1 Aralık 2008 Pazartesi

Kabuslara devam

Bu yazı kuzuma....

Aşşşkımmm, ama sen anneyi çok üzüyorsun kuzum!!!!

Bak haftasonumuz nasıl geçti sana anlatayım.

Cumartesi teyzenin günüydü, sabah babanla anneanneye gittik, seni hemen yatırdım, Cindrella masalı bitmeden saat 07.00'de uyudun. Hemen Deida benim saçımı boyadı, ben yıkandım, çıktım onun saçını boyadım, kahvaltıyı hazırladık. Çabucak sen uyanmadan yedik ve Deida'n banyoya girdi, o çıktığında sen uyandın saat 08.30'da. Hemen BBC'deki çocuk programlarını açtık.
İlerde hatırlamamız için
Önce kağıtlarda salak sepet şeyler yaptıkları "Smartinees" burda 4 tip sürekli kağıtlrı kesip, yok parmaklarını boyayıp birşeyler yaratıyorlar.
4 tane rengarenk çocuk olan ve bir de köpekli anaokulu dizisi "Tweeniees", burdada şarkılar öğreniyorlar, bizim şu ara senin en sevdiğin şarkımız parmağımı solucan gibi yapıp söylediğim "there is a worm in the bottom of the garden- bahçenin dibinde solucan var" şarkısı, kitap okuyorlar, eğlenceli boyama faaliyetleri yapıyorlar
İskoçya'da bir sahil kasabasında geçen senin 2.favori dizin "Balamory" - Burda bir anaokulu öğretmeni, bir polis, bir maceracı kadın (video felan çekiyor gittiği yerleri), pembe bir kalede yaşayan mucit, hep aksiyon peşinde bir Joyce Jump, şeker dükkanı sahibi yaşlı kadın ve özürlü kızı, Amerikalı ressam var. Çocukları eğlendirmek için çeşitli hikayeleri var.
Bir normal bir cüce ötesi ufak ahçı ile "Big Cook Little Cook" bunlarda habire kafeye gelen müşteriye uygun yemek yapıyorlar, mesela orkestra şefi mi geldi, peynirli baton yapıyorlar, orkestra şefinin batonuna benzeyen, hop bu arada küçük ahçı small peynir yapımını göstermeye gidiyor.
Meşhur dizimiz "Come Outside" ki burda bir köpecik var Pippin adında ve sahibi Aunty (Hala-Teyze) Maple var. Bu Maple teyzemizin birde minik uçağı var. Bunlar habire uçağa atlayıp geziyorlar. Diyelim o gün Pippin ekmek mi yedi, hoop uçağa atlayıp buğday tarlarından başlayıp, ekmek fabrikasına kadar adım adım ekmek yapımını anlatıyorlar. Yok bir gün ördek çifliğine gidip ördek-kaz ve kuğu arasındaki farkları anlatıyorlar. Ertesi gün kanalizayona girip kakalar nereye gider onu anlatıyorlar. Köpek çok şirin ve sen ona aşıksın. O çıktığında kahkahalarla gülüyorsun ve dönüp hemen bana bakıyorsun bende gülüyormuyum diye? Tabii gülüyorum aşkım.
ve Teletubbies- eskiden çok severdin ama Pippin çıkalı sadece güneş bebeği görmek hoşuna gidiyor, diğerlerini izlemiyorsun.

Allahım, hepsinin şarkılarını biliyorum, şimdilerde ben onların şarkılarını söylüyorum, sen mama sandalyende önünde kitapların yemek yiyorsun.

Şarkılara sinir olduğumu söylememe gerek yok sanırım.

Neyse dönelim cumartesine. Teyzene gitmek için minibüse bindik, inmemize 5 dk kala cıvıttın, neyse ki hemen indiğimiz için çok problem olmadı. Arkadaşlar geldi, tabii sen uyumadın, en son saat 15.00'de kucağımda yeme yerken resmen "sızdın"! Götürüp teyzenin yatağına yatırdım, yarım saat sonra ağlayarak uyandın, teyzen bizden önce davranıp yanına koştu ama sen bir kere başlamış oldun yaygaraya. Susturamadık, çaresiz Deida ile seni sarıp sarmalayıp ana kucağında sokağa çıkardık, bir süre sokakta da ağladın ancak sonra uyudun, korkarak buz gibi havada dolandık iyice dalmanı bekledik, yarım saat sonra eve gittik, seni usulca yatağa yatırdım, küt diye uyandın, yanına kıvrıldım, masal anlatmaya başladım. Tekrar uyudun, yarım saat sonra telefon çaldı, uyandın. Kucağıma alıp salladım, geri uyudun ama bir yarım saat sonra uyandın, evde kombi bozuldu ve baban akşam 20.00'de kombicileri çağırdığı için yemeğe kalmadan eve gittik. Gece tabii gündüz uyumadığın için 21.00'de yatıp 24.00'e kadar sanırım 4-5 kez kalktın.

Pazar baban işe gitti, sen 07.30'da kalktın, benim de belim tutuldu. Hemen gene şarkılı-kitaplı kahvaltımızı yapıp sonra gidip dizilerini seyrettik, oyundu, emeklemeydi felan derken sabah 10.00'da yatıp 40 dk uyudun, sonra kaka yaptın, sonra yoğurt yedin, sonra oynadık, 13.00'te uyudun 14.00'te kalktın, ama halen uykun vardı, baban gelene kadar kucağımdaydın, kitap okuduk, emekledin, odanda uzun süre toka kutunu karıştırdın, bu arada bende senin dolabını düzelttim.

Akşam baban 17.30'da geldi, sen tam uyuyacakken. Tabii Potuk havladı, sen uyandın. Ağladın, biraz baban seni sevdi, yatıp uyuduk hep beraber saat 17.45'te sadece yarım saat. O sıra anneannen bizi telefonla aradı ve hepimiz uyandık. Ondan sonra sana akşam yemeğini yedirdim, peşinden ben yedim, baban yemedi..

Gene kaka yaptın, saat 20.00'de yıkadık seni babayla. Yağla masaj yaptım, yatırdım 20.35 ve kabus başladı. Gene yatakta oturmaya kara verdin.
Ben odandan çıktım, ağladın, kapıda 5 sn bekledim, tekrar girdim, bu arada sen aslında yataktan kalkmak istiyordun, fakat ben odadan çıkmayayım diye sadece başını kaldırıp yan gözle bana bakıyordun. Üstelik gülüyordun, neyse çok uykun olduğu için yarım saat sonra uyudun. Jet hızıyla banyoya girdim 21.15'te çıktığımda ağlıyordun. Giyinemeden banyodan fırladım, yanına geldim, kucağıma aldım, sakinleş diye bu böye 23.20'ye kadar sürdü, bu arada ben artık delirdim, gidip mutfakta ne var ne yoksa kırmayı düşündüm. Sana kızdım "yat uyu artık" dedim ve sen içini çektin ve uyudun.

Çok zorluyorsun beni annem. Ama seni o kadar çok seviyorum ki sabah 05.15'te kalkıp bir daha yatmadın ama seni battaniyeye sarıp arabada kucağıma yatırdığımda yanakların kırmızı kırmızı gene sana aşık oldum.

Ne olacak bu halimiz???

Hiç yorum yok: