Perşembe gecesi İdil sultan gece 4 kez kalkıp oyuncakları ile oynamaya kalkınca, onu yatırmak için kişilik savaşı yapınca, sinir bozulup uyku kaçınca, sabah ezanı üstümüze okununca, Cuma sabah zoooorrrla erken kalktım. Derhal yüzümü bile yıkamadan Potuş'u tuvalete çıkardım, koştur koştur eve geldim, anneanne kalkmıştı, Deida ile İdil'i kaldırdım. Çanta hazırladık, bir sürü yedek kıyafet,bez,ıslak mendil, anneannenin ilaçları,şapkalar,yedek ayakkabı, suyu, oyuncağı, kitabı vs vs. Doğru sahile inip dolmuşa bindik ve Bostancı vapur iskelesinde ablamla buluştuk. Heybeliada'da bir arkadaşım oturduğundan oraya gittik. Pastaneden nevale aldık, oturup bir yerde tıkındık, sonra arkadaşım ve köpeği geldi. Bol bol kaynattık, sonra arkadaşıma kahveye gittik. Adaya gelmişken fayton turu yapılmaz mı? Koşarak gittik, İdil heyecanla
"Atlarrr, beni bekleyin" dedi durdu.
Arabaya zorrla şığıştık, malum 3 şişman, 1 zayıf (ablam),1 çocuk!
Arabayı gören İdil'i konuya ısındırmak için "sen artık Adalar Prensesi (Barbie'nin bir filmi) oldun" dedik.
İdil'in ağzı kulaklarındaydı, dayısı aradı ona bile anlattı.
"Dayıcım, ben Adalar Prensesi oldum, hı hı, atlar var, beyaz, hı hı" dedi durdu.
Yolda birde faytoncu amca atları değiştirmez mi? Ohhh, ilk kez yakından at gördü İdil, bayıldı.
Cumartesi-Pazar gene uyku problemi yaşattı, bu nedenle Barbie'ler odadan atıldı ama bu daha fena ağlamalara neden oldu...
Ne zaman akşam yatıp sabah uyanacak acaba bu zilli??
Görecek miyim o günleri hıııııı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder