İdil hanım 8 aylık olmasına birkaç gün kala ilk hastalığına yakalandı.
Geçen Cumartesi yeni ev nedeniyle mevlüt okuttuk. Evde arkadaşlarım, görümcem,annem, ablam, bakıcı ablamız vardı. İdil klasik huysuzluklarını yaptı. Kimseye gitmedi, kendini sevdirmedi.
Akşam arkadaşlar gittikten sonra bizim kuzunun ateşi çıktı 38.2'ye. Hemen telefonla doktorunu aradım, dişi çıkıyor olabilir dedi. Bizde telaşlanmadık. Görümcem ve eşi yemeğe kaldılar.
Onlar gittikten bir saat kadar sonra bizim kızın ateşi 39.5 olmazmı!
Doğru hastaneye gittik. Üst solunum yolları enfeksiyonu dedi nöbetçi doktor. 72 saat içinde geçecekmiş o yüzden antibiyotik vermedi, ateş düşürücü şurup verdi. Ateşi kontrol altına almak için bizi bir süre hastanede tuttular. Kızımıza soğuk kompresler yaptılar. Kuzucum mütemadiyem ağladı.
Gece saat 24.00 gibi hastaneden çıkıp nöbetçi eczaneden ilacı alıp eve geldik. Kızım artık ağlamaktan ve bağırmaktan yorulup sızdı.
Gece saat 03.00 civarında gene ateşi çıktı. Soğuk kompresler yaptık ateşi düşürdük ve uyudu.
O gece bakıcı ablamız izinli olduğundan Pazar sabahı geldi, durumu öğrenince saatlerce ağladı ben niye hasta çocuğu bırakıp izine gittim diye... Deli misin kızım dedik falan sakinleşti.
Pazar gündüz gene ateşi çıktı, gene ilaçlar soğuk kompresler. Gece 23.00 gibi kontrol ettik, normaldi 10 dakika sonra ağlamaya başladı. Ateşi 40.2'ye çıktı. Tekrar hastaneye gittik. Bu sefer antibiyotik verdiler şurup şeklinde. Gene kompresler yaptılar ve bir süre müşahade altında tuttular.
İlaçları alıp eve geldiğimizde saat 02.00'yi geçiyordu. Antibiyotiği verdik ama içinde penisilin var denildiği için ve benimde penisiline alerjim olduğu için 1 saat bekleyip kontrol ettik reaksiyon verirmi diye ama çok şükür bir şey olmadı.
Pazartesi öğlen gene ateş 39.5 seviyesindeydi, fitiller, şuruplar. Gece saat 03.50'de gene ateş fırladı bakıcı ablamızla saat 05.30'a kadar soğuk kompresler yaptık ve nihayet ateşi düşürebildik.
Korkudan dün işe gidemedim. Ancak dün ateşi çıkmadı, gece de çıkmadı diye bugün işe geldim ama aklım hep kuzumda. telefonla haber alıyorum ama onu görmek gibi değil.
Bu arada dün akşam kızımın dayısı Gökçeada'dan geldi 1 ay sonra. Kızımı özlemiş. Çok sevdi kızımı. Akşam ablamlarda geldi hep beraber yemek yedik. Balkonda hep beraber otururken kuzum dayısının parmağını kapıp kemirmeye başladı. Abim heyecanla bağırdı. Bu hastalık zamanında İLK DİŞİ çıkmış kızımın!!!!
Gece kızım gene uyumamak için direndi ama 22.00 civarlarında kucağımda Kazım Koyuncu dinlerken uyuyakaldı. Gece 4-5 kez kalıp kontrol ettim ateşi yoktu.
İlk hastalık deneyiminde babası bana sürekli küfür etmiş içinden. Her toplantıda çocuk huysuzlanıyormuş, bu mevlütte hasta etmişim çocuğu. Bir daha kızı evden dışarı çıkarmıyacakmışım. Ben nereye istersem gidebilirmişim ama İduka evde kalacakmış...
Sıkıysa götür şimdi kızı gezmeye!
Potuk ise İdil hasta diye her zaman benimle yatmasına rağmen kızım hastayken onun odasında yatmaya başladı. Gece bir baktım bebek telsizinden fıs fıs nefes sesi geliyor. Allah allah dedim kendi kendime kız telsize bu kadar yakın yatmıyor ,koşarak gittim baktım bizimki telsizin yanına yatmış. "Oğlum gel" diyorum gelmiyor. Zorla odadan çıkardık. Gündüz kızım uyurken kapısının önünde yattı. Canım oğlum benim kardeşini koruyor aklı sıra.
Sanki İdil'de olanları anlıyormuş gibi dün altını değiştirirken yanına gelen Potuk'a yattığı yerden elini uzattı, tüylerini okşadı. Potuk'ta onu kibarca yaladı teşekkür etti. Keşke video o an yanımızda olsaydı da bu görüntüleri çekseydik.
Çekmek istediğim başka bir görüntü de İdil'e aldığım pilli yürüyen at için çıldıran ve atın poposunu koklayıp ne olduğunu anlamaya çalışan, ısırmaya kalkan, havlayarak korkutmak isteyen, atın peşi sıra koşan, pati atan Potuk. Çok komikti bizim oğlanın hali...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder