1 Aralık 2008 Pazartesi

Happy Birthday İdillllllllllll

Vay be!

Bir yıl geçmiş. Bizim kız dün 1 (BİR) yaşına girdi. Allahım 2 gün hazırlıkla geçti.

Cumartesi benim işten 6 kız arkadaşı geldi, evde yedik-içtik-dedikodu yaptık, teyzemiz de geldi, hep beraber eğlendik, pazar günü alışveriş için önce markete, sonra kızıma prenses tacı almak için alışveriş merkezine gittik. Bu arada babamız Potuk'un aşılarını yaptırdı.

Pazartesi börekleri (hem kıymalı-hem sosili), salatayı, tuzlu keki ve pastayı yaptık. Pasta dışındakileri ben yaptım. Biraz çarşıya çıktık. Hanım kızımıza minik tencere tava falan aldım, anneme çorap bana çamaşır aldım, hep beraber oturup bir yerde döner yedik. İdil'de yedi. Eve geldik, süslemeleri yaptık.

Büyük Happy birtday banner'ini uzun duvara, parça parça olan happy birtday banner'ini TV'nin üstündeki duvara astık, 1 yaş balonunu yer lambasının üstüne koyduk, 12 rengarenk balonu da 2 avize arasına astık. Akşam Elveda Rumeli dizisini seyredip yattık.

Salı günü has arkadaşım 1 Nilgün erken geldi 5 yaşındaki kızı Nilsu ile. Nilsu ile bizim kız epey bir oynadılar. Bizim hatunun nerdeyse bütün eşyalarını Nilgün getirmiştir. Yatağı, bebek arabası (gerçi ondan sonra 2 tane daha aldık ama neyse), küveti, mama sandalyesi, oto koltuğu, kıyafetler,kıyafetler,kıyafetler.. Babamız 17.00'de geldi, hemen Nilgün ve Nilsu ile merhabalaşıp yattı..

Biz oturup sohbet ettik. 18.30'da has arkadaşım 2 Ece geldi, gene pek güzeldi, makyajlı felan.. Zaten güzellik uzmanıdır kendisi..

Abimler ve ablamlar buluşup 18.45'te geldiler, İdil ablamın diktiği elbiseyi giymişti. Beklemeye başladık babaanne ve halamızı. Onlarda 20.20'de geldiler.

Hemen sofraya oturduk, ama hatunumuz öğlen uyumadığı için mızmızlandı. Hemen pastasını kestik ve 20.30'da yatırmayı denedim. Ama tabii o kadar kalabalıkta ne mümkün sessizlik. Uyumadı, kalktık, Ece'nin getirdiği turkuaz kadife pantalon, gene Ece'nin getirdiği beyaz t-shirt ve turkuaz taçımızı taktık. Tam prenses gibiydi kuzumuz.

Herkes saat 22.00'de kalktı, Ece ve arkadaşı oturdu, ben kızı uyuttum. Biraz sohbet ettik. Sonra İdil uyandı, ben tekrar uyutmaya çalışırken onlar da kalktı.

Resim çekmeyi unuttuk, sadece video çektik. Ayrıca babası ile hiç beraber görüntümüz olmadı diye çok üzgünüz. Unutmuş babası, ben neden hatırlatmamışım, nasıl olsa süsler duruyormuş, yarın video çekermişiz! Neyse sinirlenmiycem.

İşte birinci yaş günümüz böyle geçti.

Zehra yengemiz bize parmak kuklaları almış onları çok sevdi İdil.

Ayrıca dayımız, anneannemiz, teyzemiz ve babaannemiz bize altın getirdi, Nilgün eşortman altları pembeli-grili, Ece hem kendisi hem de arkadaşı adına ayrı ayrı 2 kadife biri turkuaz rengi, biri pembe pantalon, bir düz beyaz, bir önünde deseni olan beyaz 2 t-shirt bir de pembe önden fermuarlı hırka, halamız pembe eşortman takım ve pembe panduf terlik ayrıca yumurta şeklinde bir minik çiçek getirdi.

Babamızın dediği gibi yaptık. Bir sonraki gün aynı kıyafetleri giyindik, makyaj yatık, kuzumuzu giydirdik ve anneanne-deida-baba ve benle resimlerimizi çektik. Diğerleri ile de seneye Allah nasip ederse.

Bundan sonrası kızıma;

İdil'ciğim bir senemiz nasıl geçti anlamadım demiyorum çünkü anlattın bize. Sabah 06.00'da yatıp 06.30'da kalkıp yarım saatlik uyku ile işe gittiğimiz günleri unutmak mümkün değil. Sürekli mıy mıy mıy hiç bir şeyden memnun olmaz halini unutmak mümkün değil, bakkalın-komşunun ve kapıcının karısının senin için "çok ağlıyor" diye herkese konuştuğunu da unutmak mümkün değil ama şikayetçimiyim? Haşaaa!!! Allah adamı çarpar! Ben seni o kadar istedim ki ne yapsan bir şey diyemem.

Bu sabah uyandın, ağladın, baban seni kucağına aldı, dua okudu, ben geldim yanına bana atıldın, yanakların sıcacık, gözlerin hala uykulu, mis gibi kokuyordun, üstünde kedicikli mavi tulum-pijaman, başını omzuma koydun, bende seni kucağımda hafif hafif salladım, elini göğsüme koyup beni okşadın, bende seni hafifçe öptüm, yatağına koyarken yakama yapıştın seni bırakmayayım diye, bir daha öptüm seni, yatağına yatırdım, mamanı verdim, biraz içtin, arkanı dönüp uyumaya devam ettin.

Artık anne diyorsun, emekliyorsun, dolapları karıştırmaya çalışıyorsun, beni görünce kocaman gülüyorsun, kucağıma gelmek için hamle yapıyorsun, oyuncaklarınla biraz kendi kendine oynuyorsun ama benim hep yanında oturmamı istiyorsun, sana masal anlatmamı seviyorsun, kitapların resimlerine bakarken kucağımda oturmayı istiyorsun.

Senin için neler hissettiğimi anlatamam ama seni bu dünyadaki herşeyden ve herkesten çok seviyorum. Sen benim herşeyimsin, meleğimsin, aşkımsın. Seni sevdiğim kadar karşılıksız kimseyi sevmemiştim. Ne yapsan sana kızamıyorum, sen de bana yürütecinle nasıl koşuyorsun anlatamam!

Ahh bebeğim iyi ki doğdun, iyi ki benim oldun. Sen gelmeden önce herşey ne kadar yavanmış meğer! Şimdi o mis kokun inan burnumda. Şurda çalışmayıpta senin yanında olmak vardı. Hep seninle olmayı çok isterdim ama maalesef çalışmak zorundayım.

Büyümeni çok büyük bir zevkle izliyorum.

Şimdilerde çığlık atarak zavallı Potuk'a doğru son hız emekliyorsun. O garibim de kaçıyor. Halıda kovalamaca oynuyorsunuz.
Tam gariban oğlum halıya yatıp uyuyacakken sen hop koltuktan aşağı kayıp doğru çığlık çığlığa ona gidiyorsun. Sehpayı kaldırmadık, ellememen gereken şeylere "hayır, cıss" diyorum, bana bakıp gülüyorsun ve elliyorsun. Tekrar hayır diyorum ve elini uzaklaştırıyorum o zaman alkışlıyorsun ya kendini ya beni..
Bye bye'ı biliyorsun, gece yatarken evde kim varsa öpüp öyle yatıyorsun. Mamamızı beraber hazırlıyoruz.Odanın penceresinde halanın aldığı Mickey Mause halısına iyi geceler diyoruz, sen de el sallıyorsun.
BBC'de çocuk programlarını seyrediyorsun, Teletubbies'i seviyorsun, ordaki güneş bebeğe gülüyorsun. Kim ne ses çıkarırsa taklit ediyorsun, öksürürsek öksürüyorsun, ağzımızı şapırdatırsak sen de şapırdatıyorsun.
Geçen haftalarda yatakta oturmanı önlemek için seni ağlatmam işe yaradı gibi, artık yatınca ayağa kalkmıyorsun. Ayıcığını alıp elleye elleye uyuyorsun. Popon havada yüzüstü yatıyorsun, yanakların tombiş tombiş yatağa yayılıyor, o mis kokunu burnuma çekiyorum ve ahh işte o an sana gene aşık oluyorum. Benim orda olup olmadığımı kontrol etmek için uyuduktan 2-3 dakika sonra gözünü açıp bana bakıyorsun, orada seni bekliyorum ben.. Uyuduğunda özlüyorum, seni sabah erken kaldırıp anneannene bırakırken, banyoda popoşunu yıkamak için ışığı açınca gözlerinin kamaşmasını da seviyorum ben tatlım. Üzülüyorum senin için, sıcacık yatağından çıkıp buz gibi havada araba ile sabahın köründe yol yapıyorsun diye. Arabaya biner binmez "mamaa" demene de hastayız ailecek. Daha ben koltuğa bile oturmamış oluyorum ama sen "mama" diyorsunda başka bir şey demiyorsun. "mama" su demek "nene" yemek demek senin dilinde.

Uyanınca ağlıyorsun,senin yanına geliyorum ve bana kocaman dişlerini de göstererek gülüyorsun. Dünyada hiç kimseye bu kadar güzel gülünmemiştir annecim.

O kocaman dişlerini çok seviyorum her ne kadar hızını alamayıp bazen beni ısırsalarda..

Bezini değiştiriken kıpır kıpır olmana da bayılıyorum. 15 dakika sürüyor senin bezini yerleştirmek. Bu arada eline bir şey veriyorum, "Ali Baba'nın çiftliği" ya da "mini mini bir kuş donmuştu" şarkılarını söylüyorum. Hemen sırt üstü dönüyorsun, ben poponu ısırıyorum, sıkıyorum, sırtını kaşıyorum, sen heyecan içinde benim seni ısırmamı bekliyor kahkahalar atıyorsun. Bir kez daha Allahım'a milyarlarca kez şükrediyorum ki seni bize böyle sağlıklı verdiği için.

Benim için dünyada senden güzel bir tek insan yok, başkaları ne düşünür umurumda değil ama sanırım güzelsin de çünkü yolda seni görenler hep seviyorlar ya da gülüyorlar sana..

Yaratılmış hiçbir varlık böyle sevilemez. Umarım bir gün seninde çocukların olur da sende bu sevgiyi tadarsın... Ama o güne dek benim bebeğimsin. Hep böyle bebeğim olacaksın. Seni tarifsiz seviyorum.

Nice yıllara küçük meleğim! Hep birlikte yaşayacağımız nice yıllara!!!

Seni çok seven hatta aşık olan annen
09:36 Yorum ekle İleti gönder Sabit Bağlantı İzleme notlarını görüntüle (0) Bloga al

Hiç yorum yok: