Neymiş? Resim kotamız dolmuş! Ne yapacağız şimdi?
Artık buraya veda ediyoruz ve yeni yerimize geçiyoruz.
Herkesi bekliyoruz...
Bu blog aslında myspace'teki blogumuzun buraya taşınmış halidir. Kızıma hamileyken yazmaya başladım, kızım şu an 5.5 yaşını bitirdi. Aşkım,herşeyim kuzum için bu yazılar, sizde okuyup beğenirseniz ne mutlu bana... Tüm annelere,tüm bebeklere,tüm çocuklara,tüm kadınlara,tüm insanlara sevgiyle,dostlukla
28 Kasım 2012 Çarşamba
6 Kasım 2012 Salı
Erkek beyni - kadın beyni
Yer : Mutfak
Zaman : Çocuk uyutulduktan sonra rahat rahat kahve- sigara içilen 21.00'den sonrası
Olay : Çocuğunuza karşı yanlış davranırsanız vicdan azabı çeker misiniz?
Asıl olay : Erkek ve kadın beyni ve düşünce tarzındaki BÜYÜKKKK farklar
Tv'de maç vardır ama memleketimin maçı değil, kimbilir hangi ülkenin maçı.
Kadın : Ya, bugün ne oldu biliyor musun? Arkadaşı ...'nın evine yaklaşmıştık. Bizimki seslendi hatta kendini yırttı desem yeridir. Öbür domuz topu, bizimkini duymamazlıktan geldi. Bizim şabanda koşup ona yetişmeye çalıştı. Bende kızdım "O iyi bir arkadaş olsa seni beklerdi! Sen nasıl okul çıkışı Tuba'yı bekliyorsan, o da iyi bir arkadaş olsa seni bekler. Dönüp k.çını gitmez! Sen ne peşinden koşuyorsun" dedim. Önce kendime kızdım. Ne diye çocuğun kafasına fitne fesat sokuyorsun dedim ama sonra görmediği şeyi göstermem lazım. Sonra Boran'ın annesiyle konuştuk.Sevcan'a anlattım, dedim acaba yanlış mı yaptım diye ama Sevcan dedi ki "Yok sen doğru yapmışsın. Çünkü bunlar daha küçük anlamıyor, senin tecrübenle ona yol göstermen lazım". Onun büyük kızı da öyleymiş. Sordum sonra düzeldi mi diye, yok hala aynı dedi. Darbe yemekten bıkmıyormuş..
Adam : .....(ses yok)
Kadın : (içses - Bak dinlemiyor yine) Sen ne dersin?
Adam : (içses - Ne var a.m. k...! Bir maç seyredecem, bir rahat yok anasını a.v.r.a.dını! Ne sordu ki?) Neye ne diycem yaw?
Kadın (içses - Başını tv'den kaldırıp, azıcık dinlesen ...) Ya, yanlış mı yaptım diyorum. Ama bizimki saf ya!
Adam:... (içses - Ya bi sus ya! Maçın a.n.s.!) Sen yaptın! Bana kalsa böyle olmazdı (içses- Bu sav her zaman kazanır!)
Kadın : Tabii haklısın. Ben hep "Aman kızım karşındaki üzülür, aman kızım kimseyi kırma dedikçe böyle kafasına vur ekmeğini al oldu çocuk. (içses- Dur ben sana şimdi bir uzmanlık sorusu sorayım da dumur ol!) Birşey merak ediyorum. Ben mesela çocuğa karşı bir yanlış davranışta bulunursam sonrasında kendi kendimi yiyorum. Vicdan yapıyorum. Sen bir hata yaptığında sonradan düşünüp üzülüyor musun? (içses -Nasıl koy.dum kapağı)
Adam : .... (içses -Yaw bu gene ne okudu, ne seyretti! Bir maça bakamadım av.ra.dını s....) Nasıl yani?
Kadın : (içses - Ayı! Dinlemedi ki!) Yani çocuğa karşı bir hata yaptığında sonradan düşünür ve vicdan muhasebesi yapar mısın? Yani erkekler?
