler ard arda geldi, uykudan kalkana kadar krizler yoğun değildi.
Kalktıktan sonra tüm kitapları yere attı, boya kalemleri, tahta puzzle'lar yerler atıldı.
"Kızım yapma, kızım atma" duymamazlıktan geldi
"Duymuyormusun beni kızım?" deyince yüzüme bakmadan
"Duymuyorum" dedi!
Bana bir deli kuvveti geldi, koca 4 katlı oyuncak dolabını çeke çeke kapının önüne çıkardım. Diğer oyuncaklar ve bir kısım peluş oyuncakları da..
O tabii tınlamadı, sonra kapıyı kapatınca
"Oyuncakları ver" diye ağladı. Vermedim..
Ağlaya ağlaya uykuya yattı. Masal falan olmadan döne kıvrıla uyudu.
Hemen Deida ile plan yaptık, evde nereye saklasak bu oyuncak dağını diye.. Yer bulamadık..
Kapıcıya gittim, bana kullanılmayan kilitli bir depo olduğunu söyledi. Deida, ben, kapıcı tüm bu yığını aşağı indirdik.
Uyandı.
"Oyuncaklarım neede?"
"Attım"
"Getii hemen!"
"Üzgünüm canım, sen onları yere attın, demek ki onlar çöpmüş, oyuncak olsa yere atmaz oynardın değil mi? O yüzden onları attım, başka bir çocuk aldı, şimdi o oynuyor ve hiç yerlere atmıyor"
"VUAAAAA"
Sonra sustu!
Yemek yememişti, hadi yiyelim dedim, ne istediyse pişirdik, tv açıldı, istediği Barbie filmi takıldı, ağzını burnunu kıvırmalar, "yemiyceeeem" ler başladı. Tv kapandı, Barbie'ler hem filmler, hem bebekler dışarı atıldı.
Vuaalar arttı, Deida'ya yanaştı, o sustu, baba delirdi, İdil zıvanadan çıktı. Baba yattı, İdil zırladı.. Sonra odasında oynadı benimle kalan ne varsa onlarla...
Ama o kadar inat ki ne oyuncakları istedi, ne beni dinledi..
Babayı kaldırıp bizi yemeğe götürmesini sağladık. Orda yemedi. Sabah yediği yarım tost ve 2 kaşık (sadece 2 kaşık) çorba ile durdu, inadından o bayıldığı köfteden yemedi!!
Ben ne yediğimi bilmeden yediğim yemekten sonra yakındaki parka gittik birlikte. Elimde yemediği köfteleri koydurduğum tabak, İdil bir salıncak başına gidiyor, bir kaydırak başına, bir tahtıravalliye. Biniyor mu? HAYIR, sadece orda DİKİLİYOR.
Ben en nefret ettiğim şeyi yapıyorum, elimde tabak, habire ağzına bir lokma tepiyorum. O da tam şımarık çocuklar gibi, bir orda bir burda, ağzında lokma, tutuyor, yemiyor, bazen ağzından atıyor.Eve dönüyoruz,akşam yatana kadar vualar kısa aralıklarla devam ediyor.
Neden mi? K.ka yapıyor oturağa
"Yapmiycam ben büyüğümü"
"Ama yapmışsın kızım, hadi kalk p.ponu temizleyelim"
"Kalkmiycaaaammm"
"Hadi kızım, hadi annem"
"Yapmiycam ben k.ka"
"Tamam annem, kalk o zaman, k.lodunu giydirelim"
"Giymiycem"
"Hadi annecim, uyku saati"
"Diil, uyku saati diyilll"
Pazar günü has arkadaşım 2 Ece'nin doğum günü, has arkadaşım 1 Nilgün ve kızı Nilsu'da gelecek ve bizde kutlayacağız. Kızlar gelmeden baba Potuk'u traş ve banyoya götürüyor.
Kızlar geliyor, hediyeler veriliyor, öpüşülüyor, kızların getirdiği çukulata kahvaltı ettiği için veriliyor, onu yiyor ama filmlerde atıldığı için ufak çaplı krizler başlıyor.
Bu arada anneanne
"Yazık yavrum, o kadar oyuncağı var, sadece çamurlara kaldı (oyun hamuru)! Hain olma, git getir oyuncakları" şeklinde vuruşlara başlıyor.
Zorla uyutuyorum, 1 saat sonra kalktığında saat 16.30, kalkar kalkmaz kendi yatağından iniyor, açamadığı kapıyı açıp odasından çıkıyor
"sessiz olun" diye bağırarak yanımıza geliyor.
Bu arada aç diye en sevdiği patates kızartması yapılıyor.
"Sen yedirme, Niigün yediisin beni" diye şart koşuyor, 1 tavuk bir patates verme çabalarımız ağlamalarla sona eriyor. Kızlar duruma el koyup siniri tavan yapan beni balkona çıkarıyorlar, baba yatıyor, kızlar fısır fısır yedirmeye çalışıyorlar, bu arada ben deli gibi kendi kendime konuşuyorum
"Yiyeceksin o yemeği! S.ke s.ke hemde! Geri zekalı" vs vs. Ayıp değil mi? Ne kötü anneyim değil mi?
Krizlerden bunalan Nilgün saat 19.00'da gidiyor.
"Sen bizim arkadaşımızı üzdün, ben gidiyorum" diyor
"Hadi hadi çabuk! Gidin çabuk" diye onları kovuyor, çantalarını ellerine tutuşturuyor.
Ece'ye
"Sende gitt" diyor.
Ece dayanıklı. Gitmiyor.
Başka bir kriz sebebi çukulata istemesi
"Yok bitti" diyoruz,
"hayır dolapta var, kaldır beni, ben bakcam" diyor.
Dolabın kapağını kapattırmak istemiyor, kapatıyoruz , açıyor, kızıyoruz, ağlıyor...
Sadece sabah kahvaltısı ile duruyor, inadından yemediği gibi altına kaçırıyor 3 kez.
5'er dakikada bir "ç.şim geldi" diyor, oturuyor, biraz kaçırmış oluyor, biraz lazımlığa yapıyor.
Bu arada ayaklar hep çıplak.
Ona örnek olsun diye bende çakma croc aldım, ayağımdan saniye çıkarmıyorum ama o
yeşil açık terlikler
pembe parmak arası arkası bantlı terlikler
çakma croc
kırmızı sabo
çiçekli lastikli ayakkabı
ne giydirdiysem ayağında atıyor, giymiyor..
Bu arada balkon kapısının önündeki paspası alıp battaniye yapıyor, yere yatıp uyuma numarası yapıyor.
"Yapma kızım, etme kızım"lar işe yaramıyor, sürekli ağlıyor..
"Annecim ya çorap giy ya terlik. Bak ayakların üşümüş, sonra karnın ağrır, hadi bebeğim"
"Vuaaaaa"
Saat 22.05'te yatmaya gidiyoruz.
Saat 16.30-22.05 arası sürekli ağladığı halde hala
"Prensesleri öpücem"
"Gülcan (kuzusu) neede? O da geesin yataama"
"Bu ayıcık istemiyorumm, temiz ayıcık vee"
dönüyor, dönüyor, ayağını yatağın korkuluklarına takıyor, vuruyor duvara, yatak takımındaki ayıcıkları elliyor
"Ç.şim geldi"
"Bezin var kızım, yap bezine"
"Hayır, tuvalete yapcam"
Kalkıyor, ç.ş yapıyor, bez tekrar takılıyor
"Satıyorlarmıymış bez?"
"Yok, satmıyorlar, kalan bezler var ya, bu onlardan"
"Hıı"
"Paskalya tavşanı anlat"
"Tamam"
"Elimi tut"
"Olur"
"Öyle tutma, böyle tut"
"EEEE, yat artık uyu!"
"Seni görmek istemiyorum"
"Ben de seni görmek istemiyorum, kapa gözünü, görmezsin o zaman beni"
"Sesini duymuycam"
"Susss, hadi uyu"
Tam 1 saat sonra uyuyor.
Odadan çıktığımda Ece bana acıyan gözlerle bakıyor.
Semih'e
"Allah aşkına beni götür, Ece'yi bırakalım, sonra bana sahil havası aldır" diyorum.
Artık nasıl deli deli bakıyorsam
"Tamam" diyor.
Arabaya binip, Ece'yi bırakıyoruz. Sahilden Kartal'dan eve geri dönüyoruz. Saat 00.00..
Ortak fikrimiz
"Allah bana sabır ve kolaylık versin"
Ortak tanı
"Aşırı inat"
Ortak tedavi
"Burnunu sürt"
Ortak dua
"İNŞALAAAHHHHHHHHHHHHHHHH!"

8 Haziran 2009 Pazartesi

Tuvalet eğitimi- 3.gün- Büyük haber- ilk k.ka




Az önce aradılar, sabah kalktığında bezi kuruya yakınmış, hemen


"Deida bezimi çıkart" demiş, çıkartmışlar uyanır uyanmaz güzelce ç.ş yapmış, sonra giyinmiş, içeri salona gitmişler, yarım saat geçmeden "benim karnım acıktı" demiş, Deida tecrübeli kadın tabii, anlamış k.ka yolda...


"Lazımlık temiz mi" diye sormuş,


"Temiz" demişler


Hemen bezi çıkartmışlar ve büyük bir işi daha BAŞARMIŞ, K.KA!


Hiç korkmadan, hiç uğraşmadan, o kadar da korktuğumuz şey buymuş!


Tabii anneanne ve Deida gayet güzel teşvik etmişler, beni aradılar, sesindeki gurur belliydi.


Bende onu çok çok övdüm ve tebrik ettim. Başardığı bu k.ka için bir Barbie daha alacağım sanırım:)))))))


Bu gidişle ev Barbie dolacak!

Tuvalet eğitimi- 2.Gün




Normalde evi hiç arayıp kuzum ne yapıyor diye sormam. Onlar sabah beni ararlar, İdil'le konuşurum, o kadar. Sanırım annem ve Deida'ye olan güvenimden bu rahatlığım.
Ama şimdi iş başka, hayatımızın nerdeyse en önemli adımını attık. O yüzden dün tam 3 kez telefon ettim durum nasıl diye.
Sadece 2 kaza, biri uyku gelmişken Deida'nın kucağında şarrr diye, diğeri Barbie 12 Dans Eden Prenses filmine (yeni takıntısı 6-7 kez seyrediyor her gün!) dalmışken akşam ayakta şurr diye...
7 kez güzel ç.ş, (miktarı yani) sayısız kez damla ç.ş. Hepsi lazımlığa, sadece k.lotlara bir damla kaçtı bir kaç kez.
Büyük k.ka olayı ise yok daha, bakalım onda durum ne olacak.
Dün sadece teyzemizi arayabilmiştik, çünkü dün sadece 1 kez lazımlığa isabet ettirdi ve ardından uyuduk. O yüzden bu kutlu olayı müjdelemek için hemen dayıcım ve Zerra'yı aradık. Onlarda en az bizim kadar sevindi. İdil'in onlarla konuşurken suratını görmenizi isterdim. Zaten her ç.ş yapışta "başardımmm" demesi ayrı bir komedi, surat gayet sırıtık, "day'cım, başardım, Zerra? Evet, başardım, hıı hıı bana Barbie alabilirsiniz, hıı hıı" diyor.
Ardından halayı aradık. O da Tuna'nın çığlıkları eşliğinde sevindi. Ona da "halacım, bana Barbie alabilii sin aatık" dedi..

