17 Mayıs 2011 Salı

Annelerin çocuklarına küsme hakkı var mı?

Seninle her yaşadığımızı buraya yazıyorum kuzum, kara kızım.
Seninle hayat bir macera, her gün her saat bize birşeyler öğretiyorsun, şaşırtıyorsun, kızdırıyorsun, kendine daha da fazla aşık ediyorsun.
Her duyguyu uçta yaşatıyorsun bana.. Ya çok seviniyorum, ya çok üzülüyorum.
Ortası/arası yok.

Ben ne düşünürse söyleyenler kabilesindenim, o yüzden 4,5 yıllık beraberliğimizde beni anne olarak ilk kez dün gece ağlattın. Onu -olabildiğince doğru- yazacağım, nasıl oldu diye.

Evde anneanne ve Deida 2'lisi var. Anneanne klasik anneanne, kayırıcı, hep pohpohlayıcı, hiç kızmaz, aksine bize kızar, fırça atar.
"Çocuk o! Daha ne anlasın? Siz onu büyük insan mı zannediyorsunuz?" der durur.

Deida'n ise "Şıracı" sen "Bozacı".
Elinden gelse senin yerine ç.şini o gidip yapacak, o derece seni kolluyor. Seni ağlatmamak adına ne dersen yapıyor.
O yüzden her akşam eve geldiğimde "Bugün şöyle yaptı, böyle beni üzdü" diye habire şikayet ediyor. Bende tavır koymasını, hayır demesini söylediğimde "O daha küçük" deyip sıyrılıyor.

Hani her ç.ş kaçırdığında kendi k.lodunu yıkatmalarını söylemiştim ya, hiç yıkatmadılar.
Dahası "bari bizim de çamaşırlarımızı yıkasın!" diye nifak tohumları serpiyorlar.

Akıllarınca sana iyilik yapıyorlar ancak kötülük yaptıklarının farkında değiller. Ben onları kırmamak adına ses çıkarmadıkça onlar beni zorluyorlar.

Dün akşam eve geldiğimde kankan Tuba bizdeydi, deli gibi odanızı dağıtmış oynuyordunuz. Sonra uyku saatin gelince Deida'n sana "0Odanı toplayın" dedi.
Tuba her zamanki gibi topladı, sen her zamanki gibi kaytardın. Deida odaya girdi, baktı sen hala toplamıyorsun, her zamanki yüksek ses tonuyla beni çağırdı "Tuba topluyor, o toplamıyor" dedi

Bende sana " Odanı toplarken Tuba'ya yardım et" dedim.
Sen anneannenin odasına tüydün, bir süre Tuba ve ben topladık. Sonra Deida'n Potuk'u tuvalete çıkardı. Ben anneannenin odasına girdim seni kolundan tutup odana götürdüm. Odayı toplamaya başladın, söylensen de.
Ne zamanki Deida'nın anahtarla kapıyı açtığını duydun can hıraş ağlamaya başladın. Salona gittin, gidip seni ordan geri odana getirdim. Deida'yı odadan çıkardım, o Tuba'yı eve götürdü, ben kapıyı kapadım. Sen sanki ben seni dövüyormuş gibi boncuk boncuk yaşlarla ağladın. Sustum.
Sonra "Kızım ağlamana gerek yok. Seni dövmedim, sadece odanı toplamaya yardım et dedim. Neden ağlıyorsun şimdi?" diye sordum.
Kapıyı açmaya gittin bir yandan da
"Ben Deida'mı istiyorum, sen kötü annesin, o beni seviyor, sen sevmiyorsun, kalbimi kırdın" deyip durdun.

Bekledim, sustum, sinirlenmedim, bağırmadım.

Sadece sana hoş görünmek adına beni kötü anne yapmalarına kızdım, üzüldüm.

Sana sahip olabilmek için bu kadar sıkıntı çektikten sonra "Deida" diye ağlaman beni inanılmaz üzdü. "Kitap okuma bana" diye kovdun beni, konuşmadan gittim.

Her gece uyanıp sohbet ettiğiniz için şikayet eden Deida'na bizle uyurken hiç uyanmadığını söylediğimde
"Konuşmayayım da ağlasın mı yani?" diyor.
Benimleyken yemek öncesi hiçbirşey istemediğini, ama onunla ne zaman bakkala gitsen eliniz boş çıkmadığından şikayet ettiğinde "Alma, ağlasın" dediğimde
"Sonra çocuğu ağlatıyor derler" diye herşeye bahanesi olduğundan sana en son yaşadığımız olayı anlatayım da nelerle uğraştığımı gör istiyorum.

Ben seni 2.5 yaşına kadar kendi yatağında yatırdım. Ben yanındaki sandalyede oturdum, masal anlattım, mama verdim, su verdim. Kimi zaman 45 dakika kimi zaman 2 saat oturdum o sandalyede. Ne zamanki anneannenin evini kapatıp bize taşındık, Deida ile aynı odada kaldığınızdan ve onun kolayına geldiğinden seni yanına alıp yatırdı. 1 senedir böyle yatınca senin yatağını verdik. Sen habire zıpladığın için Deida'nla yattığın yatağı kırdın.
Sürekli yataktan şikayet ettiği için bende size yatak baktım. Hem o gittikten sonra arkadaşın, babaannen alınacak 2. yatakta yatar diye düşündüm, hemde Deida ile artık aynı yatakta yatmamaya alışırsın diye umud ettim.

Odanız küçük.Alternatifleriniz kısıtlı. Ya yavrulu yatak, ya baza, ya çekyat.

Ölçüleri aldım, mezurayı aldım, odanıza girdik. Teyzen de bizdeydi. Deida'n başladı
"Onu istemem, bunu istemem" demeye
"Ben salonda kanapede yatarım, siz ona tek kişilik yatak alın" dedi
"Yahu saçmalama.3 gün 5 gün değil, 2 sene nasıl yatarsın kanapede?"
"Çekyat alacaksan ne gerek var? Bunda yatmaya devam ederiz"
"Çekyat almayacağım. İkiz yataklar var, 2 ayrı tek kişilik yatak. Açılınca 1.80 oluyor."
Ölçtük, 1.80 kapının kapanmasına engel oluyor. Öteki duvarda ortada kolon olduğundan o tarafa yaslasak en az 20 cm daha ileri geliyor yatak. Kalan tek duvarda eğer kapı kısmına yaslarsak kapı açılmıyor. Pencere kısmına yaslarsak kapı tam açılmıyor.
"Kapıyı açmadan yatağın 2.sini çekersiniz" diyorum
"Bende onunla aynı saatte yatayım mı? Yatamam vallahi!Hem İdil pencere tarafına yaslarsak gece ben uyurken pencereyi açar" diyor.
"Yatak başlığı alırız, pencereye tırmanamaz" diyorum.
"Gece ç.şe kaldırınca ayağım kapıya çarpar" diyor.
"O zaman ranza alalım" diyorum
"Ben ranzada yatamam! Hapis gibi, odayı karanlık yapar! Hem İdil yukardan atlamaya kalkar. Gece ç.şe nasıl kaldırıcağım tepeye mi tırmanayım?Gündüz anneanne bazen bu odada tv seyrediyor, ranza alırsan nerde oturur"diyor.
"Annemin odasında tv var, kendi odasında seyreder" diyorum
Bu sefer
"Çocuğu giydirirken biz nerde oturacağız ?" diyor.
Araya ablam giriyor.
"Al kızım o zaman yeni çekyat! Aaa, üzmeyin kardeşimi! Kız daha ne yapsın size? Ne onu istiyorsun ve onu" deyince
"Yok ben birşey demedim" demeye başlıyor.
Şeytan diyorki otur evinde, bak çocuğuna kendin.. Çekme kimsenin nazını! Kötülük olmasın, kırılmasın diye ince düşünceli davrandıkça beni yiyip bitiriyorlar.

En son konuda "Anneanne ile odaları değiştirelim. O oda büyük ,o tek kişi, biz 2 kişi"
Kadıncağızı 43 yıllık evinden, eşyalarından ayırdık, şimdide g.t kadar odaya mı koyalım yani? Olmaz dedim.

Allah razı olsun kızıma çok iyi baktı ama bu haller, bu sinirli tavırlar, bu uzlaşmaz yaklaşımlar beni artık çok geriyor! Huzur istiyorum evde, her geldiğimde bağırma-çağırma olmasın istiyorum. Küçük sesle konuş lütfen dediğimde "Benim ses tonum bu, değitiremem" diyor küsüyor...

Dünkü olaydan sonra her sabah yaptığın gibi beni aradın. Ben sizi ev telefonundan aradığımda açar açmaz ağladın
"Eve gel lütfen anne" dedin.
Ben sana küskün olduğum için o balım -aşkım sesim olmadan
"Ağlama, akşama geleceğim. Şimdi nasıl geleyim" dedim. Deida'n seni güldürmek için gıdıkladı vs.
"Sonra konuşalım" dedim
"Ama ben yeni aradım seni" dedin.

Annelerin çocuklarına küsme hakkı olmalı... Madem dövmüyoruz, ne zaman "Hayır" desek hemen "Annem beni sevmiyor" diye kapris yapıyorsan bari bende küsme hakkımı kullanayım..

Ne yapmam gerektiğini düşünüyorum dünden beri.. Bu gidişle senle ben çok küseceğiz. Ben artık kötü anne olmak istemiyorum, senin sana "Evet" diyen herkesin de iyi olmadığını anlamanı istiyorum. Her dediğinin yapılamayacağını şimdiden öğrenmeni, dışarıdaki hayatında sudan çıkmış balık olmamanı istiyorum.

Sırf aldığım bu komik para için senin böyle hoşlanmadığım şekilde yetişmene değer mi?

Geceden beri kafamda bu sorular, cevaplar nerde peki??

