9 Nisan 2009 Perşembe

Bu yazı tamamen babam için yazıldı- Abla, Zekoş siz okumayın!!

Babacım,
Bugün ne senin doğum günün, ne babalar günü, ne melek olduğun gün, ne seni dün gece rüyamda gördüm.
Neden bana sesleniyorsun dersen,
Dün işten eve dönerken minibüse yüzevler durağından uzun boylu, zayıf bir amca bindi.
Aynı senin gibi, nasılsın diye soranlara "çakı gibiyim" derdin ya, işte öyle çakı gibiydi.
Aynı senin gibi şık ve uyumlu giyinmeye dikkat etmişti, ayakkabıları boyalı, elbiseleri ütülü, pırıl pırıldı.
Aynı senin gibi bembeyaz fazla dökülmemiş saçları, aynı senin gibi ne fazla ince, ne fazla kalın bembeyaz bir bıyığı vardı.
Aynı senin gibi renkli gözleri vardı.
Arkadaşı olan yaşlı bir çiftle el sıkışıp minibüse koşar adım atladı, aynı senin gibi yaşlı olduğuna aldırmadan genç gibi hissederek..
Aynı senin gibi incecik bir alyansı taktığı uzun, ince parmaklı zarif elleri vardı.
Aynı senin gibi yanında oturan bayan ineceği durağa geldiğinde yan tarafa kaymak yerine ayağa kalıp o genç bayanın inmesi için yer açtı.
Saçlarının arkadan bir bölümü aynı senin gibi seyrelmişti.
Aynı senin gibi kolormatik (ışıkta koyulan, karanlıkta açılan) gözlük camları vardı.
Gözlerimden akan yaşlara mani olamadım.
Amca 2 sıra önümde oturuyordu, benim oturduğum en arka sıra bomboştu. Ağladım biraz çaktırmadan. Halbuki böğüre böğüre ağlayasım vardı...
Önce minibüsten inmeyi düşündüm, sonra seni o kadar özlemiştim ki, amcayı arkadan inene kadar izledim. Şansıma epey uzun süre inmedi....
Sen çok çok çok iyi bir babaydın, bende en küçük "tekne kazıntısı" olarak bir o kadar sana şımarırdım. Üniversiteye giderken bile arada gelir kucağına otururdum.
Bir lafın var, anne olduktan sonra hep anıyorum
"Ayı demişki yavrularım oldu olalı bir duru su içemedim"
Yaşarken seni hiçbirimiz çok üzmedik, klasik ders vs gibi problemler oldu ama sen hep kaya gibi dimdik bizim arkamızdaydın.
Yokluğun Mayıs 5'te 6 sene olacak ama inan hala "burnumuzun direği sızlıyor".
Gökçeada'da bile hep seni andık. Ada'yı nasıl sevdiğini, yüzerken Sakarya nehrinde yüzme öğrenmenin getirdiği bol bol hareket edip, dünya su sıçratıp, 2 karış yüzdüğünden, Kaleköy'de yemek yediğin ve garsonlarla ahbaplık ettiğin restoranın artık olmayışına, burdaki ilk tatilinden ne kadar memnun kaldığına, Fatma Hanım'ın pansiyonunda o bize kahvaltı hazırlayıp getirdiğine masada ayağa kalkmanı anlattık. Tek torunun ( o zaman için) Gencay'ı nasıl sırtında gezdirdiğini, ona "çinek çeni çeni" diyerek kahkahalar attırdıkça senin de o güzel gri mavi gözlerini nasıl parladığından bahsettik. Onu okula yazdırdığımızda, ablam evlendiğinde, abim üniversiteyi okumaya Ankara'ya gittiğinde, benim nişanımda ağladıklarından başka milli maçlarda, hatta Hababam Sınıfı filmlerinde (Münir Özkul'un canlandırdığı Mahmut Hoca'nın öğrencileri ile ilişkisi seninde 30 küsur yıllık öğretmenlik anılarını canlandırıyordu) bile ağlayacak kadar duygusal oluşunu saydık. Ayrıca ben bekarken şirketten bir adam ev yaptıracağı için ve o zamanında kendi adına para çektiği için artık çekemeyeceğinden benim onun adına para çektiğim zaman o adamla aramda ilişki olduğunu zannedip abimi apar topar eve çağırıp benim ağzımı aramasını isteyecek kadar senaryo yazabildiğinden dem vurduk. Ayrıca evlatlarına yük olmamak için ( o ne demekse, biz size hep yüktük ama siz hiç yük olmadınız) 70 yaşında bile eve temizlikçi getirmemek için abime telefon açıp "evladım, ben süpürürüm, annen siler, ne gerek var masraf edeceksiniz" demene güldük.
Seni tarifsiz özlüyorum, özlüyoruz hepimiz.
Nur içinde yat, mekanın cennet olsun

5 yorum:

hepsusluydum dedi ki...

Çok geç, okudum bile..Zaten ağlamaya yer ararken ben :( Onu çok özledim..O bizim nasıl birbirini seven bir aile olduğumuzu görüyordur ve içi çok rahattır.Biz de onun cennette olduğunu biliyoruz zaten..Zehr@

lezzetyolculugu dedi ki...

Allah Rahmet eylesin mekanı cennet olsun.Ben bile duygulandım ana babanın,kardeşin ve evladın yeri asla dolmuyor değilmi..

çınar dedi ki...

allah rahmet eylesin. nur içinde yatsın. okurken benimde gözlerim doldu. ne kadar güzel bir yazı

Primarima dedi ki...

Canımmmm ben bazen yazıyorum ya babamla ilgili özlemlerimi insanlar yorum bırakınca üzüldüklerini söyleyince bir fena olurdum, meğerse baba yazısı okumak ve yorum bırakmak daha zormuş.
Ne oldu bize bu aralar? hepimizde bir baba özlemi peyda oldu:(
Benım babacığımda mayısda vefat etmısdı:(
Bende bugun tv'de önemsız sacma sapan bişeye bakıp da agladım aslında aklımda o vardı:(
Off Ayşen offf :( ne diyeyim...nur içinde yatsınlar.

aysencifci dedi ki...

Hepinize teşekkürler, yorumlara cevap yazmak bile ağlatıyor ve ben işteyim..