26 Ağustos 2010 Perşembe

Aynıyız aslında...

Pazartesi 2 ayrı hastanede 3,5 saat çekim yapıldıktan , eve gidip özgürce kuzumla aşk yaşadıktan sonra o gün hem 42.yaşıma girdiğim hemde 11. evlilik yıldönümümüzü kutladığımız için hane halkıyla dışarda yemek yedik. Öncesinde ben Derviş'e spor ayakkabı, o bana sandalet aldı. Hediyeleri kendimiz beğendik. İdil herkese telefonda babasıyla bana ayakkabı aldıklarını bugün benim doğumgünüm olduğunu söyledi durdu. Sonra "annesi ben sana ay alıcammm, yıldız alıcaaam bide aydede alıcamm hediye olarak" dedi. Kendisi benim dünyamken bana gökyüzünü armağan etmek istedi.

Salı kalan işlerimi topladım.
Dün sonuçları gösterme ve birbirimize sevinçle sarılma günüydü. Ablam, tatili zehir olan ablam hıçkıra hıçkıra ağladı sevinçten..
Sonra bizim antisosyal Derviş'in feysbuk'tan bulduğu Türkiye'den göçen Ermeni yurttaşlarımızdan Beyrut'a yerleşen birileri ilk kez eşi ve 3 arkadaşı ile İstanbul'a geldi.
Pazar günü uçaktan indiler 1-2 gün kendileri gezdi, Çarşamba doktor çıkışı buluşmak üzere sözleştik.
Tophaneye ulaştımız 11.00'de birbirimizi ilk gördüğümüzde sanki yabancı değilmişiz gibi hiç susmadan konuştuk.
Derviş'in arkadaşı Adana Ermenisi'ymiş. Evde hep Türkçe konuşurmuş büyükleri, dolayısıyla bizim adamcağız gayet iyi Türkçe konuşuyor. Eşi de Konya Ermenisi'ymiş ve Türkçe'yi tv dizilerinden öğrenmiş. Diğer 2 arkadaşından biri Urfa Ermenisi diğeri Karaman Ermenisi'ymiş ve onlar Türkçe anlamalarına rağmen biri az konuşuyordu, diğeri yaşı en genç olan hiç Türkçe konuşamıyordu. Diğer 2 arkadaştan genç olan Türkler hakkında biraz çekingenmiş ve bizimle buluşmak istememiş.
Dostlarımızı önce istedikleri gibi Ayasofya'ya götürdük. Azameti hakkında yeni birşey söylemek mümkün değil ama KEŞKE Ayasofya hakkında detaylı bilgimiz olsaydı. Konuklara fazla birşey anlatamayınca utandık desem?
Çıkışta Kapalıçarşı'nın büyüklüğünü duyunca önce yemek yiyelim dediler ve Sultanahmet Köfteci'sine girdik. Bugüne kadar burada yediğimiz en güzel köfte dediler ve gurme sınıfından kaydımı yaptılar. Kısa bir Kapalıçarşı ve Beyazıt turundan sonra Laleli'ye geçtik. Laleli Rus toptan deposu olmuş, perakende 1 adet t-shirt bile satmıyorlar.
Hanımın alışveriş isteğini karşılamak üzere Kadıköy'e geçtik. Hiçbir yere uğramadan Baylan Pastanesi'ne daldık ve Cup Griye yedik. Gurmeden 2.tam puanları aldım. Kadıköy'de 3 saat süren alışveriş seansının ardından kendimizi Göztepe'deki Çukurova Kebabçısı'na attık. Bizim dostlar burayı da öve öve bitiremedi ve gecenin 3.tam puanını burdan aldım.
Türklerden hoşlanmayan genç arkadaş "ben sizle burda 2 gün daha kalsam bir Türk kızı alır evlenirim" dedi:))) Tıka basa yenen yemeğin ardından Fenerbahçe'de çay içmeye gittik. Marina'da oturmuşken abimlere denk geldik ve bizim minik arabadan abimin minibüse terfi ettik. Dostları kaldıkları Tophane'ye bıraktıktan sonra sabah saat 02.00'de eve girdik.

11 yıldır ilk kez bu kadar gezdik, 3.5 yıldır ilk kez kızımızı evde bırakıp eğlendik.
Çok güldük, birlikte ölen babalarımız için ağladık, aynı kelimeleri kullandığımızı keşfettik, kimse kimseye eskiler hakkında birşey söylemedi, kimse kimseyi üzmedi. Zeki Müren dinleyip efkarlandık, Aşk-ı Memnu'dan bahsettik.
Hep hayıflandılar neden ilk günden bizimle birlikte olmadıkları için.
Genç olan dostumuz neden Türkçe konuşamıyor diye hayıflandı, giderken 3 kez sarılıp öptüler bizi adetleri üzerine.
Ailesi toptan ordan-burdan göçmen olan benim gibi biri zaten milliyetçi olamaz ama Derviş ki milliyetçidir, o bile dostlarını çok sevdi! Aynıyız aslında, politikacılar, küçük hesaplar olmasa hep aynıyız. Geçmişin hatalarını tekrar etmemek önemli olan, kendini önyargılara kaptırmamak..
3-4 kuşak öncesinden gelen sorunlardan bahsedip ayrımları sivriltmektense birlikte müzikten, yemekten zevk almak. Kaybettiklerimizi anmak "keşke bu kebabı yeseydi" diyebilmek, "annem şahane içli köfte yapar" diyebilmek, birbirimize yemek tarif etmek, "aa, bizim köfte bu" demek..
İnsan olmak, şu bu diye karşındakini sınıflandırmamak daha iyi değil mi?
Seneye Lübnan'da buluşmak üzere söz aldılar sıkı sıkı...
4 saatlik uyku sonrası işe gelen bünyeye dayanan akşam 16.50'ye dek süren hesap ekstrelerinin mutabakatı vs işleri bitmek bilmedi...
Dilimde hep aynı laf
"Benim gece hayatım bitmiş"
Kızlar
"Sen yaşlı başlı kadınsın ne işin var geceleri sokakta?" dese de yine olsa yine yaparım (sanırım).

Cumartesi sazlı-sözlü bir eğlence için bize söz verdittiler. Ama 11 yıllık ara nedeniyle bekarlık gezmelerinden kalan informasyon stoğum bittiğinden acil yardım talep ediyorum.
Yemek-fasıl-içki güzel neresini tavsiye edersiniz İstanbul'da?

2 yorum:

annesiningülü dedi ki...

anacım bende kapattım o defteri Yağmur'la hiç bilmem bildiklerimide unuttum :)
iyi olmana sevindim tabi ailecek iyi olmanıza
mutlu sağlıklı yıllar :)

Robin Goodfellow dedi ki...

oh sevindim her şeyin güzel geçmesimne.
efem fasıl için beyoğlu istiklal meyhanesi diyorum çok güzeldir.