12 Mart 2009 Perşembe

Unutmamak için









Bazı şeyleri yazmayı unutmamak istiyorum, ilerde hatırlamak için, gülüp geçmek için, büyümüş benim kuzum diyebilmek için..

Pazar günü babayı zoooorrrrrrrla kaldırıp kendimizi Kanlıca'ya götürdük. Hava yağmurluydu ama soğuk değildi. Dışarda oturduk, biz İdil'le denizin dibine gidip martılara, balıkçı teknelerine baktık. Banklardaki kedileri sevdik. (Deida elimizi sonra dezenfekte etti ama neyse. Acaip kadın köpekten korkmaz kediden korkar!)

Sonra babasını alıp elinden tutup denizin dibine gitti gene, tabii baba p.posunu bir yere koyma eğiliminde bir şahıs olunca gidip banka oturdular (ISLAK), orda bir müddet onları seyrettim, 2 yaşını geçtikten sonra aralarındaki bağ giderek güçleniyor artık. Daha naz yapıyor babasına, onunla bazı şeyleri yapmaktan hoşlanıyor. Her ne kadar akşam gelince karşılama için kapıya çıkıp, babayı görür görmez geri içeri kaçsa da babası onu yakalayıp gıdıklarından öpüp sakallarını batırınca gülmekten ölüyor.
Her akşam altını değiştirmeye giderken elini tutup "babacım sende gel" diyor, onun tv seyretmesini kanıksadığı için "anneannenin yanına gidip çocuk prombası (TRT çocuk kanalı) açalım" diyor. Ama yemek yerken babası es kaza kanal değiştirirse, o sırada masanın altında Potuk'u taciz etmekle meşgülse bile "babacım çocuk prombası açar sınmı?" diyor. Tabii baba kıramıyor ve açıyor.

Neyse Kanlıca'da daha ilk yağmur damlası düşmesiyle beraber baba anneanneyi kandırıp arabaya doğru gidiyorlar. Biz o sırada balıklara bakıp balon alma havasındayız. Ancak tabii babayı korkutmamak için (maazallah bir daha bizi gezdirmez) apar topar arabaya biniyoruz. Arkada elimizde 2 kocaman balon, baba arkayı göremiyor.
Yolda uyuyor kucağımda. Yanakları pempe pembe, bluzumun düğmelerinin izi o güzel yanaklarda. Öpüyorum defalarca, uyanmıyor. Çok küçükken en çok kullandığım kangurudaki hali aklıma geliyor. Atıyorum onu kanguruya, atlıyoruz minibüse zırt anneanneye, zırt arkadaşlar, zırt ablama..
Büyümüş artık kuzum, kucağıma sığmıyor, dandini yaparken bacakları taşıyor kucağımdan. Bir kez daha şükrediyorum Allah'a kızımı bize sağ salim verdiği için. Bize bu sevgiyi yaşattığı için.
Artık uykular daha iyi, gece bazen hiç kalkmadığı da oluyor. Uyuturken kendini yatakta bir o tarafa atıyor, bir bu tarafa atıyor. Eskiden böyle yaptı mı odadan çıkardım, peşimden ağlardı. 1 saat uyutma faslımız sürerdi.
Şimdi hiç duymamazlığa geliyorum, kendini ordan oraya atarken yorganın üstünde sızıyor. Bazen yarım saat sonra uyuyor. Hem o ağlamıyor hem ben sinirlerimi bozmuyorum. Daha evvel aklım nerdeymiş acaba??

Sonra dün akşam mesela,
dayıcım ve hepsüslüydüm Zekoş'um ben gittiğimde bize gelmişler İdil'i görmeye. Bizimki formunda, dayıcımı (140 kg adam) at yapmış, Zekoş'ta seyis, geziyor evde. Bu arada gene aklı filmlerde kalmış
"Kargayı arayalım mı annecim" diyor
"Telefon neede?"
Gidip telefonu alıyor, bana veriyor.
Oscar'lık bir oyun çıkarıyorum.
"Alo, iyi akşamlar,ben Ayşen, İdil'in annesi. Karga'yla görüşebilir miyim?" Sessizlik (karşı taradı dinliyorum canımmm)
"Evde yok mu karga! Hıı, peki bu akşam gelir mi?"
Sessizlik
"Gelmez demek. Tamam o halde, iyi akşamlar"

Suratı üzgün. O anda filmleri kapıp gelesim var ama sonra bütün gün onların birini takıp öbürünü çıkaracak, kağıtlarını yırtacak, bilgisayara kendi koyma hevesiyle bozacak, dahası oyun oynamayacak, koltukta b.k böceği misali ordan oraya geze geze film seyredecek.

Dayısına gidiyor
"dayıcım kargayı arasın mı?" (bizim soru eki bozuk biraz, aramısın değil ararsın mı?)
Kendi kendine "Ne isteesin?Iıı, Mickeyyyy! Evet, Mickey istiycem. Sonraaa Sindendaaa diye konuşuyor.
Dayısı tabii hemen arıyor. Yüzündeki ifadeden çok etkilenmiş, bana fısır fısır kızıyor
"Getir ulan kızımın filmlerini"
Telefonda kargaya kızıyor
"Ulan karga, senin ayağına sıkarım!! Çabuk getir kızımın filmlerini, hepsini getir yarın! Bak, seni arıyacağım yarın, eğer o filmler gelmezse ben senin ananı.."

İdil'in yüzü bir anda güneş gibi aydınlanıyor.
Biri - en nihayet- bu kargaya posta koyuyor!
Kahramanımız dayımız artık!
Telefonu eline alıyor hışımla bağırıyor kargaya
"kaaga, ayaana sıkarııımmmm, çabuk getii filmleriii"

Biz gülmekten yarılıyoruz.

Babası
"Sık kızım, sık ayağına karganın! Elini korkak alıştırma! Getiriyim aleti, bir şarjör sana feda olsun"
Babanın yüzünde de başka bir güneş var. Çıtkırıldım bir kız istemiyor, erkek gibi kız istiyor, oğlanları dövsün istiyor. Muradına eriyor mu ne??

3 yorum:

benimkuzum dedi ki...

bu güzel cadının yanaklarını öpmek ,kendisini mıncıklamak için sabırsızlanıyorum ben :))

Primarima dedi ki...

:):)
cd izleme faslı varya aynen kendi halimizi okur gibi oldum.Cdleri gün boyu takıp çıkartma,kagıtlarını yırtma filan:)
dur bakalım geceleri bende biraz umursamamayı deneyeyim bakalım olucakmı?

aysencifci dedi ki...

Az kaldı Figen'cim buluşmamıza.
Bende heyecanla o güzel prensesi görmeyi, o güzel mavi gözlere bakmayı bekliyorum.
Ebru'cum, bu modeller aynı herhalde. Ama geceleri yatakta debelenmemelerini umursamama hakikaten bizde çok işe yaradı. Tavsiyemdir. Keşke daha evvel aklıma gelseydi de o sinir harplerini ikimizde yaşamasaydık...