Bu haftasonumuz İdil'in iştahsızlıkları ve uykusuzlukları ile geçti. Cumartesi teyzemiz kahveye geldi, sonra gitti. Bizde o gittikten sonra uyuduk, kalktık yürüyüşe gittik. Geldik çay içtik, oynadık,uyuduk, ağladık vs. Akşam gene babamızı salona kaçırtacak şekilde ağladık. Sabah 07.30'da kalkıp Potuk'u tuvalete götürdük. Kuzumla Deida'da geldi, gidip fırından ekmek hamuru aldık, gazate aldık, babamız o arada çayı demlemiş. Geldik kahvaltıda yumurtayı az haşlayıp kaşıkla yedirdim. İçine ezilmiş beyaz koydum, diğer peynir ağzına geldikçe tükürdü çünkü. Uyudu, alışverişe gittik, geldik simit-peynir yedik, çay içtik, sadece yarım saat uyuduk. Akşam dayımız balık alıp geldi, hep beraber balık yedik, şımardık, yengemizin kucağında "ıh ıh" deyip başındaki bandanayı istedik. Akşam önce İdil'i, sonra Potuk'u yıkadık. Babamız Potuk'u yıkarken İdil'i yağlayıp giydirdik. Sonra Potuk'u fön makinesiyle kuruttuk. O arada babamız yıkandı. Yattıktan sonra gazımız oldu, çok ağladık. Baba salona kaçtı, zorla uyuttuk. Gece belki 10 kere kalktık, kucak istedik, öpüldük vs vs.
Bu aralar Potuk çok keyifsiz. Neden bilmiyorum yatağa artık hop diye çıkmıyor. Ayaklarında bir şey yok, baktım. Yemek yiyor, su içiyor. Dün babamız onu aşıya götürdü veterinere sormuş. Sokakta bakın bakalım hoplayıp zıplıyormu demiş, akşam tuvalete çıkardığımızda bakacağım. İnşallah birşeyi yoktur. İdil iki gündür onun üstüne basıp tekme atmaya başladı, çekip alıyoruz kızıyoruz ama pek kar etmiyor. Mamasına, suyuna ayağını sokuyor. Zavallı oğlum sadece kaçıyor. İnşallah en kısa sürede gene deli deli koşmaya başlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder