1 Aralık 2008 Pazartesi

İdil'in Ada Sefası

Efendim geçen hafta süt iznimin olduğu Pazartesi annem,bakıcı ablamız ve İdil sultan'la Adalara gitmeye karar verdim.
Zaten hanım kızımız errrrkenden kalktığı için sabah hafta içi her sabah yaptığımız gibi kucacımın arabası ile anneme gittik.

Bizim hafta içi rutinimiz şöyle;
Sabah 05.45 kalkış
Semih giyinirken ben Potuk'un gözünü temizlerim, sürülecek merhemi varsa sürerim. Çünkü paşamız kuyruğunun altını yalaya yalaya yara yapar o yüzden sık sık merhem sürmek zorunda kalırız. O merhem yoksa gözleri bazen kızarır onu asit borikli suyla sileriz- asit deyince korkmayın veterinerimiz veriyor-o da olmadı kulakları kızardığı için kulak damlası damlatırım.
Semih Potuk'u tuvalete çıkarır
Ben Potuk'a mama koyarım, su koyarım.
İdil'e mama ve su hazırlarım
İdil'in bezini değiştirir, giysisini giydiririm.
Semih Potuk'la gelir.
Eşyaları alır saat en geç 06.10'de evden çıkarız. Dragos'tan annemin evinin olduğu Ayşekadın'a kadar arabayla gideriz.
Semih İdil'i alır annemin evine çıkarız saat 06.30 civarı
Bakıcı ablamız kahvemizi hazırlamış olur, onu içeriz, sigara içeriz.
Saat 06.45'te ben minibüsle tekrar Maltepe'ye gider oradan servisime binerim.
Semih arabayı annemin apartmanının parkına bırakır
06.50 Semih annemin ordan servise biner.
Akşam ben Maltepe'de servisten iner minibüsle annemin evine giderim saat 19.00 gibi annemde olurum
Semih 19.30-20.00 gibi anneme gelir
Hep beraber yemek yeriz
İdil'i, mamasını-suyunu alır eve gideriz.
Semih Potuk'u tuvalete çıkarır
Ailecek duş alırız birimiz İdil'i kucağında tutar, diğerimiz duşu tutar.
İdil'in duştan sonra bezi değiştirilir, mama hazırlanır
İdil yatağa yatırılır
Dönence çalıştırılır
İdil ağlar - uykusu vardır ama uyumak istemez. Saat 21.00 civarıdır
Babamızın telefonundan Kazım Koyuncu şarkıları çalınır
İdil şarkıları dinlerken mama emer ya da su içer
İdil uyur gibi olur
Ben kalkarım içeri giderim
Yarım saat geçmeden İdil ağlayarak uyanır
Ben giderim kucağıma alırım
Bazen susar bazem susmaz
Tekrar yatağına yatırırım
Eğer şanslıysam 20 dk sonra uyur, değilsem 5-6 kez ağlar her defasında yanına gider kucağıma alır, sakinleştirir, tekrar yatırırım.
İdil uyuduktan sonra eğer saat çok geç değilse muhakkak Lost dizisinden bir kaç bölüm seyrederim.
Ben yatarım, Semih bazen tv seyreder bazen o da yatar.

Bu rutinle sabah anneme geldim, hep beraber taksiyle Bostancı'ya gidip 07.45 vapuruna bindik. Heybeli'de arkadaşım oturuyor o yüzden oraya gittik.
Ordan kahvaltı için pastaneden poğaça aldık, bir kafede oturup yedik, içtik. Arkadaşım geldi, bizi alıp evine kahve içmeye götürdü. O gün doktor randevusu olduğu için çok kalmadık evinde. Dönüp faytonla ada turu yaptık. İdil hanım pür dikkat atları seyretti. Hiç uyumadı.

Dönüşte yemek yedik daha doğrusu KAZIK yedik. 3 kişi köfte- bir salata- 1 zeytinyağlı dolma 58 milyon tuttu!!!
Neyse sefamız olsun dedik ve 14.10 vapuru ile döndük.

Eve geldik bizimki halen uyumadı. Yani ne temiz hava ne fayton ne vapur bizim prensesi uyutmadı

Ama kendisini seven 2-3 kişiye ses çıkarmadı ve çok fazla ağlamadı Ada'da. O da bir ilerleme değil mi ama??

Hiç yorum yok: