Bir zamanlar TV'de bir dizi vardı, Ferhunde Hanım'lar diye. Ordaki ailede aynı bizim aile gibi kalabalık, gürültücü ve panikti. Bu yüzden biz kendimize Ferhunde'ler deriz.
Misal dışarı mı çıkılacak, tablo aynen tarif ettiğim gibidir.
İdil'in hazırlanması bana ait olduğundan sırt çantasına
zırt pırt kaçırdığı için 5-6 kilot
2 yedek kıyafet (biri terlerse- diğeri üstüne birşey dökerse diye ki ikisi de çoğunluk kullanılır) - istediği oyuncak
cüzdan
cep telefonu
evin anahtarı konur.
Giyeceği kıyafet hazırlanır, sonra kımıl zararlısı gibi kıpır kıpır olan çocuk 20 dakikada giydirilir. O arada muhakkak ç.şi gelir, yok aslında ç.işi gelmemiştir, banyodan geri dönülür, en az 3 kez yere oturası gelir, taa odanın öbür ucundaki oyuncağı ille o saniyede alması gerekir. Bunların hepsi bittiğinde ben de ter içinde kalmışımdır.
Hızla gider ne bulursam kendi üstüme geçiririm. Hızla çakma parfüm sıkar, kendimi odadan atarım.
Bu sırada anneanne bildiğiniz bir mumya gibi hareketsiz oturur. Deida onun kıyafetlerini- çoraplarını-hırkasını-eşarbını-çanta alacaksa çantasını -hazırlar, giydirir. Ona da parfüm sıkılır. Sıra ayakkabılara gelir, annem asla ayakkabısını kendi başına giyemez, zira tombiştir eğilemez. Ya Deida ya ben ayakkabısını giydiririz.
Sonra sıra İdil'in ayakkabısını giydirmeye gelir, onu beğenmez, bu dar gelir, o vurur , onun rengi kıyafete uymaz derken en nihayet bir karar verilir ve evden çıkılır.
Eğer o gün derviş evdeyse Derviş giyinir, araba anahtarını alır ve kaçar. Asla bizi beklemez, eşyamızı ya da kızı taşımaz, kendi iner. Bu arada ya kredi kartını ya bir şeyi unutur sonra niye unutturduk diye bize söylenir.
Deida yokken Ablam-İdil-Ben-Anneanne Kadıköy'e gitme planı yaptık. Tontiş ille kot etek istedi, Kadıköy'ü de özlemiş sanırım, kırmadık tabii.
Biz kızı hazırlayıp çıkana kadar öğlene yakın bir saat oldu. Annem kolumda, İdil önümde hoplaya zıplaya minibüse bindik, ablamı duraktan aldık ve Kadıköy'e gittik.
Kadıköy'de büyük beden satan 2-3 yer var bildiğimiz. İlkin büyük olana girdik ama sanırsın mağaza bedava! İnsan almıyor. Ablam o sıcakta anneme etek bakıyor, ben hem İdil'e bakıyorum hem de kendime uygun birşey varmı diye askıları karıştırıyorum. Ablamın bulduğu en büyük beden tontişe 3 numara küçük geliyor. Bu arada giyinme kabini bulmak için bile sıraya giriyoruz. İdil mütemadiyen oraya buraya gidip geliyor, ben peşinde.
Annem kabinde heykel gibi duruyor, zavallı ablam annemi giydiriyor, daha doğrusu giydirmeye çalışıyor.
Aynaya bakmaya gerek yok, olmadı üstüne.
Annem hışımla çıkıyor, söyleniyor
"Bu memlekette şişman yok mu kızım? Aaa, bu ne? Koca Kadıköy'de bir etek bulamadım! Zaten sıcak! Yok kızım yoook, biz artık fil olmuşuz! (İşin burasında "biz" diye beni de katıyor) Ne yapsak acaba? Gülyüz, git sor satıcı kadına, ne zaman daha büyük bedenler gelir?"
Ablam eteği iade ediyor, kadına soruyor.
Bu esnada bende şal desenli pamuklu bir üst buluyorum, daha üstüme giymeden- düğmeler falan açık, kendi gömleğimin üstüne giyiyorum- annem başlıyor.
"Yok, hiç yakışmadı! Olmadı ki üstüne! Biz ne olmuşuz kızımm?? Aaa, FİL ayol FİL"
Bu esnada dükkanda olan TÜM tombişler asabi halde bize bakıyor, çünkü FİL kısmı BAĞIRARAK söyleniyor.
Ben anneme bozuluyorum ve "Tamam abla, çıkalım! Almıycam ben" diye kapris yapıyorum.
Zavallı ablam annemle-benim aramda kalıyor.
"Aaa, olur mu ablacım! Gel annemi bir yere oturtalım, biz gider tekrar sakin kafayla bakalım o gömleklere"
"Yok, yok hayatta almam ben bu kadınla (annem) birşey!"
"Feshupanallah! Kızım hazır gelmişsin, alalım işte!"
"Almam ben abla.."
"İyi, tamam"
Annemin siniri hala geçmemiştir, ben İdil'i çekeleye çekeleye yürürüm, annem ablamın kolunda of pof etmektedir.
"Çayın yanına ne alalım?"
Ulan daha yeni üstümüze kıyafet uyduramadık di mi? Başkası olsa rejime başlar, biz doğru Bey.z Fırın'a gidip "zararlı ve leziz" birşeyler alıp yola devam ediyoruz.
Bu arada annem hala "Neden Koca Kadıköy'de büyük beden kot etek olmadığı" konulu vaazını son sürat sürdürmektedir.
İdil "Susadım- ç.şiç geldi- oyuncak var mı burda?" diye mızıldanıp durmaktadır.
Ablam annemi memnun edebilmek için "T.rkmen vs ne varsa" oralara girip tezgahtarlara büyük beden kot etek sormaktadır. Bizde İdil'le dükkanlara girip ablama eşlik etmekteyizdir. Annem mağazaların kapısında beklemektedir.
Fırından aldıklarımızın hayali-İdil'in vızıltısı-pamuklu gömlek-neden şişmanız-akşam yemeğinde ne yesek- nerden kot etek baksak- Maltepe'ye mi gitsek diyalogları eşliğinde minibüse doğru yürürüz hep beraber.
Sonra vazgeçip daha yakında olan sahilden geçen çift katlıya bineriz.
Elimizde İdil'in evden beri taşıttığı üfleme balon oyuncağı-annemin zorla bulduğu siyah hırka-annemin normal hırkası, başörtüsü-bilumum soğuk su şişeleri-yemek için aldıklarımız- ablam ve ben hammaliye halinde bineriz.
Yolda annem hala FİL konusunda konuşurken bizde ona
"Hareket etmesini-hiç değilse evde yürümesini-az yemesini-rejimde meyveyi bile adetle yemek gerektiğini" izah ederiz. Tabii sesimiz hep yüksek olduğundan tüm otobüs bizi dinlemektedir.
Sahilde indiğimizde annem
"Ayyy, daha bir adım atacak halim yok, Altıyolda bayılıvereceğim sandım" der
Ablamın koluna öyle bir yapışmıştır ki, kızın kolu morarır!
"Anne çok sıkma kolumu" dediğinde
"Ayol bende o kuvvet ne gezer! Sen bir yere vurmuşsundur orayı" der!
İdil bu arada hem elimi tutmama, hem yolda çam fıstığı ve bulursa kozalak toplamak derdindedir. Konuşur, konuşur, konuşur.
Kaç fıstık toplamıştır? Arkadaşları bahçeye çıkacak mıdır? Deida'sı ne zaman gelecektir? Bu gece yine benimle mi yatacaktır? Yemek yemese olmaz mıdır? Dondurma ne zaman yiyebilir? Balıkları ne zaman alacağızdır? Babası uslu kız olursak bizi gene Akvaryum'a götürür mü? Yavru kediler nerde? Anneleri neden onlara bakamamış? Potuk yere çıplak ayak basmaktadır da niçin kendisi çıplak ayak basıyor diye kızılmaktadır? Hem Potuk hiç kıyafet giymemektedir de o neden çıplak geziyor diye ona kızmaktayızdır?
