27 Şubat 2011 Pazar

Ana-kız hovardalık yaptık


Cumartesi boş olunca deli gönül kap kızı git alışverişe dedi! Hava çok soğuk olunca açık havada çarşı gezmek cazip gelmedi. Sabah 07.30'da kalkınca kahvaltı-anneannenin ilaçları-İdil'in keyfi-İdil'in giydirilmesi derken evden çıkışımız saat 11.30 oldu. Tabii anneanne

"Bu havada ne gezmesi? Aklın mı yok? Çocuğu hasta edeceksin vs vs vs" konuştu durdu.

Alışverişi seviyorum ben, her kadın gibi. Fakat Derviş sağolsun hiç sevmiyor! Onunla alışverişe çıkılmıyor. Beş dakikada "hadi"lemeye başlıyor. 15 dakika sonra kararmış suratla "sıkıldım ha" dedi mi alışveriş bitmek zorunda kalıyor. Bizde hazır o yokken Carrefour'u talan edelim dedim.

Taksiyle gittik. İşimize gelen dükkanlara bakmadan önce bir pet shop'un reklam diye koyduğu koca kafeslerdekş kuşları seyrettik, renklerinden bahsettik, ciklemelerini dinledik. Sonra ilk istikamet oyuncakçı dükkanı. "Bakacağız, almayacağız" diye anlaşarak gittik.

TV reklamlarında her gördüğü oyuncağı inceledik, "hadi"leyen olmaksızın, rahat rahat baktık. Saat sorunu olmamıştı, dahası kapıda bekleyen biri olmadığı için vicdanen de çooook rahattık.

Bazı bebekleri beğendik, kimi oyuncakları hiç beğenmedik, reklamlarında daha güzellerdi.

İdil Barbie'nin banyosunu beğendi, "Ben bunda bebeklerimi yıkarım" dedi.

Ancak ne zamandır Pegasus sevgisi olduğundan reklamlarda görünen Prenses Celestia'yı gördük. Konuştuğu söyleniyordu hemde öyle 3-5 kelime değil. Kanatları ışıklı, güzel bir oyuncak. Kuzu bayıldı tabii ama ısrar etmedi. Bende Barbie banyosunu beğenmedim, kuzuya

"Barbie Banyosu'mu yoksa Prenses Celestia'mı istersin?" dedim, Prenses galip geldi. Alıp çıktı.

P.anço'dan Winx'li üst ve mavili çizgili boğazlı body aldık hatuna. Giydiği çorap rahatsızmış, gidip P.enti'den 3 çorap aldık. Hemen orda çorabı değiştik ve yenisini giydik. İstikamet doğru L.CW.

Kızımın boğazlı body'si kalmamıştı, bol bol rengarenk çizgili body aldım. Bu arada hatun yere oturmuş Prenses Celestia ile oynuyor. Ben yaşına uygun body'leri toplayıp önüne yığıyorum.

"Sen bunlara bak kuzum. Kimseler almasın" diye sırt çantamızla birlikte kuzumu orda bırakıyorum. Birkaç kedili ve güzel t-shirt buluyorum sonra da mor kadife bir pantalon.

En nihayet kendime de t-shirt bakıyorum, hepsi güzel, hepsi benim tarzıma uygun. Daha dolanırken

"K.akam geldi" demez mi?

Elimizdekileri ödemeden ordan çıkamayız, ödemeye kalksak kuyruk var!

Doğru giyinme kabinine.

Portatif hayat kurtaran tuvalet çıktı, katlandı, poşeti takıldı.

Kuzum bu arada

"K.akalarımı görmek istemiyorum"

"Ya birisi kapıyı açarsa?"

"Ya benim totomu görürlerse"

diye bıdı bıdı konuşmakta.

Neyse yaptı yapacağını. Hemen yedek poşete sarıp sarmaladık alışverişe devam etmek için çıktık kabinden.

Bu arada kabinleri bekleyen görevlilere

"Ben k.akamı yaptım" demez mi!

Kızcağız hışımla çıktığımız yere girdi, baktı birşey yok.

"Kızım sus" diyorum

"Anne, k.akamı ne yapıcaz?" diyor

"Annem sus"

"Eve mi götürücez?"

"Annecim, sonra konuşalım" diyorum

"Ya p.opom temizlenmemişse? Ya k.lodum kirlenmişse?"

"Yok kızım, ıslak mendille iyice temizledim"

"Bakayım mı k.lodum temiz mi diye?"

