Sevgili blogger'lardan Begonvilli Ev'de yas var, tabii tüm (her ne kadar dilim hayvan demeye varmasa da) hayvanseverlerde de..
Begonvilli Ev'in de anlattığı gibi, dört ayaklı evlat sahibi olmak ya da pet sahibi olmak öyle filmlerde görüldüğü gibi basit, güzel ve romantik birşey değil.
Kedim yok o yüzden kedi sahibi olmak nasıldır bilemiyorum.
Ben size köpekle yaşamak nasıldır onu anlatayım.
Öncelikle aldığınız o CAN sizinle en az 10-15 yıl birlikte yaşayacak, siz su verirseniz susuzluğunu giderecek, siz yemek verirseniz karnı doyacak, siz dışarı çıkarırsanız tuvaletini yapabilecek bir CANLI.
Üstelik dili yok, size hiçbir şey söyleyemez, "hastayım" diyemez, "karnım ağrıyor" diyemez, "tuvaletim var" diyemez, "açım" diyemez, "susadım" diyemez.
Kısaca HER YÖNDEN size bağlıdır.
"Amannn, dışarda yağmur var, tuvaletini tutsun" diyemezsiniz, yağmur da yağsa, kar da yağsa, fırtına da çıksa günde EN AZ 2 kez dışarı çıkaracaksınız.
Maması biterse "Yarın alırım, bugün evde pişen yemekten vereyim" diyemezsiniz, alerji olur.
Aşılarını takip edip aksatmadan zamanında yaptırmalısınız.
Yazın ve sıcak havalarda rahat etmesi için traş ettirmelisiniz, "yok süsü bozulur, bu köpekler tüylü güzel" diyemezsiniz, biri sizi yaz sıcağında kürk palto ile gezdirsin ister misiniz?
Kışın ayda 1, yazın 15 günde 1 yıkamalısınız. Yıkanıp bitmez, fön makinesi ile kurulamalısınız. Şampuan ise ya özel şampuan ya da bebek şampuanı olmalıdır ki derisinin yağ dengesi bozulmasın.
Tatile çıkamazsınız, çünkü çoğu yer "pet kabul edilir" yazsa BİLE AYRI YERDE kalmasına izin veriri. Sizin yatağınızda, sizinle uyumaya alışkın bir ÇOCUK (çünkü onlar HİÇ BÜYÜMEYECEK çocuklar) bunu anlamaz, ağlar, hasta olur.
Diyelim ki ameliyat olacaksınız, köpeğinizi bırakacak birini bulmalısınız.
Yatağınızı yaz-kış onunla paylaşmalısınız, bazıları bunu tercih etmiyor ama köpeğiniz genelde sahibi ile uyumayı istiyor. Kışın neyse de yazın dibinizde sıcacık bir canlı uyuyacak. Normalde köpeklerin vücut ısısı insanlardan çok daha yüksek. Yatakta dönseniz uyanacak, aşağı inecek, yukarı çıkacak, kaşınacak, patisini yalayacak, horlayacak. Kısaca ASLA kesintisiz uyuyamayacaksınız. Hele köpeğiniz yaşlandıysa durum daha vahim olacak.
Mesela bizim şapşal dün gece yatakta döneyim derken kendini yerde buldu. Önce düştüğünü anlayamadı, sonra tıkır tıkır yerde gezindi, sonra yatağa çıkmak için sayısız kez çabaladı, sonra vazgeçti, kaşındı, silkelendi, horladı. Bütün gece toplasan 4 saat uyumuş ya da uyumamışımdır. Her seferinde yatağa geri çıkarıyoruz, o sıcaklıyor geri aşağı iniyor, uyanıyor geri yatağa gelmeye uğraşıyor.. Bunu HER GECE yaşıyoruz.
OFFF diyemezsiniz, onu eğer evlat edindiyseniz YAŞADIĞI SÜRECE BAKIMINDAN SİZ SORUMLUSUNUZ.
YORULDUM diyemezsiniz, BIKTIM diyemezsiniz, SIKILDIM diyemezsiniz. BAŞKASINA VERELİM diyemezsiniz, dememelisiniz.
Ben doğuma gittiğimde Potuk Annemlerde kaldı. 3 gün ben gelene kadar NE YEMEK YEMİŞ, NE SU İÇMİŞ! Onu terk ettik sanmış, anlamamış... Hatta annem hayvan sevmediği için "ölür" diye sevinmiş...
