25 Kasım 2010 Perşembe

Lohusa depresyonu


İşyerindeki arkadaşlarla hergün öğlen yemeğinde yaptığımız dedikodu faslında bugün yeni hala olan arkadaşımız, gelinlerinin garip davranışlarından bahsedince kızlardan anne olanlar döküldü ortaya!
Konu lohusalık depresyonu.
Bilenler bilir, benim kızım tüp bebek tedavisi ile oldu, 2 düşük tehlikesi, down sendromu tehdidi, amniyosentez testi vs gibi çok ama çok problemli geçen bir hamilelik sonucu kızımı dünyaya getirdim. Bunu bilen herkes benim psikopata bağlayıp bebeğe aşırı titizleneceğim ve kimsenin kucağına vermeyeceğimi düşünmüş. Tabii bunu sonradan söyledi uyanıklar:)D
Kızım 4 Aralık’ta doğdu, kışın göbeğiydi. 4-5 günlükken 5’er dakikadan balkona yani açık havaya çıkardım, 1 haftalıktı o zaman 3 apartman ötede oturan abimlere oturmaya götürdüm. Evde zaten -köpek demek istemiyorum ama neticede o bir köpek- Potuk olduğundan hiç titiz davranmadım. Elimde bez gezmedim, Deida’da bana uygundu, o da titizlenmedi. Bebeğin çamaşırlarını ilk 3 ay bebek deterjanı ile yıkadık, sonra normal deterjanla makinada yıkadık. Sadece herşeyini ütüledik.
Manyak titizler var mesela.Bir arkadaşın annesi doktor bir kadının ikiz bebeklerine bakmak için anlaşmış ve kadın evde önlük giymesini, odalarda galoşla gezmesini, elinde eldiven olmasını, bebekleri mecbur kalmadıkça kucağına almamasını, banyolarını içme suyuyla yaptırmasını, her odada buhar makinası bulundurmasını istemiş ve kadıncağız 2.gün işten çıkmıştı.
İlk banyosunu da Derviş ve ben yaptırdık. Annemin “boğacaklar çocuğu” korkusuna rağmen gayet de rahat yıkadık. Doğduğu günden itibaren ıslak mendil kullandım, öyle ıslak pamukla silmedim herhangi bir yerini. Yerde yuvarlandı, Potuk’u elledi, Potuk onu yaladı, hiç itiraz etmedim, hiç ellerini durup durup dezenfekte etmedim. Sadece Potuk’u sürekli traş ettirdik, aşılarını zaten hiç aksatmazdık ama daha bir dikkat ettik, Potuk’un banyosunu da daha sık yaptık. Aşırı kalın giydirmedim, yazın evde hep çıplak ayak gezdirdim kısaca öyle titiz bir anne olmadım. Doğduğu günden beri de kim kucağına almak isterse izin verdim, öpen de oldu, tanıdıklarıma da aman öpmeyin demedim.
Lohusalık bunalımı yaşamadım ama benim o dönemden aklımda kalan , şu an düşündüğümde saçma bulduğum davranışım olmadı mı? Oldu. Mesela “ille ben uyutacağım” takıntım. Hiç ama hiç başkasının uyutmasına izin vermedim. Çalıştığım halde ille ben uyuttum. Yarım saatlik uykuyla işe geldiğim, 20 dakikada bir uyandığım çok oldu. Zaman ilerledikçe bu bende biraz asabiyet yapsa da gene de sakin bir anneydim. Birde unutamadığım takıntılarım “acaba iyi bakabiliyor muyum?” , “beni sevecek mi, yoksa hep Deida baktığı için onu mu daha sevecek”. Ha, birde ağlarken başkası alınca sustuğunda “ben niye susturamadım, bende ne eksik var” diye takardım. Eğer Allah bana ikinci çocuğu nasip etseydi bu sefer çok daha rahat bir anne olurdum. Hiç takmazdım böyle şeylere, “canı susmak istemiştir, o kişiye denk gelmiştir “ diye düşünürdüm. Derviş’e ya da Deida’ya “bu gece sen uyutur musun?” derdim. Nedensiz ağladığında “niye ağlıyor” diye kafa patlatmazdım, elim ayağım dolanmazdı susturacağım diye. Çocuk bu, ağlayacak, böyle anlarda karnı aç değilse -altı kirli değilse ve gazı yoksa bırakırdım ağlasın ama yine de kucağıma alırdım tabii. İlle susturacağım derdinde olmazdım.
Başka bir hatam oyuncak almak konusunda oldu, vaktinde çok lüzumsuz oyuncaklar aldım, pahalı olanla da aynı ilgiyle oynadı, 2 küple de aynı ilgiyle oynadı. Kıyafet sağolsun can dostlarımdan Nilgün’ün getirmediği kalmadı. 2.el giydirmem gibi hissiyatım hiç olmadı. Çünkü bazıları hiç giyilmemişti. Kendim de aldım kıyafet ama aşırıya kaçmadım, pazarlardan, ucuz dükkanlardan tercih ettim. Tek paraya kıydığım şey kitapları, çok da memnunum bundan. Şimdi her gece 2 kitap okuyup öyle yatıyoruz. Kitapları seviyor ya, o bana yetiyor. Memur ailenin 3 çocuğundan biri olarak 3 oyuncakla büyüdüğümden İdil’den çok oyuncaklarla ben oynuyorum desem yeridir. Barbie’leri giydirmeye bayılıyorum. İdil’in mutfağında her akşam yemek yapıyorum, İdil’le evcilik oynuyoruz. O bebeği ile bana ziyarete geliyor. Oda kapısını kapatıyorum, İdil kapıyı çalıyor, “Kim o?” diyorum, “Ben İdil” diyor, kapıyı açıyorum, onu öpüyorum, bebeğini seviyorum, çay ikram ediyorum, yemek pişiriyorum vs vs. Kısaca ben çok eğleniyorum. Kızıma da aşığım!