"Nerde bakacaksın?"

"Gene kabine girelim"

"Yok kızım, alışveriş bitsin de eve gideriz"

Kendime de aldıktan sonra Derviş'in yaklaşan doğum günü için birşeyler bakmaya karar veriyoruz. İdil'le

"Bu nasıl?"

"Güzel" ya da

"Yok beğenmedim"

diye diye bakınıyoruz. Kararsız kalıyorum. Üstelik ayakkabıya daha çok ihtiyacı var. En iyisi yarın kendisiyle gelip onun beğendiğini almak. Çünkü ayakkabıda zevkimiz hiç uymuyor.

Kasaya gidip ödememizi yapıyoruz.

Carrefour'un market kısmına girip öğlen çayın yanına poğaçaları alıp hızlıca çıkıyoruz.

"Anne, babam olmadan ne güzel eğlendik değil mi?" diyor

"Gene yaparız kuzum" diyorum.

Kapıdaki görevli bize taksi çağırıyor. Taksiyle çabucak eve gidip çayı koyuyorum.

Bu arada İdil ganimetleri anneanneye gösteriyor. Anneanne benim "Ocak batıran kadın" olduğumu gene tescil ediyor. Bir yandan da

"Bakayım ne aldınız? Ahh, Ayşen sen ocak batırırsın kızım! Dolap kıyafet almıyor, yine ne aldınız? " diye soruyor.

Önce çay içip poğaçalarımızı yiyoruz.

Sonra ben aldıklarımı giyip anneme defile yapıyorum. Neyseki hepsini beğeniyor.

Ardından İdil aldıklarımızı giyip giyip çıkarıyor. Anneanne herşeyi beğeniyor ve bir yandan

"Benim kızım güzel zaten, kıyafet de neymiş" diyor. Kızı ben değilim, İdil. Yanlış anlaşılmasın.

Tatlı yorgunlukla akşam yatıyoruz.

Sabah gene 08.00'de kalkıyor. O çizgi film seyrederken ben kahvaltıyı hazırlıyorum. Deida'sı gelecek diye heyecanlı. Aynı zamanda babaannede bugün gelecek.

Kahvaltıdan sonra kahve keyfi sırasında alışveriş listesi yaparken Deida geliyor.

Kuzu alışverişe gelmiyor, biz Derviş'le gidip alışveriş yapıyor, ardından doğum günü hediyesi ayakkabı alıyoruz.

Eve gelip aldıklarımızı yerleştirip çay içip Deida'nın getirdiği hacapurileri (peynirli pide) yiyoruz. Derviş ardından güzellik uykusuna yatıyor, biz kadınlar dedikodu yapıyoruz.

Derviş kalkınca kuzu giydiriliyor, halamıza gidiyoruz.

Yolda babaanneyi nasıl karşılamamız gerektiği konusunda konuşuyoruz.

Tam dediğimiz gibi sarılıyor, öpüyor, sohbet ediyoruz, Tuna'yla oynuyor.

Yatma saatine yakın eve dönüyoruz.

Velhasın güzel ve verimli bir haftasonu geçirdik. En yakın zamanda tekrar edeceğiz, tabii alışveriş yapmadan:)D

3 yorum:

annesiningülü dedi ki...

iyi yapmışsınız ana-kız canım :)
bizimde böyle bir maceramız var. ama sadece 1 kere oldu :) ondada Yağmur babasını tutturdu baba çağrıldı yine yanımıza :) sizinki çok keyifli, öperim canım :D

Unknown dedi ki...

Bizim de ana-kız günlerimiz var Renginle... Otobüse biniliyor halk arasına karışılıyor ayaklar patlayıncaya kadar geziliyor yemekler tatlılar vitrinler alınanlar derken eve dar düşülüyor :)
Sizinki de pek keyifliymiş...
Sahi ne oldu kakalar :)))

aysencifci dedi ki...

Ayyy en nihayet bloglar açılabildi de okuyabildik dostlarımızı ve yorumları cevaplamakta sıra!!
Bahar'cım bence bırakalım bu zillileri biz kız kıza alışveriş hiç olmadı vitrin bakmaca turu yapalım! Öptük sizi.
Funda'm ne olacak dışarı çıkıncaya kadar sakladık çantada!:))) Sonra müsait bir yerde çöpe attık:)) Iyyk ne iğrenç diyecek bir anne yoktur sanırım:)) Öpüyoruz sizi.