7 Ekim 2010 Perşembe

Day'cım Doğum Günün Kutlu Olsun!








İdil'in tabiriyle Day'cımın bugün doğum günü.

Benim abim çok şen şakrak adamdır, annemin tabiriyle "ölüyü güldürür"
Day'cımı nasıl anlatsak?

Day'cım tontonun önde gideni, bayrak sallayanıdır.
Gönüllere iyilikseverliğiyle, konuşkanlığıyla, sıcakkanlılığıyla taht kurmuştur.
Bir ortama girdi mi 10 dakika geçmeden muhakkak orda kim var kim yok onla dost olur, sohbet eder.
Babamın biricik oğlu, benim biricik abim, Zekoş'umunuzun biricik kocaman'ı, ablamın biricik hacım'ı, Gencay'ın aslan babası'dır.
Telefonda konuşmaktan nefret eder. Diyelim Zekoş bizde, o da Zekoş'la konuşacak. Bizi arar, telaşlı ses tonuyla
"Zekoş'u ver" der
Ne "nasılsın" der ne hatır sorar.
Hep bir telaşı vardır.
Gene bir gün evini aramak isterken babamları aramış, bakmış babam telefona çıkmış, "pardon" demiş kapatmış. Öyle alemdir yani.
Her cuma caminin imamı sevaptır dedi diye anneme "evlenmek istiyormusun?" diye sorar , sırf kıllığına.
Bir dönem annemin maaşını o ATM'den çeker anneme verirdi, sonra annemle beraber oturmaya başladığımızda bu iş bana kaldı. Abim annemin maaşını çekerken her seferinde annem sorardı
"Kaç para olmuş maaşım, kaç aylık çektin, ne zaman 3 aylığı alıcam, kaç para artış olmuş" vs.
Abim de
"Ulan kaç şirket idare ediyorum, bunun kadar beni sıkboğaz etmiyorlar" derdi.
Şimdi maaşı ben alınca ve idarede bende olunca annem pek sormaz oldu.
Abim tabii durur mu?
"Ulan garezin bana mıydı arkadaş? Kızına niye sormuyorsun kaç para oldu maaş?" diye dalga geçer.
10 sene aynı evde oturdular ve abim her asansöre bindiklerinde
"1'e bas Zekoş" derdi:)D
Dağınıklıkları dünyaya nam salmıştır baba-oğulun. Asla birşeylerini toplamazlar ve asla birşeylerinin yerini bilmezler. Hep "Şu nerde Zekoş, bu nerde Zekoş".
Uykusu geldiğinde dudaklarını marul gibi yapar ve nerde olsa orda uyur.
Bu uyuma mevzusunda bir anımı anlatayım.
Abimle mahkeme işi için Gökçeada'ya gidiyoruz. Arabası arızalı herhalde otobüse binmişiz.
Bütün yol boyu 6-7 saat horul horul ama epey bir gürültülü uyudu.
Otobüs arabalı vapur iskelesine yanaştığı saatten arabalı vapur saatine kadar 1.5- 2 saat daracık bir bankta gene horul horul uyudu.
O dönem hızlı feribotlar yok, Ada'ya kadar 3.5 saat yol boyu arabada horul horul uyudu. Ben artık uykusuzluktan zombi gibi olmuşum. Ada'ya iner inmez pansiyona gittik. Kış vakti sanırım ki soba yanıyor odada. Odaya girer girmez
"Ay ben biraz yatayım da uyuyayım" demez mi!
Tam bir hayvanseverdir. Keçi, kuzu, kedi, köpek ne bulursa sever.
Hatta bir ara azıtıp bizim Potuk'la güreş tutmak istediydi de Potuk abime bir diş attı. Bayağı bir küstü Potuk'la Day'cım.

TV'de Edirne'de bilmem ne camii tanıtılırken çok beğenip, kalkıp gider. Öyle gezentidir Day'cım.
Hiç üşenmez, "gel beni al" de, işini bırakır gelir seni alır götürür, hatta bekler ve geri getirir.
İnsan sevgisi de boldur. Sümüklü demez, pasaklı demez her yolda gördüğü çocuğu sever, başını okşar.
Yemeğe bayılır, nerde ne yenir bilir. En çok kullandığı 2 söz
"Çok koy Zekoş"
"Çukulata-kaymak hariç hepsinden karışık"
ailede fenomen olmuştur.

Eniştelerini sever, Derviş'e "Nurettin" der ve birbirlerine hep belden aşağı şakalar yapıp deli gibi eğlenirler.
Annemi mıncıklayarak sevmeye bayılır.
Babam öldüğünden beri ablamla bana her bayram harçlık verir. (Babam sağken bile harçlık vermezdi, emekli adamın ne parası olacakta harçlık verecek)

Duyusallıkta babamı da aşmıştır. Filmlerde ağlar, hiç çekinmez millet ne der demez.
Dokunarak sevmeyi çok sever, her görüşümüzde sıkı sıkı sarılır.

Hastalıklarımızda hemen plan yapar, annemden saklamamıza yardım eder, hastanelere taşır, makara yapar.

Birinin paraya mı ihtiyacı var, elinde ne varsa onu verir, bana kalmaz diye hiç düşünmez.

Üniversiteden sevgilisi olan eşi Zekoş'una çok düşkündür. Zekoş'ta ona tabii.
Hala aşıklardır, Zekoş içeri girdi mi
"Güneş mi doğdu ne?" der.
İdil doğduğunda ise kelimenin tam anlamıyla delirmiştir.
"Hayatımın kadını"
"Tutulmuş ay parçam"
"En sevdiğim esmer kadın"
"Seviyorum ulen! Hastayım ulen!Aşığım ulen"
İdil'i severken kullandığı kelimelerdir.