Ablamla birbirimize anlayışlı bakışlar atarız.
"Sence İdil büyüyünce bizi alışverişe götürür mü?"
"Neee? Bu mu? Hayatta gelmez bizle! İnternetten alır getirir"
"Yok onu bile almaz bu!"
Eve varınca annemin kıyafeti ablam tarafından değiştirilir, çay içilir, İdil yedirilir. Annem biraz soluklandıktan sonra önce annem yıkanır, sonra İdil yıkanır, temiz kıyafetleri giydirilir, hızlıca bir duş alı akşam yemeği hazırlığına girişirim.
Çözüm yine annemden gelir
"Ben akşamları Musli yiyeceğim!"
Ah be anacım, müsliden önce yediklerin ne olacak?
13 yorum:
Ayşencim var yaaa HARİKASIN....
Bayıldım yazına...Bu kadar samimi, bu kadar içten bir yazı okumamıştım son günlerde.Yüzümde bir gülümseme oluşturdun ya.Teşekkür ederim canım sana.
ahahahaaaaaa.
Ayşen var ya !!! ?
ya kuwet ya sabrr canımcım sana :)))
müthişşsiniz :)
Yazı yazan ellere, yaşama sarılmış gönüllere selaam olsun
bayılırdım ferhunde hanımlara:)hepsi telaşe memuru gibiydiya o halleri çok hoştu:)
ayşen abla ne güzel anlatmışsın tebessümle okudum:)haberleri izleyince içim bunalmıştı seni okumak iyi geldi..
Ferhunde hanımlarmı bayılırım :)
bayılırım böyle ailelere :) ... desem. Senin İdil benim kız Yağmur aynı aynı... hep aynısı diyip okudum
annem daha o kıvamda değil olsada kabullenmez zatende... o da hergün rejime başlıyor :))
Birde bizim kocişte giyinip arabaya iner, 1 saat inmesek merak etmez. hazırlanıp ineriz bizde :(
bu kadar hayatla barışık, insanlarla barışık, şartlarla barışık, dünyayla barışık, kendiyle barışık ancak bu kadar olunabilir, herkese derssiniz.
sevgiler
ipek ç.
Canımcım, sen 2 çocukla uğraşıyorsun+2 anneyle, asıl sana bakıp örnek almalıyız. Çok öptüm kızları ve seni.
Nunu'muz senden gelen pozitifliğin etkisiyle o kuvvet geliyor zaten:))
Güven, bizden de size selam olsun:))
Allı'm bende sabun kokusu kim dedim, meğer senmişsin. Çok öptüm.
Bahar'cım bu modeller böyle canım. Ne yapalım sağ olsunlarda idare etmeye alıştık biz. Öptüm sizi.
İpek'çim benden ders alan yanar:))) Nice güzel gönüllü insanlar var, keşke onların çeyreği kadar olabilsem. Öpüyorum.
yaaaaaaa ben benu daha yeni okuyorum, ooyyy nasııll güldüm bi bilsen ayşenimmm, süpersin sen yaaa kezaa anneciğede bayıldııım öp ellerinden benim yerimee :)))
Belkıs öptüm seni, akşama öperim tontonu ellerinden:)))
Belkıs öptüm seni, akşama öperim tontonu ellerinden:)))
Ahahahahaha özledim ulan :D
Çok güldüm çok Ayşen o ilk gittiğiniz yer Eteksanmı :)))ifrit oldugum bı yerdır ananem ıcın gıderız bazende.
Taramalı tufekle giresim var oraya:))
Sen varya kitap yaz...sizin aile okunur kardeşim.
Ebru'm aynen canım Eteksan:)D
Zayıflara konuşması kolay tabii, sen hangi dükkana girsen herşey sana uygun bulabilirsinde biz tombişlerin seçenekleri sınırlı:)D Allah Eteksan'ı başımızdan eksik etmesin!!:)DDDD
Thank you for the work you have done into this post, it helps clear up a few questions I had.
Yorum Gönder