11 Ekim 2009 Pazar

Kara haftasonu

Kişisel tarihimizde kara haftasonumuz desem? Yaşadıklarımız yanında az mı kalır ki??
Ben zavallısı bu tiroid ameliyatından sonra dışardan almam gereken tiroid hormonunu doktorlar atom tedavisine kadar başlatmayınca hiçbir şeyden şüphelenmedim ama..
İşe başladığımın ertesi gününden başlayan YOĞUN, BEZDİRİCİ bir yorgunluk tepeme oturdu kaldı! O kadar ki gece tuvalete kalkamayacak kadar yorgunum.
Sinir katsayım tavan kare üstü tavan sonsuz!
O sabırlı, idare eden insan gitti yerine EN UFAK terslikte sinirlenen, üstelik yaptığının hatalı olduğunu BİLE BİLE sinirlenen, yersiz yersiz ağlayan, ağladıktan sonra ameliyat yeri şişen ve ağrıyan biri geldi!
Durum bu kadar vahimken haftasonu ne oldu dersiniz?
Cuma'ları artık çalışıyormuşuz, alışmıştım ben ne güzel 3 gün tatile, o kadar zorrrr geldi ki anlatamam, neyse Cuma gecesi yorgun argın evdeyim.
İdil oynamak istiyor, derviş 19.30'da aradı "ben daha karşıdayım, geç kalıcam" dedi.
Saat oldu 20.30 derviş yok, aradım, telefon çalıyor çalıyor açılmıyor.
21.00'de bir daha telefon açıyorum gene cevap yok.
Hemen muhtelif senaryolar üretiyorum, KESİN trafik kazası oldu! Birazdan bir polis açacak telefonu, diyecek bir kaza oldu!
Saat 21.30, hala telefona ses yok. O saatten sonra dakika başı arıyorum ama hala telefon sahibi sağır.
21.50
İdil ordan burdan atlıyor, zıplıyor, ben elimde telefon zigon sehpanın önündeyim, Deida arkamda elinde çamaşırlar, Potuk yanımda. Tam o sırada salise içinde İdil kayıyor ve burnunu zigonun sivri köşesine gömüyor.
Acıdan çığlık bile atamıyor, ben hemen telefonu atıyorum yere, Deida çamaşırları!
Kapıyorum İdil'i, neresine ne oldu bakmak için ama o kadar çığlık atarak yüzünü saklıyor ki, aklım yerinde değil artık.
Ses tonum hala sakin
"Bakayım kızım, neren acıdı, ne oldu?"
O sırada elime kan geliyor!
Neresi kanıyor şimdi diye bakarken burnundan kan boşaldığını görüyorum.
Adam evde yok, bende ehliyet yok, nasıl yapsam?
Aklıma dervişin en iyi ve tek arkadaşı kapı komşumuz Burak geliyor, kapıp çocuğu Burak'a gideceğim ama önce kanamayı halletmek lazım.
Deida "başını arkaya yatıralım" diyor. Gittiğim ilkyardım kursunda bunun YANLIŞ olduğunu anlatmışlardı. AKSİNE ya başını öne eğip kanamanın durmasını bekleyecekmişiz yada başı normalken burun deliklerini sıkıp biraz bekleyip tampon görevi görecekmişiz.
Ben başını eğiyorum İdil'in. Annem ve Deida panik halindeler. İdil zaten ağlıyor avaz avaz.
"Sakin olun" diyorum yumuşakça
"Geçicek annem şimdi" diyorum, kanı İdil'e göstermiyorum ki daha fena korkmasın.
Kan duruyor 5 dakika içinde, ya doğrusunu yaptığım için ya da kanın durası vardı bilemiyorum.
O saniye derviş içeri giriyor, bizi görünce
"niye açmıyorsun telefonu" diyorum ama kızgın bir sesle değil, sonra
"neyse" diyorum, İdil'e bakıyorum, burun şiş ve şekli bir tuhaf!
Kırılmış mı acaba? Hemen "arabayı al, doğru doktora" diyorum.
İdil ağlıyor "nereye gidiyoruz?"
"Gece açık bir park varmış kızım, oraya gidicez"
Susuyor "Park mı? Açık mıymış?"
"Öyle demişler babana, bir gidip bakalım bence" diyorum.
Hemen portatif tuvalet, yedek kıyafet ve çamaşır, nüfus cüzdanı alıp fırlıyoruz.
Hastanede 2 çocuk daha var, gittiğimiz bölümde 24 saat çocuk doktoru var.
Sıra gelene kadar İdil'de ne ağlama var, ne kanama.
Akvaryuma baktırıyorum. Balıkların renklerinden, gözlerinden bahsediyoruz. İçimde kopanları kimse bilemez. Ya kırıldıysa çocuğun burnu? Oraya ne yaparlar ki acaba?
Sıra bize gelmesiyle İdil gene feryat figan!
Durumu anlatıyorum kısaca
"Kanama devam etseydi biz ona müdahale edebilirdik ama burun bizim uzmanlık alanımız değil, siz en iyisi bir KBB uzmanına gidin" diyorlar. Açık ve bu saatte nöbetçi KBB uzmanı nerde var araştırırken yan binalarında yani asıl hastanede tesadüfen o gece KBB uzmanının nöbette olduğunu öğrenip hızla oraya gidiyoruz.
Muayenede burunda bir kemik bir de kıkırdak doku olduğunu, bunlarda kemik için röntgen, kıkırdak içinse burunun içinde kamera takılı sivri bir şey sokulması gerektiğini öğreniyoruz.
Sivri kamera burnumuza girsin diye İdil'le ikna çalışmasına giriyorlar.
"Ayıcığın burnuna bakalım mı?" vs
İdil bu, hayatta ikna olmaz!
"Konuşarak vakit kaybederiz" diyorum "ben tutarım, siz bakın"
Derviş bu arada merdivenlere yığılmış vaziyette!
İdil'in bacaklarını iki bacağımın arasına sıkıştırıyorum, iki elini bir elimle sıkı sıkı tutuyorum, diğer elimle alınından tutup başını çevirmesini engelliyorum.
Zor bela ağlamalar eşliğinde burna kamera sokuluyor, kıkırdak SAĞLAM.
Sırada röntgen var. Aşağı iniyoruz, İdil'i ikna etmek mümkün değil. Nasıl ağlıyor anlatamam!
Sıkıntıdan ter içinde.
Röntgen görevlisi ayıcıkla yan yana yatarak çekelim, ayakta çekelim , annenin kucağında çekelim diyor ama mümkün değil.
Anne yaratıcılığı devrede.
"Ben ve İdil başımızı birbirimize yapıştıralım, siz röntgeni araya koyun, ben onu tutarım" diyorum.
O şekil 3 kez röntgen deneniyor, 3. en nihayet görüntü yakalanıyor.
Yukarı tekrar çıkmadan İdil'in üstünü değiştiriyorum, çünkü terden hasta olacak bu sefer, hem de biraz nefes alsın.
Derviş bayıldı-bayılacak.
Doktora çıkıp röntgeni gösteriyoruz, kemik SAĞLAM.
"Yarın yine gelin, gece da kanama olabilir ama belki sabaha kıkırdak çökebilir, eğer öyleyse ufak bir operasyon yaparız, 3 saat önceden aç olsun, narkoz altında bu operasyon olacak" diyorlar!
O andan itibaren ayaklarım yerde değil artık.
Çıkıyoruz, ilaçları almak için eczane arıyoruz, alıyoruz ancak bu arada İdil'in
ç.şi geliyor, yaparken arabayı ve üstünü ç.ş yapıyor, bu arada MÜTEMADİYEN ARALIKSIZ konuşuyor.
"Ay dede nerde, park nerde, niye gitmedik, doktor bana bakmasın, burnuma bakmasınlar, babam nerde, burası neresi, kimle yatıcam akşam" vs vs.
İlaçları alıp eve geliyoruz. Saat 00.30.Özellikle bir damla önemli dedikleri için zorla gene ağlayarak o damlayı yapıyoruz.
Yatıyoruz. Tabii bende uyku ne gezer? Acaba baksam mı, kanama var mı, kapıları kapalı, ya açınca uyanırsa, çocuk zaten perişan oldu, bari uykusunu alsın diye düşüne düşüne sabahı ediyorum.
Çok şükür kanama yok. Fakat benim ameliyat yerim şişiyor ve ağrım var.
Sabah tekrar doktordayız, çok şükür operasyon falan yok, çıkıp teyzemize gidiyoruz. Akşam Deida'nın izin günü. Bir süredir aynı yatakta yattıkları için geceleri sadece onunla uyuyordu. Geçen hafta ki izin gününde biraz mırın kırın etti ama sonunda benimle beraber ağlamadan uyumuştu. Fakat bu hafta mümkün değil.
Yemeğe Burak'lara gitmiştik, orda kedilerle oynadı, öğlende uyumadığı için yere attığı minderlerde uyuyacaktı.
"Ben kızı alıp gideyim, biz uyuyalım, siz sonra gelirsiniz" diyorum dervişle anneme.
Eve giriyoruz ama İdil benle değil Deida'sıyla uyumak istiyor.
"Annecim, bak bugün Deida izinli, hani biz çalışınca yorulduğumuz için haftasonları izin yapıyoruz, evdeyiz ya, o da bugün İrma'ya gitti. Hep gidiyor ya İrma'ya, yarın sabah gelecek, biz uyanınca bakacağız ki Deida gelmiş, hadi uyuyalım"
Mümkün değil. Ağlamalar, içini çeke çeke ağlamalar.
Meme protezini çıkarıp, pijamamı giyiyorum, daha fena ağlıyor.
"Bilgisayarda oyun oynayalım" diyorum susar gibi oluyor, tekrar başlıyor ağlamaya.
O kadar bunalmışım ki kendimi pencereden atasım geliyor.
Tekrar gidip meme protezini takıyorum ki gidip annemleri alayım Burak'lardan.
"Baba bizi arabayla gezdirsin mi kuzum" diyorum, susuyor.
Hemen Burak'ların kapısını çalıp dervişi ve annemi alıyorum.
Arabayla geziyoruz, gene biraz çene yapıyor ama beklenen sonuç, arabada sızıyor. Ben bu arada arka koltukta anneme çaktırmadan zırıl zırıl ağlıyorum.
Uyanma ihtimalini bertaraf etmek için biraz daha geziyoruz. Arabanın otoparka girmesiyle geri uyanıyor. Koşar adım eve gidip yatağa yatıyoruz ama gene Deida aşkı tutuyor. Bekliyorum belki uyku ağır gelir sızar diye ama ağlayarak uykusunu açıyor.
"Hadi" diyorum dervişe gidip Deida'yı alıyoruz kaldığı yerden.
Onlar sarmaş dolaş yatıyor ve uyuyorlar ama bende 2. gece YİNE uykusuz.
Sabah yoğun baş ağrısı ve şiddetli şiş ameliyat yeri- ağrıları yüzünden suratım beş karış.
Dervişle alışverişe gidiyoruz, dönüşte ablamı da alıp bize geliyoruz. Çay yapıp içiyoruz, sonra da babamın mezarına gideceğiz. Fakat bu sefer Deida anneme bize ne kadar kırıldığını anlatmış, annem bunu bize anlatarak zaten ip gibi olan sinirimi daha da geriyor.
"Tamam boşver bunu" diyorum, ama annem hala açıklama kısmı yapıyor
"Anne, tamam dedi ya çocuk" diyor ablam.
Kabrin başında dua ediyoruz, eve geliyoruz.
İdil bu hafta hiç parka gitmedi di mi? O kadar yorgun halimle onu alıp parka götürüyorum.
Orda Deida ile konuşup olayı bağlıyorum. Eve geldiğimizde saat 19.20.
Şimdi bu bizim kara haftasonumuz değil de NE?

14 yorum:

Robin Goodfellow dedi ki...

Ah ah neler olmuş neler :( Çok geçmiş olsun bir an önce iyileşin ana-kız :)

Unknown dedi ki...

kemik ve kıkırdakta problem olmaması durumuna bir ohhh çektim kiiii bu kadar olur...
Allahım İdil i saklasın seni saklasın sevdiklerini saklasın tez zamanda bütün aksiliklar son bulsun Sağlının yerine gelsin inşallaaaaaah...
Dualarımdasın...

ELİF dedi ki...

Ya kıyamıyorum ben sana, elimde olsa koşup yardımına gelicem.Yorulmuşsun, vazgeçtim çalışma sen, ama söz vermiştin kendini dinlemeyeceksin...İyi tarafından bak, ya burun kırılsaydı??

Primarima dedi ki...

cANIM ÇOK GEÇMİŞ OLSUN ...OKUDUM OKUDUM GERCEKDEN STRES DOLU GEÇMİŞ OLDUGUNU ANLADIM DA DEİDA'NIN NEYE KIRILDIGINI ANLAMADIM BIR DAHA OKUDUM AMA SANIRIM BENIM KAFA SABAH SABAH BASMADI:(
İDİLİN İYİ OLMASINA SEVINDIM KIÇLARI BİR SANIYE YERLERINDE DURMUYORKİ BUNLARIN AYŞEN RİMADA GEÇEN GUN YATAGINDA ZIPLARKEN ÖYLE BIR YAPISDIKI ,YATAGIN KENAR TAHTASINA KAFASINI ÇARPI IKI DAKKADA YUMURTA GIBI OLDU:(
PEKİ DERVİŞ NEDEN GECİKMİŞ :)
BAK O KONUYU AÇIKLAMAMISSIN:)

allımorlu dedi ki...

çoook geçmiş olsun aysen abla cidden insanı zorlayacak şekilde stresli bir hafta sonu geçirmişsiniz ama şükür ki önemli bir durum gelişmemiş en azından bu teselli eden tarafı..
maşallah ne serin kanlı kadınsın var ya okudukça ben burda panik yaşadım,ben kan görsem tansiyonum 5 e düşer.
deıda niye kırılmış onu anlamadım?
önceki yazılaından anımsayamadım geçmişte yazdıysan.
nekahat dönemindesin oraya koştur buraya koştur bu ne hareket yorulmuyomusun aysen abla dikkat et kendine bu kadar yorma kendini..

meltem dedi ki...

oooooof ben okurken ter içinde kaldım sen ne yaptın kim bilir?
çok geçmiş olsun, hani gerçekten geçmiş olsun..
umarım idilin burnu iyidir
öperin onun küçük burnunu
ha merhaba bu arada sevgiler

benimkuzum dedi ki...

Ayşen'cim çok geçmiş olsun , gerçekten , kapkara birhafta sonu olmuş okurken fena oldum , idil'in iyi olmasına sevindim , herşeyin bu kadar üst üste gelmesi çok can sıkıcı ...
Kendine iyi bak öpüyorum ikinizi de
sevgiler

laguer90 dedi ki...

Ayşen hanım,
çok geçmiş olsun... Sonu iyi bitmiş çok şükür! hadi anlaşalım, "kara hafta sonu " demeyelim olur mu? İnançlı, soğukkanlı ve güçlü olmanız her zaman çözüme ulaştıracaktır bu olayda olduğu gibi.
Sevgiler...

Eylm-Sdnz dedi ki...

canımm geçmiş olsun..okudukça ben yoruldum..allah klaylıklar versin..bir an önce gitsin karabulutlar..öpüyorum

aysencifci dedi ki...

Puck teşekkürler iyi dileklerine. Gelinim Nancy'yi çok öp benim için ıslak burnundan!
Funda'cım Allah hepimizin yavrularını sakınsın, saklasın, kazalardan, belalardan korusun inşallah. Babacın nasıl oldu?
Elif'cim onlar değilde bu halimle birde panik atakçıları sakinleştirmek zorunda kalıyorum ya, o çok zorluyor beni:)P
Ebru'cum dervişin gecikme nedeni arada kaynadı, sormayı unuttum bile iyi mi! Hep dediği gibi Oksana-Roksana ile beraberdi zahir:)P
Deida'nın kırıldığı konu gece onu alırken ve sabah kahvaltıda Semih'de bende fazla konuşmamışız, sanki ona kabahat sende der gibiymişiz! Allah'ım birde yazılan senaryolara cevap veriyorum iyi mi!
Allı'm yoruluyorum hemde çok ama ucunda evlat olunca insan dağları bile delmeye hazır oluyor.
Meltem, merhaba hoşgeldin. Ter içinde kaldım terler hastane bankosuna şıp şıp diye damladı vallahi..
Figen'cim,geldimi böyle ordu halinde gelir zaten değil mi? Bende öpüyorum sizi.
Laguer 90 teşekkürler güzel sözlerin için.
Eylem, sağol canım. Bizde Sude Naz'a başarılar diliyoruz Gap işinde. Bilahare gidip oy vereceğim hanım kızımıza:)P

annesiningülü dedi ki...

ay içerde kocaya emanet hasta bir kız var neler kaçırmışım diye bir gezineyim dedim :)
aman allahım neler yaşamışsın sen birde hasta halinle sen dinlenmeyecekmiydin??
idil'in başına gelenler karşısında gerçekten çok soğukkanlı davranmışsın tebrik ederim. senden öğrenceklerim var benim. iyi bak kendine ve kızına. öptüm ikinizi :D

aysencifci dedi ki...

Bahar'cım bende bundan şikayetçiyim ya, dinlenememekten! Halbuki ne yemek-ne çamaşır-ne temizlik-ne ütü bende değil:)D
Şımarıklık mı ne benimkisi? Yok vallahi şımarıklık değil, hormonlar..
Bende öpüyorum seni ve Yağmur'u. Nasılsın bu arada??

Adsız dedi ki...

off ben okurken stres yaptım sen yaşarken ne yaptın tahmin edemiyorum bile.. egemen de geçen gün babaannesinin evinde düştü. koltuğun tahta koluna yanağını vurdu ve vurduğu anda da mosmor oldu. nasıl korktum anlatamam. hiç durmuyolar işte yerlerinde. çok geçmiş olsun..

aysencifci dedi ki...

Gülcan'cım öyle vallahi k.çlarında kurt kaynıyor mübareklerin. Size de geçmiş olsun çok çok.