22 Mayıs 2009 Cuma

UTAN!!!

Nilüfer'de gördüm, önce bakmak istemedim. Sonra ben bakmasam ne olacak diye düşündüm, ne değişecek.

Bunu gördüm, ağladım. İnsan olduğumdan utandım.

NE OLUR, YALVARIRIM, SİZ ANNELERE, ANNE OLMAMIŞLARA, BABALARA, BABA OLMAMIŞLARA, YAŞLILARA, GENÇLERE..
LÜTFEN HAYVANLARA EZİYET ETMEYİN, ONLARI SEVMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ, AMA ZARAR VERMEYİN. ÇOCUKLARINIZI BU DÜŞÜNCE İLE BÜYÜTÜN. İLLE EVDE HAYVAN BESLEMEK ZORUNDA DA DEĞİLSİNİZ AMA LÜTFEN LÜTFEN SOKAK HAYVANLARINA EZİYETİ DURDURALIM. ÇOCUKLARIMIZI BÖYLE YETİŞTİRELİM. DEDİĞİM GİBİ ONLARI SEVMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ AMA YARADILANI SEVERİM YARADANDAN ÖTÜRÜ DİYEN ZİHNİYETİMİZ NERDE????

Ya da onun dediği gibi en azından ekmek ve su bırakalım kapımızın önüne.

Ne zaman insanlığımızı kaybettik biz?

Ne söylense boş derler ya, öyle.....

Hayvanlar ki ben onlara hayvan diyemiyorum ASLA ve ASLA SİZDEN BİR ZARAR GELMEZSE SİZE ZARAR VERMEZLER. Ama insanoğlu kendinden ACİZ bir varlığı bile bu hale getiriyorsa ben bu dünyada yaşamak istemiyorum! Nasıl bir dünyaya çocuk getirdim kahroluyorum!!!

Anne nasıl delirtilir? Prof.Dr.İdil'den hayat dersleri



Gezik mezdikte tantrum-krizler biter mi? BİTMEZ!

Dün akşam küs uyumamıza yol açan olaylar zinciri 3 gün önceden başladı.
5 günlük tatilde annesine alışan kuzu, 3 günlük çalışmamın ilk günü ağlayarak kendini kusturmayı ve anneanne ile Deida'yı paniğe sevk etmeyi başarmış. Akşam gelir gelmez gene beni odasına soktu, 1 saat oynadık. Sıra mutfağa geçip yemek yemeğe geldiğinde bu tantrum-krizi ateşleyen fitil oldu. Baba homurdanmasın, zaten kusmuş ve yorulmuş olan çocuk daha fazla hırpalanmasın diye, ben tabağımı alıp hanımdudunun isteği üzerine Vini-Taygır (winnie the pooh) seyretmeye salona geçtik. Kriz kısa sürede çözüldü.
Ertesi gün baba gelmeden yiyelim diye sofraya oturmamızla gene aynı manzara oldu. Bu sefer
tv'yi açmak
şarkı söylemek
kucağa alıp birlikte oturmak
bilgisayar (oyuncak) alıp sofrada oturmak
bebeklerini yedirmek
tekliflerimiz kabul edilmedi.
Deida içeri gidip ben yemek yiyene kadar vini-taygır seyrettiler.
Dün akşam ise gene aynı şeyler, aynı teklifler, aynı ağlamalar vardı.
Ağlamaların dozu apartmanı inletmek olunca Deida gene kalkıp gitti.
Ben küstüm İdil'e.
O ise anneanne ve Deida'yı alıp odasına gidip kapıyı yüzüme kapattı.
Ben içerde tv seyredip sinirimin geçmesini bekledim.
Babası geldi, onun kucağına oturdu, şımardı.
Baba sonra mutfağa gelip yemeğe oturdu, ben ilk kez baba ile oturdum mutfakta!
Normalde yemek yedikten hemen sonra "yemeğin bitti mi annecim?" diye sorardı
Bende "bitti annecim" derdim
"O zaman odamda oynayabiliriz" derdi
Odasına giderdik ve uyuyana kadar ordan çıkmazdık (2-3 saat). Bu arada derviş beni sadece sofrada sonra herkese iyi geceler dilerken görürdü.
Ama bu 3 günde ne olduysa bu düzen işlemedi, ağlandı, zırlandı.
Biz baba ile mutfakta otururken HİÇ mutfağa gelmedi, sonra Deida'nın zoruyla "özüü dilerim" demeye geldi, ben küs olduğumdan ilgilenmedim. Aynen geriye odasına, Deida'sına gitti "Özüü diledik iste!" dedi!!
Akşam yatarken adet bozulmasın, üzülmesin diye ben yatırdım. Fakat yatakta b.k bocegi gibi kendini ordan oraya attı, "elimi tut" dedi, tuttuk, masalını okuduk ama zırt pırt yerinden kalkıp, kafasını bacağıma dayamak için yataktan sarktı.
Ona yaptığının beni çok üzdüğünü, kendisinin evde yemeğini yediğini, benimde işten aç geldiğim için yemek yemem gerektiğini, biraz beklerse zaten onunla oynayacağımı vs SÖYLEMEDİM. Çünkü 3 gündür yemek değil zehir yemiştim, sinirim tavan yapmıştı, poposuna bir tane okkalı terlik vurma hayali kuruyordum, dişlerimi sıkmaktan çeneme kramp girmişti ve yüz verirsem, yumuşarsam bir daha düzgün yemek yiyemeyeceğimi, daha 2,5 yaşında böyleyse 13-14 yaşında ergenlikte hiçbir dediğimi tınmayacağını, ona kendi rızası dışında birşey yaptıramayacağımı düşünüp durdum. Tam 1 saat 15 dakika sonunda uyudu.
Benim halen çenem ağrıyor.
Sabah aradılar, evde Esma ablamız da var.
"Bu akşam seni üzmiycem, söz veriyorum" diyor anneannenin suflesiyle..
Deida "yok sen gene ağla bu akşam vuaaa diye" dedi
"Yok yok ağlamıycammmm" diye cevap veriyor!

İMDAAAAAAAAAAAAAAAAATTTTTTTTT, bu dönemi atlatanlar! Cevap verin ne olur???
Dediğini yapıp işi inada bindirmezsem büyüdüğünde disiplin kurabilir miyim? Lafımı dinletebilir miyim?

21 Mayıs 2009 Perşembe

Kocam manita yapmış)))











Uzuuuun 19 Mayıs tatili- kriz nedeniyle 5 gün- (nedense bu kriz sadece bizim işvereni etkilemiş gibi geliyor bana) ardından işe dönmek pek bir yorucu oldu. Biriken mailler, siparişler, teyitler, tahsilatlar vs vs derken ancak yeni post'a sıra geldi.

Efendim, benim eski yazılarımı okuyanlar hep has arkadaşım 1 Nilgün ve has arkadaşım 2 Ece ismini duyarlar. Nedir bu has arkadaşlık derseniz aslında her ikiside kardeşim sayılır. Çünkü Nilgün'le 12 yaşımdan beri, Ece ile 15 yaşımdan beri aynı okul-aynı mahalleden arkadaşız. Gençliğimiz, evlilikler, boşanmalar, çocuklar, aldatılmalar, benim hastalığım, babalarımızın ölümleri vs vs vs derken artık kardeş olmuş vaziyetteyiz. Ses tonundan moral durumu tahliline varan bir gönül birlikteliğimiz var. Geçen Pazar babayı cebren ve hile ile kandırıp (hiç elleşmeden Digiturk seyretme sözü) Nilgün'ün evine gittik. Bildiğiniz gibi bizim İdoş'un hemen hemen herşeyi (yatağı-puseti-kıyafetleri-oturağına varana kadar) Nilgün'ün kızı Nilsu'dan bize geçmedir. Nilgün'ün bahçe katındaki evinde kaynatmalar doruk yaptı, İdil o kadar eğlendi ki, sürekli babasına "beni gene Niigün'e götüü" dedi durdu..

Nilsu'nun şarjlı jipinde kızları alıp "manita yaptım, bu resimleri facebook'a koyucam, çek avrat çeeeek" diyen derviş kocamı da unutmayayım:)P

Ayrıca şu nefis Belçika kurt'una da dikkatinizi çekmeden edemiyorum. Kendisi kocamlar benim aşkımdır. Bu kadar akıllı ve asil bir köpek daha göremezsiniz. Bağlı olduğuna bakmayın, o sırada evin önünden başka köpekler geçtiği için kısa bir süreliğine bağladık, sonra sürekli açık halde geziyor.

İşte fotolar.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Tanturumlardan tanturum, krizlerden kriz beğen










Uzun zamandur İdil Sultan'ın krizlerinden bahsetmemiştim. Bu krizlerin olmamasından değil, daha ziyade geçmiş krizlere nazaran daha çabuk sonlandırılmasındandı. Ama bu hatun kişi 2 gün içinde sinir katsayımı tavan yaptırmayı başardığı gibi birde bana küstü!