ÇOCUK SAHİBİ OLUNCA BAŞINIZDAN ATAMAZSINIZ.Çocuğunuza ve köpeğinize ayrı ayrı vakit ayırmalısınız.
Bilenler bilir, ben kızıma tüp bebek yöntemi ile hamile kaldım, çok büyük sıkıntılarla hamilelik yaşadım ama 1 gün bile Potuk'u vermek aklımızdan geçmedi. Çevreden çok büyük baskılar gördük
"Çocuğunuzdan kıymetli mi?" diyen mi ararsınız
"Bebeği yer" diyen mi ararsınız
"Köpeğin kılından bebeğin akciğerinde kist olur, hiç mi vicdanın sızlamaz" diyen mi ararsınız.
İnsanlara anlatamadık ama biz kulağımızı tıkadık, Potuk'tan vazgeçmedik.
Eve kızımla hastahaneden geldiğimiz ilk gün daha kapıdan girer girmez bebeği koklattık, uzun uzun kokladı, sonra ilgisini çekmedi.
Kızım kucağımdayken Potuk yanıma gelirse asla itmedim, onu da yanıma aldım, sevdim.
İlk başlarda İdil ağladığında Potuk havlardı, sonra ağlamalara alıştı.
Gece bizimle yattığı için silkelenir, İdil uyanır ağlardı. Kızamazdık. Ne anlasın köpek bebek zor uyudu da, uykusuz da vs. Zamanla İdil onun sesine alıştı, aniden havlarsa korkar ağlardı, ağlamamaya başladı.
Sadece balayına birlikte gittik eşimle. Deida (eski bakıcımız) varken ona bırakırdık Potuk'u, Deida olmadığı bir sene bana 10 yıldır temizliğe gelen ve Potuk'u çok seven, Potuk'unda çok sevdiği Esma'ya bıraktık. Esma'da benim verdiğim yastıklar varmış. Bütün gece uyumamış, o yastıklarda (kokum olduğu için) yatmış ve ağlamış. Sabahına Esma en az benim kadar Potuk'u seven ve Potuk'un alışık olduğu ablama bıraktı Potuk'u. Tatilde olduğumuz 1 hafta boyunca ablam Potuk'la beraber yattığı halde Potuk geceleri uyumamış, kapıya gidip durmuş. Şimdi size bu kadar düşkün olan bir varlığı nasıl terk edeceksiniz? Nasıl bırakacaksınız?
Sokağa çıktığınızda kafanız yerde gezmeniz lazım, kırık cam parçalarına basmasın, yerden birşey yemesin, ayağına zararlı otlar batmasın. Pisi pisi otu denen bir ot var, aynı Potuk'un renginde. Bir keresinde ayağına batmıştı ve veteriner onu çıkartamamıştı. 15 gün başlıkla gezdiği halde kendini yalaya yalaya otu çıkarmıştı da rahat etmişti.
Diğer köpeklerden korumak için tasmalı gezdirmelisiniz, bazı gösteriş budalası sersemler Rotweiler gibi büyük ve saldırgan eğilimli köpeklerini eğitemediklerin, köpeğe sahip çıkamadığından size saldırabilir. Hatta "dövüştürelim mi?" diye soran adiler bile var karşılaştığım. Çok bilirim Potuk'u kucağıma alıp yürüdüğümü.. 20 küsur kilodan bahsediyoruz ve bel fıtığı hastasıyım ben, hem de ameliyatlı. Ama "kucağıma alamam" diyemezsiniz, mecbursunuz kucağınıza alacaksınız köpeğinizi korumak için.
Yavruyken bakımı daha da zordur. Tuvaletini 1 yaşına kadar tutamaz. Kayınvalidemin "bilmem kaç paralık canımmm" çeyiz verdiği halıya çooooook kaka yapmıştır, çooook işemiştir. Ne yapacaksınız? Köpeği dövemezsiniz, halıyı temizleyeceksiniz, günde kaç kez, kaç dakika arayla...
Yatıya ASLA kalamazsınız, her gün ve her gece tuvalete çıkarmak zorundasınız. Cenazeniz bile olsa.. Babamın rahmetli olduğu günün gecesi, o acıyla, o kafayla köpek gezdirdik.. Köpeğiniz BABANIZIN ÖLDÜĞÜNÜ ANLAYAMAZ.
Köpeğinizle HİÇBİR YERE GİDEMEZSİNİZ. Hiçbir işletme, piknik yeri bile olsa hayvan kabul etmemektedir, Süreyya Yalçın olmadığımız için denize bile soktuğunuzda
"CIK CIK CIK" lanırsınız, kendi girdiği denizi köpeğin kirlettiğini düşünenler vardır.
Yolda yanınızdan geçen bazı anneler
"Seni köpeğe yediririm" der, siz ne diyeceksiniz? Niye zahmet edeceksiniz anlatmaya?
Akrabalarınızdan, eve gelenlerden köpekten korkanlar olacaktır, köpeğinizi bir odaya kapatmak zorunda kalacaksınız.
Diyelim ki mutfakta tabak kırdınız, cam kırıklarını süpürmeden önce köpeğinizi başka bir yere koyup cam parçası yutmasını ya da kırık cama basmasını engellemelisiniz.
Yavaş yürümelisiniz, ayağınızın dibinde dolaştığı için siz de düşebilirsiniz ya da köpeğinizin ayağına basıp canını yakabilirsiniz.
Sokakta dişi/erkek köpek peşinde koşarken sıkı tutabilmelisiniz yoksa benim gibi ayağınızı kırıp 5 hafta alçı ile işe gitmek zorunda kalabilirsiniz, aileden yediğiniz azar da cabası..
Yaşlıyken ise bakımı başka bir zorluk, yavaş yürür, daha az yürür. Kontrol edip çabuk eve dönmelisiniz. Gözlerine daha fazla özen göstermelisiniz, dişlerine daha fazla özen göstermelisiniz.
Ben her sabah uyanır uyanmaz
Gözlerini özel ilaçla temizlerim, çapaklarını alırım
Kulağını özel ilaçla temizlerim, kirlerini alırım
Dişlerini özel macunla fırçalarım, diş taşları için sprey sıkarım. Bu gün yapmayayım deseniz çapaklar yapışkan hale gelir, gözü kanlanır.
İğrenemezsiniz, nasıl ki çocuğunuzun kakasını temizliyorsanız köpeğinizin de kakasını bir poşetle yerden almalı ve çöpe atmalısınız. Ben her tuvalete çıkışımda 3 buzdolabı poşeti alırdım. Bir gün tam 5 kez kaka yapası geldi, 2 kakayı alamadık ve kadının biri bize haklı olarak kızdı. Cevap veremedik..
O gün bugün 5 poşetle geziyorum ama Potuk hep maksimum 2 kez kaka yapıyor!
Köpek tıpkı çocuk gibi terbiye etmeniz gereken bir varlık, nice Rotweiler var kuzu gibi. Kötü ya da saldırgan köpek yok, kötü sahip var. Çocuklara alıştıracaksınız, kalabalığa alıştıracaksınız, temel komutları öğreteceksiniz. Ben ilk kez köpek sahibi oldum, şansıma Potuk gibi sakin bir köpek çıktı. Ben onu çocuk gibi sevdiğimden öyle çok ahım şahım eğitemedim,işine gelirse temel komutları uygular ama bugün dek beni hiç zor durumda bırakmadı. Kimseyi ısırmadı.
Lütfen bunları bilin ve hediye olarak, çocuğunuz istiyor diye, yavruyken sevimli diye, komşuda var bende de olsun diye bir hayvan evlat edinmeyin.
Bunları yazdım diye "Madem bu kadar zor, ne diye besliyorsun?" diyecek olanlara tek sözüm
"İyi ki köpek sahibi olmuşum, keşke daha önceki geçen 30 küsur yılımda da köpeğim olsaydı"
Öyle bir sevgi ki bu anlatılmaz! Ben tuvalete giderim, kapıya yatar beni bekler. Bakkala giderim, dönüşte sanki yüzyıllardır görüşmemişiz gibi sevinir, kızımı büyütürken eşim her gece uyurdu ama Potuk her gece, her kalktığımda benimle kalkardı. Sabah uyanır öyle bir bakar ki yüzüme.. Kuyruğu fırt fırt hareketli, sev beni der. Severim, kafasını bana gömer, öyle bekler Öperim, gözlerini yumar, zevkle.. Nereye otursam o da yanıma oturur. Kahvaltı hazırlarım, balkona 10 kez çıkarım, 10 kez de benimle gelir. Oturup beni beklemez.Ağlarsam gelir benim gözyaşlarımı yalar. Gece rahatsızlanırsam o da
kalkar. Bazen gelir salonda otururum geceleri. Eşim uyanmaz ama Potuk
her defasında uyanır ve yanıma gelir bakar.