Bu arada gündüz ve gece uykularında bez takıyoruz.
"Annecim, dün akşam ben bir hata yaptım, sana bez takmadan yatırdım ama sen gece tuvalete kalkınca korktun. O yüzden bir kaç akşam gece ve öğlen uykunda bez takalım, sonra onu da çıkaracağız, tamam mı?" dedim.
Sadece dinledi.
Gece bezi takarken
"Bez satıyorlarmıymış annecim?" dedi!
"Yok, satmıyorlar kızım ama 2-3 tane kalmış eski bezlerden, onları takıyoruz şimdi" dedim.
Beni kontrol ediyor bücür!

7 Haziran 2009 Pazar

Tuvalet eğitimi- 1.Gün




Bizim zilli biberon mamasını 3 aydır kendiliğinden bıraktı, söylemeyi unuttum sanırım. Bir kaç gün istemedi, içmedi, sonra biz "bitti mama" dedik, bir kaç gün sonra unuttu ve mamalı hayatımız bitti. Şimdi masal dinliyor, elimi tutuyor, ayıcığını elliyor ve kendini ordan oraya atarak uyuyor.
Yaz geldi, halılar yıkandı, büyük olanlar yıkamacıya verildi. Aklımızda hep tuvalet eğitimi, ha bugün ha yarın diyerek. Cumartesi ablama kahvaltıya gittik, ordan Maltepe Çarşı'yı turladık. İdil'e yeni Barbie filmleri aldım, tam 4 tane! Bebeği yok ama filmlerin hepsi var...
Ablacım bize elbiseler aldı, evdeki kumaşlarından kendimize gömlek siparişi de verdik ve eve geldik.Pazar sabah 07.00'de kalktı, hemen yanına gidip zorrrla tekrar 1 saat daha uyuttum.
Daha geceden tadı damağında kalan Barbie'leri seyretti. Alışverişe gittik, geldik, gene zorrrla uyuttum. Kalktığında saat 16.15 civarıydı. Kısa bir konuşma yaptım.
"Annecim, sen artık büyüdün, sana göre bez yokmuş, bugün satın alamadık. Kaç yaşında dediler, 2.5 dedim, o zaman veremeyiz dediler. Artık sen ç.şini-k.kanı tuvalete yapacaksın, k.lot giyeceksin"
Başını salladı, "tamam" dedi.
İstediği Ariel'li k.lotu giydirdik. Barbie filmleri açıldı, baba güzellik uykusuna yattı. Ben kanaviçe tablo işlerken, annem Barbie'leri seyretti, Deida yemek pişirdi, bu arada sürekli "ç.şin var mı?" diye sorduk, yok dedi. 2 kez ufacık ıslattı çamaşırını. Bu arada ıslatırken panik halde "ç.ş" diyor, kalkıp tuvalete oturuyor, istemiyor, lazımlık alıp geliyoruz, onu da istemiyor. Tuvaletini bir türlü salmıyor. Yemek için balkonda oturduk, hanım altında birşey yok, lazımlık sofranın yanında habire mızıldanıyor "anne kucağına", alıyorum ama tuvalet sıkıştırıyor, gene oturtuyoruz lazımlığa, gene mızıldanıyor, bir damla ç.ş..
Kuzum sıkıntıdan ter içinde, benim midem üzüntüden habire asit salgılıyor, bende terliyorum...."Hadi kuzum, afferin benim kuzum, tabii ki ç.ş buraya yapılacak annecim, korkma, ben yanındayım, tut elimi, sarıldım bak sana vs vs " nidalarıyla 16.30'da başlayan ç.ş harekatı kendini daha fazla tutamaması nedeniyle odasında lazımlığa saat 20.15'de koyvermekle sonuçlanıyor. Bu arada bütün kitaplar nerdeyse okundu!!
Alkış, tebrik gani!! Hatta o kadar bir gürültülü tebrik ediyoruz ki baba kalkıyor uykudan. Uzaya astronot yollasam kendimle bu kadar gurur duyardım.
"Hemen Barbie almaya gidelim " diyorum, o kadar seviniyor ki anlatamam!