Yazları koşa koşa Gökçeada'ya gider ve 2 ay kalır, arar telefonla ve "En çok kızımı özledim, sizi hiç özlemedim" der.

Hasta GS'lidir. İdil'e forma alır ve bir gün maça onunla gidip FB'ye küfrettirmek hayaliyle yaşar.

Çok tepegözdür, habire düşer ve ayağını incitir. Çünkü hep telaşlıdır, hep bir yerlere yetişmeye çalışır.

Çok organize tiptir. Bir yere mi gidilecek, planlar, şu saate kalkıcaz, şu saatte giyinicez, şu saatte çıkıcaz, şuraya gidicez, şu kadar saat gezecez der ve hiç planlarına uyulmaz. Ama o hiç kızmaz, seve seve eşlik eder bize.

Kadınlar gününde şoförlüğü hiç mızıldanmadan üstlenir, bizi taşır, birlikte sohbete katılır.

Bir yeri beğendiyse tüm aileyi annemi-bizi-ablamları götürmek ister. Kalabalık aile ortamlarına bayılır. Amcamları ölmeden gezdireyim diye alır götürür, gezdirir.

Vicdanı çok yumuşaktır. Hemen acır, hemen üzülür, hemen yardım etmek ister.

Birlikte bir yere gidildiyse
"15 dakika sonra kalkalım" der ve hep birlikte kalkarız.

Çabuk sıkılır, sadece uyumaktan sıkılmaz.

Telaşlıdır, acelecidir, aklına birşey koydu mu hemen yapmak ister.

Derviş'in hep anlattığı bir anısı da şudur;
Abim "Şeyi şey ettin mi Zekoş"
Zekoş "Ettim ettim"
Derviş "Allah aşkına ne dedi Zekoş?"
Zekoş "Anahtarı aldın mı dedi, aldım dedim"
Derviş "Vallaha mı?"
Abim "Evet onu sordum"
Derviş "Helal size!"

Din konusunda her konuyu danışırız kendisine, bu yüzden ablamla ikisi birbirine "hacım" diye takılırlar. En büyük hayalimiz 3 kardeş ve Zekoş'umuzla hacca gitmektir. Umarım Allah bize gençken bunu yaşatır.

Derviş'in Lübnan'dan gelen Ermeni arkadaşları ile Fenerbahçe'de çay içerken abimler bize rastladılar ve arkadaşlar abime BAYILDILAR. Şimdi habire abimi de Lübnan'a getirmemizi istiyorlar. Hollandalı bile halen abimi sorar. Abim onu kırıkda olsa mükemmel ingilizcesiyle çok güzel ağırlamıştır.

Annem ASLA doğum günlerimizi hatırlamaz. Abimde her sene
"Bekliycem! Eğer 9'a kadar aradın, aradın. Aramadın çok pis küfredicem. Doğur doğur sokağa at" diye annemle dalga geçer.

Kilo konusunda anne-abim-ben aynı kulvarda olmamıza rağmen annem abimle-bana
"Sizi gördükçe afiyetim kaçıyor, ilerimden korkuyorum" der ve bizi gülme krizine sokar.

CANIM ABİM, DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN, NİCE YILLAR SAĞLIKLA BAŞIMIZDA KAL! SENİ HEPİMİZ DELİ GİBİ SEVİYORUZ. UZUN, SAĞLIKLI, BOL NEŞELİ, ÇOK KAZANÇLI, TORUN TORBALI, GÜNEŞİN ZEKOŞ'UN VE EVLATLARINLA- ARTIK 2 TANE-BERABER YAŞAYACAĞIN SEVGİ DOLU NİCE SENELERİN OLSUN!

O çok sevdiğimiz gülüşün, çın çın kahkahan hiç solmasın

Akşama öpecez seni.

6 yorum:

annesiningülü dedi ki...

aa her eve lazım bir insan İdil'in dayısı
allah uzun uzun sağlıklı ömürler versin ona ve size
hep birlikte :D

hepsusluydum dedi ki...

Ayşencimmm, duygulandırdın beni..Kah güldüm kah ağladım..Ne güzel anlatmışsın abini..
Dünyaya bir daha gelsem yine onunla evlenirdim, kesinlikle..Onu da sizi de çok seviyorumm..

tatlıhayat dedi ki...

Hem ağladım,hem güldüm bana birşey bırakmamışsın bacım tatlı tontonum nice yaşlara hep birlikte sağlıkla..

Belkıs dedi ki...

ayşen siz ailecek şahanesiniz diyorum başkada bişey demiyorum :)))) he bişey dicektim sahi; kutlu olsun day nın doğum günü :)

aysencifci dedi ki...

Bahar'cım sağol. Day'cım kızlara bayılır ve seve seve Yağmur'a da dayılık yapar. Öptük sizi.
Zekoş'um bizde seni çok bi çok bi çok seviyoruz.
Asu'dem ablam, öptüm seni gül gıdıklarından.
Belkıs çok sağol güzel sözler ve dilekler için. Sende uzun zamandır Ece kızı yazmadın, azıcık 2 satır yaz, bir-iki foto koyda gözümüz gönlümüz açılsın:)

gülay dedi ki...

nasıl güzel bir yazı olmuş, ne kadar içten anlatmışsınız tek kelimeyle bayıldımm....
nice nice yıllarınız olsun tüm sevdiklerinizle