Şimdi ben masada yazı yazarken o sandalyemin altında uyuyor ve horluyor:)D
Bu blog aslında myspace'teki blogumuzun buraya taşınmış halidir. Kızıma hamileyken yazmaya başladım, kızım şu an 5.5 yaşını bitirdi. Aşkım,herşeyim kuzum için bu yazılar, sizde okuyup beğenirseniz ne mutlu bana... Tüm annelere,tüm bebeklere,tüm çocuklara,tüm kadınlara,tüm insanlara sevgiyle,dostlukla
Potuk'lu hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Potuk'lu hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Ağustos 2012 Perşembe
4 Haziran 2012 Pazartesi
Olmayan At'ın olmayan samanını yiyen Potuk
Bu ne demeyin şimdi. Bizim zavallı sefil oğlan her halukarda suçlu olur, suçlanır. Kim tarafından mı? Tabii ki can düşmanı ünvanını hak eden İdil tarafından.
Okul geçen hafta itibariyle bitti ki biz zaten o haftayı sadece Salı okula giderek tatili başlatmıştık. Şimdi kahvaltı saatlerinde bu zottik evde yani. 3 gündür de "hayali arkadaşı" At'ı ile kahvaltı yapıyor, ona meyve ve ot yediriyor. Bugün Potuk'a okkalı bir tekme atma çabasındayken suç üstü yakalandı.
"Ne yapıyorsun sen?" ciyaklamama cevap
"Atımın samanını yedi!!"
Hey yarabbim! Olmayan atın olmayan samanını yemiş! Zavallı oğlum, ahhh ahh! Nedir bundan çektiğin!
Odasının kapısını "kütttt" diye kapatıyor, sebebi
"Doğduğumdan beri bana bir rahat vermedin, hep yemeklerimi çaldın!"
İnsan şunu bir ısırır ya! Bir diş atar! Yok! Saf oğlum hala ona bir diş bile atmadı...
Hani evde hayvanla büyüyen çocuklar daha şefkatli, daha güvenilir, daha vicdanlı olurdu??
Bu hatun Potuk dışında her ama her hayvanı seviyor! Bu yüzden artık akvaryumumuz ve 3 balığımız var. Ama hep suçlu Potuk:)D
Okul geçen hafta itibariyle bitti ki biz zaten o haftayı sadece Salı okula giderek tatili başlatmıştık. Şimdi kahvaltı saatlerinde bu zottik evde yani. 3 gündür de "hayali arkadaşı" At'ı ile kahvaltı yapıyor, ona meyve ve ot yediriyor. Bugün Potuk'a okkalı bir tekme atma çabasındayken suç üstü yakalandı.
"Ne yapıyorsun sen?" ciyaklamama cevap
"Atımın samanını yedi!!"
Hey yarabbim! Olmayan atın olmayan samanını yemiş! Zavallı oğlum, ahhh ahh! Nedir bundan çektiğin!
Odasının kapısını "kütttt" diye kapatıyor, sebebi
"Doğduğumdan beri bana bir rahat vermedin, hep yemeklerimi çaldın!"
İnsan şunu bir ısırır ya! Bir diş atar! Yok! Saf oğlum hala ona bir diş bile atmadı...
Hani evde hayvanla büyüyen çocuklar daha şefkatli, daha güvenilir, daha vicdanlı olurdu??
Minderlerden evinde oturan zottik |
Olayın zavallısı |
Evden kesit, kapısı bile mevcut |
Yazı getiren zottik |
Poza bakın! |
Bu hatun Potuk dışında her ama her hayvanı seviyor! Bu yüzden artık akvaryumumuz ve 3 balığımız var. Ama hep suçlu Potuk:)D
Etiketler:
Hayatımız (bazen B.ktan,
İdil'li günler,
Potuk'lu hayat
19 Mayıs 2012 Cumartesi
20 Mart 2012 Salı
Uyku halleri

Ama bu pozisyonlar o kadar komik görüntüler veriyor ki, insanın gidip o uyuklama derdindeki ıslak burundan ıssırası geliyor!
13 Ocak 2012 Cuma
Potuk= Uyku
30 Ekim 2011 Pazar
Şafak 3 hafta





gÇekirdek aile









Kaldı 3 hafta, yerime gelecek kişi daha ortalarda yok. Dahası biri gelecek mi onu da bilmiyorum. Amann, benden sonra tufan.