Arabaya doluşup Barbie almaya gidiyoruz ama piknikçilerin kalabalığından trafik tıkanınca arabaya koyveriyor, üzülüyor ama biz teselli ediyoruz.
Migros'a girince koşmaya başlıyoruz ana-kız. İlk Barbie'mizi alacağız (BENDE!)..
Reyonda çakma Barbie'ler var, bese'min gözleri ışıl ışıl. Elleyemiyor bile, sadece hayran hayran bakıyor.
"Seç annecim istediğini" diyorum, en dandiğini beğeniyor.
"Aaa, İdil , bak bu daha güzel gibi annecim, bunu alalım mı?" diyorum
"Hı hıı" diyor.
Tabii durmuyor bu gönül
"Annecim, bir tane de sana baban alıcak, seç bakalım" diyorum.
Deida "Bir tane de ben alacağım kızıma" diyor.
Elinde tutmaya çalıştığı 3 Barbie, p.posunda bez yok!! Rüya gibi Allah'ım!!!!
Barbie'lerin yanında hep gözümün kaydığı çakma Croc'lardan da en nihayet ayağına uyan birini bulup onu da alıyoruz.
Arabada Barbie'lere hayran hayran bakıyoruz, eve gider gitmez anneanneye gösteriyoruz.
Potuk heyecanla koklamaya çalışırken Barbie'leri bir iki sinirli tekme savuruyor ve "senin diiil bunnarrr!! Benimmmm!!" diye bağırıyor.
Gene çiş vs diyor ama tutuyor yapmıyor. Bu arada telefonla teyzemize müjdeyi veriyoruz, o da
İdil'i telefondan tebrik ediyor. Bir Barbie'de o alacak!!
Lazımlıkta ellerinde Barbie'ler, yeni Barbie filmlerini gözünü kırpmadan seyrediyor.
Gece bağlamayalım diyoruz.
Alıştırma k.lotu giydirip yatırıyoruz. Gece 01.00'e saati kuruyorum ama uyumak ne mümkün?
Saat çalmadan rüyamda tuvalet görürken kalıp yanına gidiyorum.
Tuttuğu onca ç.ş salınmış, ıslak çamaşır...
Güya uyandırmadan bez takalım derken uyanıyor ve korkuyor. Yarım saat ağlıyor.
Baba kızıyor bana, söyleniyor, anneanne "ne oldu ateşi mi var" diye üzülüyor. Deida yatağı değiştirirken ben kendi kendime küfür ediyorum. Zaten hep sabah kalktığında bezi doluyken ne akla hizmet bezi çıkarıp yatırdım sanki!!!
SALAK AYŞEN!!!
Günün sonunda 5 k.lot (4'ü az ç.şli, biri çok ç.şli), 4 şort, 1 araba arka koltuğu ç.şli.
Lazımlıktaki çiş miktarı taş çatlasa küçük çay bardağı kadar...
Arkası yarınn..

2 Haziran 2009 Salı

Ben daha ne diyeyim ki?

Deliriyoruz herhalde. İnsanlıktan çıkıyoruz biz! Ve bunu durduramıyoruz ya, en çok ona üzülüyorum....

Boş geliyor böyle zamanlarda herşey.Çocuklarımızı yazmak, şöyle yaptı, ben böyle yaptım demek o kadar boş geliyor ki!...

Bunu yapanlarla aynı havayı solumak bile zul geliyor bana, ben utanıyorum onların yaptıklarına da bu CANAVARLAR gece nasıl başlarını yastığa koyup uyuyorlar? Nasıl bir ruh halidir bunları yapanların içinde bulundukları? Nasıl kıyılır böyle masum, kendini savunamayacak olan CANLARA?

Artık sözler bitti..

1 Haziran 2009 Pazartesi

Tuna'mız- erkeğimiz 1 yaşında








İdil'in pek sevgili kardeşi,
benim biricik erkeğim
Babanın minik yeğeni TUNA'mız geçen hafta 1 yaşına bastı.
Nice güzel, sağlıklı, mutlu, huzurlu yaşları olsun ailesiyle.
Lütfen maaşallah deyin, oğlumuz çok bir yakışıklıdır...