6 yorum:

İkiz Annesi sdilek dedi ki...

Ayşencim valla ister istemez o depresyon sarıyor insanı.Bende şimdi düşünüyorumda ne kadar salakça şeyleri takmışım kafama.Hiç unutmuyorum kızlar daha bir kaç günlük abimler dayı yani kızları görmeye geldiler.Ama abim grip gibi.Burnu akıyor.Ve tamda kızların dibinde oturuyor.Bir şey de diyemiyorum.Odaya geçtim Kocamı da çağırdım başladım ağlamaya.Ya bişi olursa ya hastalanırlarsa el kadar bebe bunlar.Abimde niye düşünmüyo ki gidiyo diplerine oturuyo falan.Ama haklıydım hala aynı şeyi düşünürdüm bu konuda.Ama titizlik konusunda başkaca saplantım olmadı hiç.Kimseye demedim gidin ellerinizi yıkayın diye.Bizimde tüp bebek biliyorsun.Zor kavuştuk ama yine de çok şükür o kadar dellenmedik.

annesiningülü dedi ki...

ben doğumdan sonra hayatı kendime ve etrafıma zehir etmiş bir kişiliğim :(
şimdiki aklım olsa çokkk rahat olurdum. geç keşfettim rahatlığı, ah, ah...

SMİLENA dedi ki...

keşke herkes senin gibi olsa canım.titizlik bir yere kadar.fanusta yaşamıyoruz ya...benim de azcık endişelerim olmuştu başta ama hepsi geçiyor...
oyuncak konusunda maalesef hepimiz abartıyoruz bu işi.galiba bizim yeterince olmadı .şimdi kendimizi tatmin ediyoruz gibi geliyor bana.her alış verişe giderken söz veriyoruz birbirimize oyuncak almak yok diye ,eve dönüşte bakıyorum yine almışız.aman oynasınlar yavrucuklar...
çoook öpüyorum sizi.allah kimseyi depresiyona sokmasın.zor bir süreç...

sevgilerimle

Robin Goodfellow dedi ki...

iyi iyi bunlar da kulağıma küpe olsun :) ama ben rahat biriyim çocuğum olsa kesin kir pasak içinde olur :(

ELİF dedi ki...

Ben de hiç girmedim depresyona ama saçmaladığım şeyler de olmadı değil tabi :) bir de ben hiç ıslak mendil kullanmadım, her bez değiştirişimde pamuk ıslattım :))

aysencifci dedi ki...

Dilek'cim sanırım tüp bebek anneleri doğumdan önce çok stresli olduklarından, Allah onlara bari lohusa depresyonu vermeyeyim diye kıyak geçiyor:)D Çok öptüm sizi.
Bahar'cım, bilmiyorum neden kimisi yakalanıyor kimisi yakalanmıyor. Keşke şimdiki aklımız olsaydı ama bu da bir tecrübeydi ve yaşanmalıydı bence. Çok öptüm sizi.
Semra'cım önemli olan bunu kabullenip doktora gitmek. İlaçlar çok faydalı oluyor depresyon konusunda. Neden kendi kendine çektiresin ki değil mi? Çok öptüm sizi.
Ayşegül, kir pasak çocuk en iyisi. Mızmız olan zırt pırt hastalanırken kir pasaklar turp gibi oluyor. Öptüm seni ve Nancy'yi.
Elif sen de zor buldun ya bebeğini, o yüzden önce keyfini sürdüğün için depresyon yanına pek uğramamıştır, kesin. Çok öptüm sizi.