Efendim, bu hanım fotolarda da göreceğiniz gibi o park senin, Tuna'yla oynamak benim derken, elinin altında emrine amade annesinden başka,

Anneanne
Deida
Teyze
Dayı
Yenge

ordusu olmasına rağmen pek bir kapristir. O resimlere aldanmayın, bu kızın gerçek yüzü farklı!
Evvelsi gün beni işten dönüşte karşıladılar, gelir gelmez üstümü değişip hemen odasında tam 1 saat onunla ne isterse oynadıktan sonra "balkonda taşlarla oynayalım" isteği üzerine balkona gittik. Deida Potuk'u tuvalete çıkarmıştı, anneanne, ben ve İdil balkonda oynuyorduk.
"Su getir bana annesi" dedi
Su salondaki masanın üstünde, görüş alanında, ulaşabileceği yerde.
"Annecim, bak suyun masanın üstünde, sen al tatlım" dedim ve

Tanturum-2 yaş krizi ne dersen de geldiiiiiii.

"VUAAAAAAAAAAAAA Sen Getiiiiiiiiiiii"
"Hadi annecim ama, ben yorgunum, tam şurda suyun"
"VUUUUUUUUUUUUUUAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA Sen getiiiiiiiiiiiiiiiiiiiirrrrrrrr"

Bu arada anneanne bana
"Ne var yani çocuğun suyunu getirsen? Ölür müsün?"

Tabii bunu duyan 2 yaş canavarı vuaaaları daha bir şiddetle atmaya başladı.
Bu sırada balkonun altında apartman sakinlerinden 2 kişi daha "cık cık" lamaya başladı.
Mahalle sakinlerinden yürüyüşten dönenler balkondan gelen feryatlar nedeniyle bize bakmaktalar..
"Anneannesi kendi alsın, yerini biliyor"
"Üzme çocuğu annesiii!! Kızarım bak"
Tabii anneanne torpili ve gazıyla 2 yaş canavarı vuaaaları ta aşağı sokaklarda Potuk'u gezdiren Deida ve ekmek almaya gittiği Bakkal tarafından duyulur.
Bakkal Deida'ya
"Gene başlamış sizinki ağlamalara, yoktunuz 6-7 aydır vallahi sessizdi buralar" demiş.
Deida geldi, tabii suyu verdi. Tanturum-kriz bitti mi? HAYIR!

Baba işten geldiğinde halen ağlıyor, anneanne-deida ikilisi tarafından
pohpohlanıyordu. Tabii baba hemen "ben geldiğimde bari ağlatmayın şu çocuğu demedim mi?" şeklindeki yangın körüğü ile ortamı daha da şenlendirdi. Ne oldu? Yemek ziyan oldu bana! Sonra 2 saat içinde 2 yaş krizi bir şekil küllendi.

Dün akşam beni karşılama sırasında hoşgeldin demek falan yok, sarılmak yok. Bizde anneanne ile kolkola yürüdük eve geldik. Gene odada oynadık, bu arada telefondaki binlerce resmine onbin kere bakıldı, şu resmi aç dendi, açıldı. 40 sn'lik bir video tam 39 kez oynatıldı. Son kez istediğinde
"Bak annecim, bu son. Tamam mı? Biraz telefon dinlensin, yemek yiyelim, gene açıcam tamam mı kuzum?" dememle tanturum-kriz gene başladı.

Vualar gelsin, huzur gitsin...

Bu sefer Deida'da evde, hemen annemle Deida'nın yanına seyirtip bana ordan kötü kötü bakarak inci taneli taneli ağladı. Ama o kadar yalan bir ağlamak ki, arada sesini dinlendiriyor, gene perdeyi ayarlayıp yüksek sesten ağlıyor.

Ben kızdım, telefonu çantaya koydum, tabii vualar arttı. Gidip annemin odasında tv'yi açtım, sakinlemek için. O arada bunlar içerde vualıyor, pohpohlanıyor vs.
Sonra hanım karekter yaparak odasına giderken "deida sen gel, odamda oynayalım" dedi, deida'yı alıp gittiler.
Tam 1,5 saat baba gelene kadar hiç yanıma gelmedi. O arada deida bulaşık vs için mutfağa gitse de bizimki odasında tek başına oynadı. Baba geldi, beraber yemek yedi onunla! Babaya oyunlar, cilveler. Tabii maç olunca baba bu duruma katılamadı:)

Sonrasında elinde minik kedili iç çamaşırlarını koyduğu bir poşetle annemle oynadı. Benim yanıma geldi, "annecim özüü dilerim, bi daa yapmiycam" dedi.
"Yok kızım, habire özür diliyor, beş dakika sonra gene aynısını yapıyorsun" dedim.
Anneanne "Üzme çocuğuuuu" dedi

Bu hatun hemen gerisin geri mutfağa baba-deida yanına! Karekter yapıyor işte!
Sonra aralıklarla gitti-geldi-poşeti bana verdi "sana hediye getiidim annesi" dedi.

Bomba ise en sonunda geldi. Hediyeyi aldım. "Sağol" dedim soğuk soğuk

"Zahmet oldu annecim"!!!!
Nasıl yani????????

Bizim balkon sezonu açıldı











Yaz geldi ya, balkon sezonunu açtık biz. Hepiniz davetlisiniz. Yanlız diyetteyiz, börek çörek yok. En fazla simit-peynir-domates. Ne dersiniz?
Bu balkon benim evimizde en sevdiğim yer. Aynı Ebru'cum gibi..

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Anneler günümüz


Aman da aman! Nunu'muz beni bu acaip mutlu eden ödüle layık görmiş yahu! Nasıl mutlu olmam!!!!
Ben ki anne olabilme uğruna tekrar kansere yakalanmayı göze almışım, bu ödül beni ağlatır da vallahi!
Bizim anneler günümüz sabah kargalar birşeyleri daha yiyemeden İdil zillisinin uyandırmasıyla başladı. Tabii kuzumun daha günden münden haberi yok, varsa yoksa alınmayan Barbie'si, evden attığım (yalan) cd'leri, balkondaki taşlarla oynamak, Potuk'u taciz etmek ....
Hemen Deida-ben-Potuk-İdil ekürisi olarak sabah yürüyüşünü yaptık. Marketten gazete almaya diye girdik ama İdil hanım şeker istedi, onu aldık. Bize anneler günü münasebetiyle birer kırmızı gül verdiler marketten. Kahvaltıdan önce şekeri yiyemeyeceği için sadece elinde tutabilen ama yolda mızıldanıp paketi açtıran, sabırla eve varmayı beklerken kazayla yere şekerleri dökünce mahsun mahsun bakakalan İdil görülmeye değerdi:))
Eve gidip anneanneye hem ben hem İdil çiçekleri verdik. Anneanne pek mutlu oldu, yüzü aydınlandı. Halen evden ayrılmanın bunalımında olan annecimi böylece az birazda olsa sevindirdik.
Kahvaltıdan sonra baba-İdil-ben annemin evine gidip internetten kiralık ilanı vermek için resimlerini çektik. Evin o bomboş hali beni iyice perişan etti. İçim katıldı.
Bu evde ben büyümüştüm, bu evi hiç eşyasız hatırlamıyorum, her köşenin binlerce anısı var, babamın sesi var bu evde ama şimdi bu ev bomboş!
Duvarlar bomboş!
Halbuki o duvarlar, babamın aldığı, her odaya taktığı saatlere rağmen annemin ısrarla sürekli saati babama sorduğu duvarlar bomboş!
Sanki ihanet etmişiz evimize, babamıza, anılarımıza gibi hissediyorum. İçimden ağlamak geliyor, İdil yanımda, Semoş yanımda susuyorum.
Fotoğrafları çektikten sonra alışverişe gidiyoruz sebze, meyve derken biraz içim yatışıyor.
Eve varınca İdil'i uyutuyorum.
Ardından ablamlar ve yengem geldi. Hep birlikte çay içip simit yedik. DİYETTEYİZ kardeşim!
Başta annemin, sonra benim her zaman anneliğimi yapmış, bana hep kol kanat germiş ablamın, sonra ikinci şefkat annem olan yengemin olmak üzere tüm annelerin anneler gününü kutlarım.
Hepimize evlatlarımız, ailemiz ve sevdiklerimizle birlikte nice mutlu,sağlıklı, huzurlu yıllar diliyorum.
Rabbim anne olmak isteyen ne kadar hanım varsa çok aratmadan, daraltmadan bu duyguyu ve sevgiyi yaşatsın inşallah.
Benim annem nasıl biri midir? Ahanda burda