27 Ocak 2009 Salı

İşyerinde ne kadar sabır gösterilir

Bazen kendi kendime şaşıyorum, ulan ben hakikaten ne sabırlı adammışım diye.
Benim iş maceralarım başından beri kötüdür, annemin o lüzumsuz "büyüklerine karşılık verilmez, Allah adamı çarpar" tadında eğitimi neticesinde hiç bir zaman hakkını savunamayan ben, kendimi savunmak icap ettiği zamanda lal olur kalırım. Olay geçtikten sonra "keşke şunu şunu deseydim" diye kendi kendime kızarım ama olay anında dut yemiş bülbüle dönerim.
Benim iş hayatım emekli öğretmen bir babanın kızı olduğum için üniversite harçlığımı çıkarmak amaçlı olarak üniversitenin ilk yılında yani 1987'de başladı ve HALEN devam ediyor. Okurken tezgahtarlık,ön muhasebe,sekreterlik,kapı kapı pazarlamacılık,muhabirlik,tabela yapımı gibi ne kadar alakasız iş varsa çalıştım. Mezun oldum bir holdingte çalışan teyzemin kızı sayesinde sekreterlik işi buldum. Sonra çok çalıştığım için semer vuracaklarını anlayıp evrak elemanı,hava kargo sorumlusu yaptılar. Ordan "management trainee" adı altında grup şirketlerinde finansman elemanı,ar-ge elemanı yaptılar. Sonra krizde (eski) işten attılar, o arada 4 ay iş aradım, tam sekreterlik işi buldum, 1 ay sonra meme kanseri oldum, tedaviler falan derken tam 3,5 yıl iş aradım. Başvurmadığım pozisyon, görüşmeye gitmediğim semt kalmadı ve şu an çalıştığım yere girdim. İlk görüşme tam 2 saat sürdü. Görüşmede eski türkçe yazıları (rücu ederim vs) ingilizceye, ingilizceden Türkçe'ye çevirilirdi, word, excel sınavları yapıldı(bilgisayar bilgisini ölçmek amaçlı) en sonunda da el yazısı ile özgeçmiş (meğer patron el yazısından karekter tahliline sarmış o ara) yazdırdılar. Dışarda bekleyen eşim "herhalde bizimkini işe aldılar" diye bile düşünmüş. İlk önce patron sekreteriydim, sonra İngilizce iyi olunca pazarlama departmanına aldılar. Buranın başı bir Yahudi, baştan beri birbirimizi hiç sevmedik ama buradan benim ırkçı olduğum falan zannedilmesin,
kendisi insanları 2'ye ayırıyor.
Aptallar- Biz
Akıllılar-Kendi ve diğer ceo'lar, patronlar.
Birşey anlatır değil mi, sorar "anladınız mı?"
Ulan 20 senedir çalışıyorum, senle 6 senedir çalışıyorum, zeka kapasitemi hala öğrenemedin mi?
Ofis açık ofis ortamı olduğundan herşeyi dinler, sizi gözetler. Diyelim telefondasın, daha kapamanı beklemeden yanında biter "şöyle şöyle de deyin" diye hatırlatmalarda bulunur, "kiminle konuşuyorsun, neden öyle dedin" vs vs. Gerilirsin ama yapacak birşey yok. Yaş 40 olunca halen müdür pozisyonunda değilsen kimse seni işe eleman ya da şef vs olarak işe almak istemez, EN GEÇ 35 isterler,hem tecrübeli isterler,hem ucuz isterler. Fakat bir müşteri yüzünden çalışmak zorunda kaldığım asıl şirket sahibinin oğlu ile olanlar bana bu Yahudi'ye bile şükretmek zorunda bıraktı.
Bu şirket sahibinin oğlu epey genç 30 yoktur sanırım, Amerika'da okumuş, finans ve mali işlere bakıyor ama benim temsil ettiğim bir müşterinin de işini yapan fason firmanın kurucusu. Bu imalatçı firma bizim firmanın iştiraki, başındaki hanım bir adet çatlak, asıl patronun sevgilisi,o yüzden kimse ona laf söyleyemiyor.
Bu hanım teyze imalat şirketinde asıl üretim sorumlusu adamı "namaz kılıyor" diye işten attırdı, sonra işler kendisine kalınca burada imalatta çalışan ve çok sevdiği bir genç çocuğu orda işe aldı. Güya bu namazlı adamcağız giderken tüm dosyaları silmiş. Ben sipariş geçiyorum, hatırlatma yazıyorum, 10 gün oluyor tık yok. Bu arada telefon açtığımda ise "abla bugün teyitleri vereceğim, yarım saat sonra arayacağım" vs diyerek beni atlatıyorlar. Bende üretimdeki genç oğlana ve ayrıca hem patronun oğluna hem bu hanıma mail yazarak sorunları anlatıyorum. Madde halinde ne bilgiler beklediğimi yazıyorum. Sonuç?
Patronun oğlu beni çağırıp "onlar denize düştü, sizde bu kadar hatırlatma maili geçince sanki onların durumu ile alay ediyor gibi gözüküyorsunuz" diyor. Ne???
Benim gidip özür dilememi ve konuyu kapatmamı istiyor. Bu fason şirkete telefon açıp görüşmek için gelmek istiyorum ama telefona bile çıkmıyorlar. Patronun oğluna gidip durum anlatıyorum, "ne yapalım?" diye soruyorum. Cevap "bahane üretmenizden bıktım"
Sonunda en nihayet beni kabul ediyorlar, biraz hanım teyzeye yağlama yıkama yapıyorum ve işler biraz rahatlıyor, cevaplar geliyor.
Yurtdışındaki şirket bir kauçuk hamur istiyor, bu konu benimle alakalı olmadığı için ve ilk anlaşmaları patronun oğlu yaptığı için gidip ona soruyorum. "Bu kodlu hamurun bizdeki karşılığı ne? Şu kadar hamur istiyorlar"
"Neden istiyorlar öğren" diyor.
Müşteriye soruyorum, adamdan gelen maili aynen kendisine yolluyorum, beni arayıp "bunu bana neden yolladınız ben anlamadım" diyor
"siz neden hamur istediklerini öğren demiştiniz ya, bende sordum, gelen cevabı size yolladım" diyorum.
"Peki ne dediğini anladınız mı?" diyor.
İngilizcesini Türkçe olarak söylüyorum
"Yani? Ben bundan birşey anlamadım. Siz anladınız mı?" diye soruyor.
"Teknik bir konudur diye hiç araştırmadan size gönderdim, ama istiyorsanız daha ayrıntılı sorarım" diyorum.
"Bu iş sizin işiniz, işinize sahip çıkın, ben anlamadığıma göre sizde anlamamışsınızdır" diyor.
DUMURLARDAN DUMUR beğen!!!
Benim işim SATIŞ bu arada. Sadece gelen siparişi ürettirip, düzgün halde sevk etmek, parasını tahsil etmek, müşterinin taleplerine, sorularına cevap vermek.
Hamurmuş, üretimmiş değil!
Ama bu kıt beyinliye bunu anlatmak ne mümkün?
Ulan en azından Yahudi laftan anlar, seni dinler, kulağını ayaklarından tutup göstermez, ya bu adamcağız?
Ne diyeyim SABIR SABIR YA SABIRRRRRRRRRR.
Allah'ım beni ev kadını yap ya! Vallahi! Kızımı büyüteyim, yemek yapayım, köpeğimi gezdireyim ama beni bunların elinden kurtar!!!!!

1 yorum:

Primarima dedi ki...

Allah yardımcın olsun ne diyeyim inanırmısın okurken hafaganlar basdı bana:( ne kadar zor bir durum olduğunu ve çalışma hayatının gerçekden insanı çok yıpratabildiğini anladım.Sabır dile bol bol ve sabretmeye çalış...