8 Ocak 2009 Perşembe

Kocalı dul

Manalı bir laf değil mi? Geçenlerde ablamın İtalyanca öğretmenine gittik kahveye. Kadıncağız çok tatlı bir hanım, falımıza bakmak istedi. Annem yanımızda olduğu için yuvarlak laflar ettikten sonra başka bir gün dersteyken ablama dersteyken "Ayşen'in omzunda o kadar çok yük var ki, sanki altında ezilmiş" demiş ve "Kocalı Dul" lafını söylemiş. Çok tuttum.
Neden mi?
Bizim derviş çok nevi şahsına münhasır bir adamdır.
41 yaşında zorla baba olmasına rağmen (tüp bebek) hiç bir şekilde çocuğu ile ilgilenmez, alıp bir bakkala bile götürmez, çocukla yemeğe gitmeyi, dışarı çıkmayı zul sayar. Diyelim ki evde yemek yok, canımızda hamburger çekti. Annemin evi Mc Donalds'a 4.bina, "hadi yemeğe gidelim" derim, "yok ben alır gelirim, siz oturun" der. Onu duyan kızımız çok huysuz, herşeyi tutturan, kendini yerlere atan, ağlayan bir çocuk zanneder. Normalde dışarda o kadar fazla huysuzluk yapmaz İdil. Daha tutturmayı bilmediği için -inşallah hiç öğrenmez- öyle insanı rahatsız edecek halleri yoktur. Gerçi çocuk bu, tuttursa ağlasa ne olur? Sizi kınayacakların da bir zamanlar en azılı çocukların ana-babaları olduğunu ya da gelecekte olacaklarını unutmamak lazım. Haftasonları "yürüyüşe gidelim" dersin "sende aklını gezmekle bozmuşsun" der çıkar işin içinden. Sadece Pazar günü evde olduğunu bahane ederken sanki benim bütün gün evde olduğumu zannetiği hissine kapılırım. Ben ekstradan sadece Cumartesi'leri de evdeyim yahu! Çocuğu ile oynamaz, sadece evdeyse TV izler. "Nasıl oynanacağını bilmiyorum" ??? Bu ne demek şimdi? Ulan orasına basacaksın oyuncağın zırt edecek, burasına basacaksın pırt edecek. Arada fırça atarsan bir-iki gün yarım saat kadar oturur, lego yapar, hamurla oynar ama sonra gene ilk göz ağrısı TV'ye döner. En büyük aşkı TV'dir. "Ne yapayım ben böyleyim, değişemem, 43 yaşındayım yahu" der savunma olarak...
Ama bu derviş daha nişanlıyken böyleydi. Eve mobilya mı alınacak? Abim, yengem ve ben gideriz. (O dönem maalesef ablam rahatsızdı)
Bahanesi "Yalova'da çalışıyorum, seninle her zaman mobilya bakamam. Sen beğendiğini al, sonra bana neden bunu almadık diye soramazsın" ????
Perde mi alınacak? Abimlerin perdecisine gidilir, adam eve çağırılır, ölçü alır, hesaplar, sen pazarlık edersin, ödersin vs. Ha, maaşını alır kuruşu kuruşuna eline verir ama neden? Uğraşmak istemediğinden!
Lamba alınacaktır, abimle gider Saraçhane'den alır geliriz.
Ev kiralanacaktır değil mi? Ablam ve ben yollara düşeriz, emlakçı emlakçı gezeriz, evleri ayarlar, kaparoları yatırırız. Abimin nakliyeciyi ararız, adam gelir bizi taşımaya, derviş elinde kolası ve sigarası adamlara çay-kahve ikram eder. 3 saatlik taşınma işi olur mu sana 8 saat!
Evde dekorasyon, boya mı yapılacak? Ablam ve abimin ustalarına önce fiyat sorulur, sonra başka yerlerden de fiyatlar alınır, adamlar eve gelir, ölçüler, fiyatlar,pazarlıklar vs vs. Adamın ruhu duymaz. Sen bu arada kamyonetlere binip duşakabincileri eve getirirsin felan, Allah'tan mahallenin bakkalı-manavı durumu bildiğinden bu kadın her akşam eve başka adamlarla geliyor demez. (Umarım yani!)
Her taşındığı yerde bakkal-manav-kasapla ahbap olur, maç muhabetti yapar, bakkala ekmek almaya gönderirsin, yan kapıdaki bakkaldan 45dk. gelmez (tecrübeyle sabittir).
Ev satarken keza böyledir.
Karısı p.posuna 400 iğne yiyerek tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olabildikleri halde sadece 1 kez o da ilk muayeneye gelmiştir, onun dışında abimin oğlu bile beni götürmüştür, o götürmemiştir. "İşten izin alamamıştır."
Çocuğunu doktora sadece 1 kez o da mecbur kaldığından (evde olduğu güne denk geldiği için) götürmüştür. Onun dışında hep ben ve Deida çocuğumuzu doktora,aşıya vs taşımışızdır.
Diyelim ki kızım gece ağlayarak uyandı, hemen battaniyeyi ve yastığı alıp salondaki kanapeye gider ve uyur. "Uykusuzluğa dayanamaz". Sanki ben evdeyim veya işte yarım kalan uykumu alabilirmişim gibi.
Yeni taşınılan evde aspiratör yoktur, abimler ve yengem sağolsun kendilerine alıp hiç kullanmadıkları aspiratörü verirler, fakat takılması için marangoza mutfak dolabının kestirilmesi gerekmektedir. Bu derviş bir İNŞAAT ŞİRKETİ'nde muhabase sorumlusudur. Elinin altına her türlü usta vardır ama marangozu bulup, dolabı kestirmek kime kalır? Bana. Üstelik marangoz amcaya dolabı tutarken, vidaları takarken falan yardım ettiğimden adamcağız beni pek eli yatkın bulup "yenge valla erkek olsaydın senin gibi birini kaçırmaz yanıma yardımcı alırdım" demiştir.
Eve arkadaşımın erkek arkadaşı yılbaşı hediyesi 2 tablo getirdi. Sadece matkapla delip vida takması gereken du derviş zat, dediğim gibi işyerinden 1 matkap alıp gelmesi için tam 6 AY söylememe rağmen ne oldu dersiniz? Gidip su ustası bulup orayı deldirdim ve tabloları Haziran sonunda! eve takdırdım.
Balkona şemsiye mi alınacak? Yalvar yakar Bauhaus'a gidilir, gitmişken sandalyede bakalım dersin ve yarım saat sonra "sıkıldım, çıkalım, oraya bakmasan ne olur, çabuk beğen, kırk çeşit şeyle oyalanma" vs diye söylenmeye başlar.
Alışverişe ASLA ve KAT'a gitmez. "Şu renk, şu yaka bir kazak alsana bana" der.
Yahu daha ne anlatayım!
Diyeceksiniz ki ne kötü adam! Değil kardeşim, huyu bu!
Adamın dünya işleri ile hiç alakası yok! Ne borcunu bilir ne alacağını bilir. Öyledir o, parasını veriyor ya işte!
Ama kara gün dostudur, dert dinler, çok iyi hasta bakar, bulaşık yıkar, yemek yapar, 7 gün kahvaltı hazırla "neden bugün yemek yok" demez.
Öyledir o, öyle!
Ver eline kolasını, sigarasını, aç TV'yi, unut. O orda fotosentezle yaşar. Koltuktan kazırsan ancak kalkar. "Yorgun doğmuştur, dinlenmek için yaşıyordur", Pazar'ları 2 kez güzellik uykusuna yatar.
Bazen boğmak istersin, bazen sarılıp öpmek. Sen en umutsuz olduğun zamanlarda "boşverrrr" der seni rahatlatır. Kanserden saçların dökülmüşken sana hiçbirşey yokmuş gibi davranır, "alınan meme yerine yeni meme yaptırayım" dersin "Ben memnunum sana ne oluyor" der, kemoterapilerde kusarsın, onu temizler. Her ameliyatından sonra sana o bakar, kimseye bırakmaz. Gerekirse işten gelir koltuklarda yatar ama gece bile olsa yanına gelir, seni asla yanlız bırakmaz. Bilirsin ki zor zamanlarında muhakkak orada olacaktır. Herkesin kaçacağı zamanlarda o "e, ne var canım bunda bu kadar büyütecek" diye seni rahatlatacaktır.
Ne diyeyim başka, işte bu adam benim kocam.
Bendeniz de kocalı dul.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Süpersin ya hem hüzünlendim, hemde çok güldüm... Allah bu beraberliğinizi hiç bozmasın... Sevgiler...

Primarima dedi ki...

Bu yazı ile resmen kendi eşimi okuduğumu sandım bu kadar benzerlik olamaz.Aynı durumdayız aynı karakterde aynı huyda adamlara aşığız desene:)Benimki tv dışında birde internet başında maçkolik,iddaa,ıvır zıvır peşindedir.Seslenirsin duymaz çünkü kupon hazırlıyodur.Rimayı oyalarmısın birazcık derim napayımki benimle sıkılıyor der.Nasıl sıkılıyo?sıkıyorsunda ondan sıkılıyor.Çünkü gözün pc yada tv de elin çocukda.Çocuk kitap oku baba diyor ama eşim iki sayfayı uydurup sonrada bittiiii diyor Aptalmı bu cocuk bilmezmi o kitabın nerde bittiğini.Bende kocalı dulum anlayacağın.Bu konuda yazsam o kadar uzun sürerki.Çok güzel anlatmış çok güzel ifade etmişsin.

aysencifci dedi ki...

Teşekkür ederim Gülhan ve Prima'cım.
Eksiği var, fazlası yok. Ne diyelim Allah onları başımızdan eksik etmesin.