Günler hızlı geçmiyor, işler çok, hala deli gibi çalışıyorum. Arada "yahu ben artık gidiyorum beni bu kadar çalıştırmayın" desem de gene md bana sıkıntı verecek şeyler yapmaya tam gaz devam ediyor. Evde yine ç.iş sorunsalı var.
Ne yapsak kar etmiyor. Güzel konuşuyoruz, olmuyor. Bağırıyoruz, olmuyor. Küsüyoruz, olmuyor. Sorumluluğu ona bırakıyoruz, olmuyor. Olmuyor oğlu olmuyor!
Artık herkes için sıkıntı oluyor bu iş. Daha Cuma günü
"Bak sen madem büyümek istiyorsun, artık ben sana ç.işin geldi mi diye sormayacağım. Sen sorumlusun bu işten. Ne zaman gelirse koşa koşa yap. Sakın tutma. Ama olur da kaçırırsan k.lodünü bize göstermeden git kirli sepetine at. Bana temizleri getir, giydireyim" nutkumun sadece
"Kirli sepete at" kısmını aldı. Bu akşam benim kumam ve karısı alışveriş merkezine gidiyorlardı. Bize de gelin dediler. Seyyar tuvalet ve yedekler yanımızda gittik. Evden çıkmadan
"İstersen tuvalete gir" dedim ama
"Yok ç.işi eminim" dedi.
Gittik, daha ilk dükkanda eteklere bakarken başladı kıvranmaya.
"Kızım tuvaletin mi var?" dedim
"Yok" dedi
Sonra etekleri alıp alıp giyinme kabinlerindeki aynaların orda kendini seyrederken
"Ç.şim geldi" dedi
Seyyar tuvaleti alıp kabinlerin arkasına geçtik. 2 çalışan "bilmem nerde tuvalet var" dedi ama ben
"Yok bizim yanımızda var" dedim.
Adamlar bizi seyretti, öyle ya, belki orda bırakırız, orayı kirleriz.
Tamda öyle oldu, seyyar tuvaletin bir bacağı eğildi ve olan ç.iş etrafa aktı. Dahası kıyafet, k.lot, çorap sırıl sıklam.
Hadi yerleri sildim, hatunu kabine soktum. Üstünü değiştim. Ama bana yardım etmediği gibi sanki altına kaçıran benmişim gibi bana kapris yapıp gidip kumamın karısına yapıştı.
O sinirle
"Biz taksiyle eve gidelim" dedim. Derviş'in keyfi kaçtı, kumamla karısına ayıp olmasın diye hadi gezelim dedim ama bu sefer önden önden koşturuyor, sesleniyorum dönüp bakmıyor. Bir afra tafra. O sinirle orda insanlar olmasa bir tokat atasım geldi, kendimi tuttum. O kadar edepsizlikten sonra ödül verir gibi gezmek istemediğimden biz eve döndük Derviş'te bizi bırakmadı. Taksiye bindik. Eve geldik, babası ayrı konuştu ben ayrı konuştum. O'nun bu ii başarabilecek kadar akıllı olduğunu, okulda ondan başka bu problemi olan çocuk olmadığını, gece - şükür- hiç problem olmamasına rağmen, gündüz inatla bu sorunu devam ettirmesinin hepimizi ve onu üzdüğünü, herşeyde olduğu gibi bunda da alıştırma yaparak, vaktinde tuvalete giderek sorunu çözebileceğini, bizim onun her istediğini yapmamıza rağmen onun bizim sadece bu tek isteğimizi yerine getirmediğini ve bunun bizi çok kırdığını, bu sorun daha devam ederse bir daha kendisine oyuncak, kitap vs almayacağımızı, doğum günü yapmayacağımızı, bizimle dışarda gezmeye gelemeyeceğini söyledik.
"Anladım" dedi söz verdi.
Bakalım...
Diğer anlar ise boyama, çizgi çalışmaları, oyun, oyun, oyun olarak geçiyor..
Çok canım sıkılıyor bu ç.iş işine çoooookkkk!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Etiketler
- anne'nin kitaplığından (3)
- Biz (40)
- Günlük yaşam (13)
- Hamilelik (2)
- Hayatımız (bazen B.ktan (153)
- idil'in kitaplığından (7)
- İdil'li günler (271)
- Potuk'lu hayat (21)
- Seyahat (4)