26 Şubat 2012 Pazar

Tiyatrodan kareler

Dünkü üzgün yazımdan sonra Cumartesi günkü güzel eğlencenin fotolarını yükleyeyim de moralim biraz daha düzelsin:)
Oyun Devlet Tiyatrolarının sergilediği "Boya Benek". Interaktif, seyircilerle diyalog var, dans var, İdil öyle beğendi ki "Hergün gelelim buna" dedi:)

Daha önceki bir kızlar kahvaltısından


Parkta kuşlara yem verirken


Tiyatro sonrası çocuklara hoşluk olsun diye boya yaptırdılar






Oyun başlamadan çektiklerimiz

İdil, Tuna ve Halamız

25 Şubat 2012 Cumartesi

Çok ağlattın bugün beni...

Bunu yazıp yazmamayı çok düşündüm ama bu bizim güncemiz ya, herşeyi olduğu gibi yazmaya gayret ediyorum ya, bunu da yazmalıyım dedim.
Emekliliğin başından beri Deida'n her Cuma geliyor, akşama kadar kalıyor. Beraber oynuyorsunuz, öpüşüyorsunuz, koklaşıyorsunuz. Sen daha o gittiğinde günleri saymaya başlıyorsun ne zaman Cuma gelecek diye. Doğal bunlar, bunlara üzülmüyorum. Neticede 2.5 aylıktan beri sana o baktı taa 5 yaşına kadar. Bu kadar bağlı olman doğal. Hatta gittiğinde de beklemediğim bir olgunlukla karşıladın durumu. Hiç O'nu tutturmadın, hiç ağlamadın o gitti diye. Senin Deida'nla ilişkin tam çıkar ilişkisiydi, hep sen ne istersen olurdu. O zaten yüksek sesle konuştuğundan birşey olduğunda, yaramazlık yaptığında sana bağırırdı, deli gibi. Sonra öperdi, barışırdınız. Hergün okul dönüşü bakkaldan ıvır zıvır alırdı, bense 3 ayda sadece 3 kez bakkala götürmüştüm seni, bu durumda kötü polis oluyordum. Çünkü sadece ben yemekten önce tatlı, ıvır zıvır şeylere izin vermeyendim. O ise hep "evet" diyendi. Geceleri habire konuşurdunuz, şimdi ise ben sana cevap vermediğimden, gece uyanmıyorsun, uyanırsan da tuvalete gidip gelip geri uyuyorsun. Ne yaparsam yapayım hep kötü polis olmaya devam edeceğim sanırım..
Geçenlerde senle Kozzy'ye gittik. Kum boyama yaptın, oyuncak dükkanını gezdik, oyun alanında oynadın, oyuncaklara bindin, yemek yedik velhasıl çok güzel bir gün geçirdik ve dönüşte minibüste kısık sesle kendi kendine "Keşke Deida'mda burda olsaydı" dedin.
İçim yandı!
Kendimi seni satın almak için eğlendiren bir anne gibi hissettim.
Ben seni her yere taşıdım, hiçbir hafta sonu, tatil vs seni bırakıp bir yere gitmedim. Hiç karı-koca başbaşa bir yere gitmedim. Ben nereye sen oraya.
Sana nadiren bağırırım , genelde yapılacak birşeyse hayır demem, hayır dediğime bir daha evet demem, sana söz verirsem ne yapıp eder o sözü yerine getiririm. Deida'n ise önce hayır dese bile muhakkak sonra evet derdi.
Bugün ise sabah halan ve Tuna ile buluşup tiyatroya gideceğimizden sabah erken kalktık ve sen her zamanki mızmızlığınla bir tostu yarım saatte yediğinden bende "Hadi" lemeye başlamıştım ve sen fitili patlatan lafı söyledin.
"Sen çalışırken ben Deida'mla daha mutluydum!"
Sana o an başımdan dökülen kaynar suları anlatamam! Neye yanayım, neye üzüleyim bilemedim.
Ben ki sana sahip olabilmek için 400 iğne yedim, hep doğru yapmaya, iyi bir anne olmaya çalıştım, bunu hak etmediğimi düşündüm. Sana üzgünüm dedim Deida'n yok. Sonra şimdi düşününce kendime kızdığım şekilde "Ben senin için şunu bunu yaptım sen nankör çocuksun" mealinde kızgın bir konuşma yaptım. Sen uzun zaman sustun, sonra içeri gittin giyindin. Ben o arada salya sümük ağladım. Bir hayaletle savaşmak istemedim, sonra geçenlerde bana dediğin şey aklıma geldi.
"Senin nasıl anneannemle aranda bir bağ varsa benim de Deida'mla aramda kopmaz bir bağ var"
Ben de sana "Tabii Deida'nı seveceksin, o sana senelerce baktı ama anneler ve çocukları arasında göbek bağı var. Deida'nla senin aranda ise sevgi bağı var. Tıpkı teyzen, dayın, Zehra ile olduğu gibi" demiştim.
Kendimi Deida'nla karşılaştırmak istemiyorum ama senin de bu ayrımı yapabilmeni istiyorum ama daha henüz o yaşta olmadığını da biliyorum. Anne kalbi ile çok kırıldım sana! Çok ağlattın beni..
Sonra yola çıktık, hadi dedim bugünü hem sana hem kendime zehir etmeyeyim. Halan ve Tuna ile buluştuk, tiyatroya gittik. Çok eğlendiniz. Sonra Baylan pastanesinde birşeyler yedik, sonra sana ve Tuna'ya kitaplar aldık, sonra kuşları besledik, sonra deniz kenarındaki kafelerden birinde oturduk. Çok güzel vakit geçirdik. Eve geldik. Akşama doğru bilgisayarda Winx seyrettin ve "Layla gözyaşlarını akıttı" dedin. Ben de sana
"Sabah bende gözyaşlarımı akıttım" dedim .
"Neden?" diye sordun. Beni sadece sana serum vermek için oranı buranı delerken ağlarken görmüştün.
"Sabah dediğin şey yüzünden" dedim
"Özür dilerim demiştim ama" dedin "Sen artık bunları düşünme. Sen çok iyi bir insansın" dedin.
Bende "Öyle olmaya çalışıyorum ama anlaşılan sana yeterli gelmiyor" dedim.
Sen de "Eğer böyle düşünmeye devam edersen bu sefer de ben gözyaşlarımı akıtırım" dedin.
Yattık.
Düşündüm sonra acaba ben sana baskı mı yapıyorum, aşırı mı tepki veriyorum, senin kendini suçlu hissetmene mi neden oluyorum?
Çözümsüz sorularla dolu kafam ve nasıl davranmam gerektiğini hiç ama hiç bilemiyorum! Çocuktur unutur diyemiyorum çünkü unutmuyorsun hiçbirşeyi. Birşey oluyor eskiden, hemen onu hatırlıyorsun..
Bilmiyorum ama umarım bu sorunu çözeriz..

15 Şubat 2012 Çarşamba

4.çocuk için çok fena niyeti bozdum

Haydaaa diyeceksiniz şimdi, bu kadının 1 kızı vardı ne ara diğerleri oldu da 4.yü düşünüyor.
Bilenler ve sevenler kıllı oğlum Potuk'un 2.çocuğum (kızım doğduktan sonra 1.likten 2.liğe düştü) anlamıştır. 3. annem, yaş 80 olunca o da bir nevi çocuk. 4. ise mahallemizin daha doğrusu apartmanımızın ortak baktığı kedimiz. Aslında erkek kedi ama İdil Winx aşkı nedeniyle adını Stella koydu. Bu şerefsiz kedi hiç tırnak çıkarmaz, kuru mama yemez, Potuk'a tıslamaz, kendini deli gibi sevdirir. Bu durumda niyeti çok fena bozdum ama her Cuma İdil'i görmeye gelen Deida gibi kedileri görünce 8 mt sıçrayan akrabalarımız yüzünden niyetimi bir türlü aksiyona geçiremiyorum ama çook çok seviyorum bu şerefsizi!!






5 Şubat 2012 Pazar

Bu gece nasıl uyuyacağım?

Annemin, sağolsun mükemmel bir huyu vardır.
Kalkamam der, kalkar
Uyumadım der, horul horul uyur
Klasik her akşam ise "Bu gece nasıl uyuyacağım?" sorusu vardır ki bunun önü ve arkası muhakkak horlamadır.
İşte bu akşamki "Bu gece nasıl uyuyacağım" sorusundan 3 dakika sonraki hali. Horultuyu da siz ekleyin bir zahmet:)D