26 Haziran 2011 Pazar

Eminönü sefası




Cumartesiyi zor bekledik. Derviş ayda 1 cumartesi izin yapınca anneanneyi onunla bırakıp Deida-Ablam-İdil ve ben sabah 08.40 çıktık. Önce trenle Haydarpaşa'ya gittik. Ablamla trende buluştuk. İdil ilk kez trene bindi, bayıldı. Uzunnn yıllar sonra onun sayesinde bizde bindik, trafik derdi yok, sıkışıklık yok, üstelik tıkır tıkır gidiyor, saatli geliyor. Bundan sonra Kadıköy'e tek tercihim tren olacak. 25 dakikada Cevizli-Haydarpaşa!


Ordan vapura bindik, yine uzun aradan sonra İdil'in 3.vapur sefası oldu, tostla kahvaltı ettik.Eminönünde indik. Ticaret Odası sergi açmış, ebru'lar, çini'ler, gümüş'ler, resimler. Hepsi harikaydı. Uzun uzun baktık, sonra Yeni Cami'de kuşlara yem verdik. Burdan İdoş ilk kez tramvaya bindi. Onu da sevdi. Beyazıt'ta indik, Kapalıçarşı'ya girdik. Tüm kuyumcularda ağzımızın suyu aka aka vitrinlere yapıştık. Modelleri inceledik, fikir alışverişi yaptık, hayran hayran hediyeliklere baktık. Mahmutpaşa'dan çıktık, acele gidip öğlen yemeğimizi favorimiz Namlı Şarküteri'den yedik. Biraz dinlendik, çay krizim geçsin diye çay içtim. Tekrar boncukçulara girdik. Kendimi kaybettim ve hatta İdil'de. Bir sürü takı malzemesi aldık. Epey bir Marputçular ve çevresi gezisinden sonra Mısır Çarşı'sı turu ile geri döndük. Saat 18.00'e gelirken eve dönebildik. Kızımla bir kez daha gurur duydum. Hiç huysuzluk yapmadı, bizim gibi takılara bayıldı, yürüyüşe bayıldı, gezmeyi sevdi. Hiç yoruldum demedi, hiç bir oyuncak için tutturmadı.

"Bir daha ne zaman gezmeye gelicez buralara?" dedi.


Trende sızdı, uyudu ama evde yine kudurdu. Bugünümüz ise alışveriş, oyun, bahçe ve takı yapımıyla geçti. Aynı benim gibi sallantılı, büyük, şıngırdayan takıları sevdiğinden benim beğendiğim gibi modeller istedi.

Takılarını gösterirken
Şangırtılı bileziği ve kolyeleri tabii Tinker Bell'li



















Artık en iyi gezme arkadaşım kızım! Yaşasın!!

24 Haziran 2011 Cuma

Ya?

2 sene önce ne demiştim ben? Yeniden m.e.me yaptırmak mı? ASLA?
Oysa deli gönül şimdi fikir değiştirdi..
Geçenlerde ablamla Pendik turundan sonra, orda çektiğimiz çileyi görünce ikimiz birden "ehhh yeter artık!" dedik.
Çünkü tüm abiyeler straplez, tek omuz, derin dekolte vs vs vs gibi 2 göğsü olan kadınlara hitap etmekteydi.
Sıradan bir t-shirt alırken bile yakasına, koltuk altına bakmak ne demek bilir misiniz?
Aynı evde yaşadığım annemden kaç-göç yapmak zorunda kalmak, hiç askılı penye giyememek?
Victoria Secret seyredemem ben.. Zavallı Derviş bilir bunu ve hiçbir yılbaşı cnbce'de o defileyi izlemez. Halbuki bayılır ama..
Eski hiçbir resmime bakmam ben, o insan ben değilimdir çünkü...
Kayınvalideme gitmek ayrı eziyettir bu nedenle. Mayo uygun olmadığı için üstümde hep tunik olur. Herkes sorar, başta kayınvalidem
"Ay bu sıcakta, çıkarsana onu üstünden"
Her seferinde Derviş
"Çok beyaz ya, feci yanıyor, o yüzden tuniksiz çıkartmıyorum ben" diye bahane üretir. Denizden çıktıktan sonra duşta benim çıkmamı bekler, mayomu o asar ki ben aradan kaçabileyim. Kızı o kurutur, odaya annesi girmesin diye azami dikkat eder.
Ya da Gökçeada'da başıma geldiği gibi protez kayar ve göbeğime iner. Ordaki herkes bakar, garipser. Bense tek kolumla protezi tutmaya çalışırım.
Gün içinde muhakkak kayar ve ben Makbule gibi elim orda çekeler düzeltirim. Büyük olduğu için sağlam kalanı hiç bir protez, en büyüğü bile yeterli gelmez, başka takviye yaparım.
İç çamaşır delisi olan ben o çok güzel cicileri giyemediğim için çok üzülüyorum.
Dün gittiğim doktora bu konuyu açtığımda, o da beni cesaretlendirince akşam Derviş'e açıldım.
Yavrum, kızdı bana..
"Sen daha akıllanmadın mı? Kaç defa daha kesilmek istiyorsun? Sana yazık yavrum, ben şikayetçi değilim, bırak kalsın. Masada kalacaksın, korkuyorum. Beni düşünmüyorsan kızını düşün" diyor ama.. Hazır Deida burdayken, kızıma bakacak biri varken artık şunlardan kurtulsam diyorum... Her banyoda İdil bana
"Senin bir m.e..en neden küçüldü?" diye soruyor
Üstüne varmadan
"Hastalandı küçüldü" diyorum
Ne zamana kadar sürecek bu?
Bilmiyorum..
Hem ameliyattan bıktım, hemde en çok tekrar 2 g.öğ.sümün olmanı istiyorum...
Büyük, küçük fark etmez, yeter ki 2 tane olsun. Bakınca ben orda 2 şişlik göreyim. Bir tarafı çukur görmeyeyim..
Bilmiyorum, hiç bilmiyorum..
Ya ters giderse işler? Kızıma ne olur? Offf, offff..

19 Haziran 2011 Pazar

Keyifli haftasonumuz

Cumartesimiz Lunapark'ın ardından arkadaşları Tuba ve Muhammet Taha'nın gelmesi ile kudurma, beraber yemek yeme ve oyun,oyun,oyun şeklinde geçti. Potuk ise 3 çocuk ile şaşkına döndü, hepsi onu sevdi, yemek verdi, peşinden koştu..








Pazar babalar günü kutlamamız her ne kadar eksik te kalsa, buruk ta geçse, yine de eğlendik.
Hele akşam yemeğinde day'cımlarla MarinTürk'te sefamız mükemmel geçti. Eve zor geldi ve tam 3 dakikada uyudu:))
Hüzünlü babalar günü yazısı yazmayacağım ama babam hep ama hep burnumda tütüyor....

15 Haziran 2011 Çarşamba

Büyüdü mü desem? Yok yok o daha benim miniğim

En son 2 muhabbeti beni dumura uğrattı.

İlkinde abimler ve Zerra'sı gelmişti. Bilgisayarda oynamak istedi, bende "Dayınlar birazdan kalkar, sonra da sein uyku saatin geldi, yatarız. Yarın oynarız" deyince,
lafımı yüksek perdeden mızıldanmalar
"Ben evet diyorsam evet olacak"lar takip etti.
Bense "Hayır dedim, hayır" da ısrar edince odasına gitti. Deida'sına
"Annem benim duygularımı incitti" demiş!
Güldüm epey. Daycım'ı
"Kim incitti benim kızımın duygularını? Öldürücem onu" dese de Zerra'cımın
"Annesinin terbiyesine karışma" uyarısına da
"Ben gittikten sonra terbiye etsin" diye kıkır kıkır gülen Daycım:)) Seviyorum ULEN!

İkinci olayda bugün akşam gerçekleşti. Kurbağa Prens ve Tiana filminin Türkçe dvd'sini aldım. Hemen izledi ve Tiana ile Naveen evlendiğinde ne dese beğenirsiniz?

"Ayy evlendilerrr! Çok sevindim! Şimdi kendimi tutamayıp ağlayacağım!"
NEEEEE????

Oysa bugün telefonda
"Duygu ne demek kızım?" diye sordum
Önce duyularla karıştırıp
"Mesela dokundum sana, dokunma duyum" dedi.
"Yok kızım o duyu, ben duygu nedir diye sordum" dediğimde de cıvıtıp
"Duygu? Hımm, bak şimdi, ellerimiz var, parmaklarımız, tırnaklarımız, bacaklarımız hueee" deyince sevindim "Yok be, bildiğinden değil, duymuş ondan söylemiş. Benim kuzum daha küçük bea" demiştim içimden?

11 Haziran 2011 Cumartesi

Odamızın son hali

Deida ile yatma faslının bitmesi için didinirken aklıma gelen son konu ranza almak oldu. Önce mobilyacıda gösterdik, sevdi. Day'cın ve Zerra'cımla gidip aldık, heyecanla bekledik. En nihayet ranza geldi. İlk gün süperdi, oynadı, zevkle yattı. 2.gün Deida'nın yanında yattı ama yatak dar olunca sabaha karşı yukarı çıktı. Sonra artık hep kendi yerinde yatıyor.

İşte odasının son hali









İn-çık oyunu da cabası





6 Haziran 2011 Pazartesi

Geçen haftasonumuz

Teyzesi ve benimle yaptığı kolyeler ve bileklik
Elli toka takılmazsa olmaz
Deida'nın getirdiği ilk parmak arası ve dolgu topuk terlik

Kolyelere yakından bakış
Alışverişe çıkarken
Kedilerle muhabbet
Şoför Nebahat tiplemesi
Yavrular
Barış Manço gibi yüzükleri..

Deida yine memleketteydi, ablam meleğim yine işbaşındaydı.Tabii fedakar eniştem de.
Ne kadar teşekkür etsem az kalır.
Haftasonu ise sabah 11.00'de çıkıp akşam 17.00'de eve geldik. Ne mi yaptık?
Parka gittik, denizi seyrettik, yavru kedileri sevdik. Simit alıp yedik, Maltepe'ye indik, çarşı pazar gezdik, elbise aldık, boncuk baktık, petshop gezdik ve eve zor geldik. Hala yorgunum ama kızım "of" demedi:) Anasının gezenti kızı! Çok mutluyum Allah'ım.
Pazar günü ise yemek alışverişi ardından musluk almak için K.çtaş'a gittik ve ordan da en nihayet hanımduduya ranza aldık. Akşam daycımlarda yemekteydik, parkta arkadaş bulduk ve haftabaşı oldu bile:(((