6 yorum:

mariposa dedi ki...

Üzülmeyin lütfen, bu cadılar daha kimbilir bize neler yapacak. Bende bakıcı yüzünden çocuğumu istediğim gibi yetiştiremiyorum ama ne yapalım onların iyiliği için birinin mutlaka kötü polis olması gerekli...

mariposa dedi ki...

Üzülmeyin lütfen, bu cadılar daha kimbilir bize neler yapacak. Bende bakıcı yüzünden çocuğumu istediğim gibi yetiştiremiyorum ama ne yapalım onların iyiliği için birinin mutlaka kötü polis olması gerekli...

annesiningülü dedi ki...

canım ne desem şimdi. keşke biraz uzlaşmacı olsaymış Deida'nız :( kelin ilacı olsa başına sürer. Bizim anane-dede-babanne hepsi birer Deida canım :( üzme kendini lütfen bende üzülürüm burada :(

Unknown dedi ki...

Ah be Ayşenim yarama parmak bastın da çek elini...
Annem ayrı dert koca ayrı dert Rengin hepsinin ortasında :(
Küser anne de çocuğuna küser aleme de küser anasını satayım...

simge dedi ki...

Siz fazla yumuşak yüzlüsünüz bence dadıya karşı. Yazdıklarınızı hayretle okudum, benim kızım da beş yaşında , dört yıldır da aynı kadın bakıyor. Ama benim istemediğim, onaylamadığım hiçbirşey olamaz bizim evde. Marketten arayıp alabileceğimiz yiyeceklerin markasını bile sorar bakıcımız, benden izinsiz nefes alamaz. Ne demek benim çocuğumu kendi isteklerine göre yetiştirmesi, kolayına öyle geldiği için çocuğun terbiyesini bozacak şekilde davranması? Hatrı sayılır bir para ödüyorum, işi bu. Bizim canımız çıkıyor çalışırken kimse bize anlayış göstermiyor, hele de sözkonusu kızımsa ben kimseye göstermem.
Bir de ne olursa olsun kızınızı kendiniz yatırın ve ayrı yatağı olsun bence. Tamamen yabancı biriyle hele de bir süre sonra hayatından çıkacak birisiyle yatmaya alışması çok doğru gelmedi bana. Zaten annenin öpüp uyutması gibi olamaz hiçbiri. Bizim kızımla bütün bağımız gece muhabbetlerimize dayanıyor, çok da mutluyum kurduğum ilişkiden. İnşallah sizin de içinize sinen neyse o olsun. Evlat gibisi yok.

aysencifci dedi ki...

Mariposa, hoşgeldiniz, ne iyi ettiniz.Doğru birisinin kötü polis olması gerekli ama neden hep anneler?:)D
Bahar'cım, yanlız büyüseler bu sefer ona üzüleceğiz, büyükler olunca "şımartıyorlar" diye üzülüyoruz.. Büyüyecekler öyle böyle..
Funda'm ne doğru demişsin! Aleme de küsüyoruz anasını satayım:)D
Simge hoşgeldiniz. Beni ve blogu ne kadar okudunuz bilmiyorum ama kızımı hep ben yatırırım. Ameliyatlıyken bile... Her gece diş fırçalar, 2 kitap okur, öpüşür, koklaşır Deida'sını çağırırım. Yani öyle çocuğumu dadıya satıp günümü gün eden biri değilim. Keşke diğer yazılarımı okuyup yorumunuzu öyle bıraksaydınız, biraz kırıcı olmuş..
Kızım doğduğu günden 2.5- 3 yaşına kadar hep yanlız yatardı. Yanında kimseyi istemezdi. Ancak son bir-iki senedir gece ille Deida ile yatacak. Bu bir dönem, zorlayarak, ağlatarak onu üzmek istemiyorum. Deida'sı yokken de benimle yatıyor. Bu günlerde geçecek o yüzden ille şu yaşta yanlız yatmalı derdinde değilim. Sadece deniyorum alıştırmaya..
Herkesin bir karekteri var, o yüzden "benden izinsiz nefes alınmaz" gibi bir tavır benim hoşlandığım bir tavır değil maalesef. Doğduğu günden beri bakımını yapan biri, her dakika bana sormasın, kendi insiyatifini kullanarak ilişkisini kursun, sorunları çözsün isterim.
Dediğinizde haklı olduğunuz konu işverenin bize anlayış göstermemesi ve bizim de dadıların işvereni olmamız ve hatırı sayılır para ödememiz ama ben çocuklarımızı işleri diye değil, evlatları, yeğenleri gibi görmelerini istiyorum. Deida'ya dadı demiyorum,Gürcü'ce Teyze demek ve o kızımın teyzesi. Onu evde hizmetçi gibi görmem, emir veremem, vermeyi de sevmem. O evimizin ablası.Kırıldığım zaman olmaz mı?Olur tabii, o da bana kırılır ama sonra ailede olduğu gibi konuşarak anlaşırız. Yine de yorumunuz için teşekkürler,