Adam : Ne düşünecem lan! Ben yaparım çocuk düşünsün!
Kadın : (içses - Yok anacım yokkkkk! Bu kadar sığlar işte! Siyah-beyaz! Gri yok bunlarda)
Sessizlik.
Kadın : (içses - Yarın bir sürü iş var. Havalar bozmadan yazlık örtüleri yıkayayım. Ispanağı pişireyim. Ya bu kızın doğum günü ne olacak? 10 kişiyiz, 10'da çocuk. Evde olmaz. Geçen sene ne konuştuğumdan anladım, ne yediğimden. Ev harman yeri olmuştu. 2 gün yemekle uğraşmıştım.Dışarda nerde yapacağım? Hava soğuk. Acaba McDonalds'a sorsam mı? Çok uçuk değilse orda yapayım. Bari ev dağılmaz,yemekle uğraşmayız. Annemi de haftasonundan önce yıkayayım bari. Şu soğuklar geç gelsede kaloriferi geç yaksak. Zam geldi, kimbilir kaç para vereceğiz bu sene. Off offf ! Kiracı p.z.vengi 2 kirayı ödemedi. Her ay noterden yazı parası ver, ev kredisini geç ödediğinden faiz ver! Ver anam ver! Şu paralı gün bana gelmedi ki anasını satayım! Sondan 1 önce kura çıkarmı ya? Şans yok anam bende şans!)
Erkek : .... (içses miçses yok)
Şimdi anladınız mı kadınlar ve erkekler arasında ne kadar fark olduğunu!
Zaman : Çocuk uyutulduktan sonra rahat rahat kahve- sigara içilen 21.00'den sonrası
Olay : Çocuğunuza karşı yanlış davranırsanız vicdan azabı çeker misiniz?
Asıl olay : Erkek ve kadın beyni ve düşünce tarzındaki BÜYÜKKKK farklar
Tv'de maç vardır ama memleketimin maçı değil, kimbilir hangi ülkenin maçı.
Kadın : Ya, bugün ne oldu biliyor musun? Arkadaşı ...'nın evine yaklaşmıştık. Bizimki seslendi hatta kendini yırttı desem yeridir. Öbür domuz topu, bizimkini duymamazlıktan geldi. Bizim şabanda koşup ona yetişmeye çalıştı. Bende kızdım "O iyi bir arkadaş olsa seni beklerdi! Sen nasıl okul çıkışı Tuba'yı bekliyorsan, o da iyi bir arkadaş olsa seni bekler. Dönüp k.çını gitmez! Sen ne peşinden koşuyorsun" dedim. Önce kendime kızdım. Ne diye çocuğun kafasına fitne fesat sokuyorsun dedim ama sonra görmediği şeyi göstermem lazım. Sonra Boran'ın annesiyle konuştuk.Sevcan'a anlattım, dedim acaba yanlış mı yaptım diye ama Sevcan dedi ki "Yok sen doğru yapmışsın. Çünkü bunlar daha küçük anlamıyor, senin tecrübenle ona yol göstermen lazım". Onun büyük kızı da öyleymiş. Sordum sonra düzeldi mi diye, yok hala aynı dedi. Darbe yemekten bıkmıyormuş..
Adam : .....(ses yok)
Kadın : (içses - Bak dinlemiyor yine) Sen ne dersin?
Adam : (içses - Ne var a.m. k...! Bir maç seyredecem, bir rahat yok anasını a.v.r.a.dını! Ne sordu ki?) Neye ne diycem yaw?
Kadın (içses - Başını tv'den kaldırıp, azıcık dinlesen ...) Ya, yanlış mı yaptım diyorum. Ama bizimki saf ya!
Adam:... (içses - Ya bi sus ya! Maçın a.n.s.!) Sen yaptın! Bana kalsa böyle olmazdı (içses- Bu sav her zaman kazanır!)
Kadın : Tabii haklısın. Ben hep "Aman kızım karşındaki üzülür, aman kızım kimseyi kırma dedikçe böyle kafasına vur ekmeğini al oldu çocuk. (içses- Dur ben sana şimdi bir uzmanlık sorusu sorayım da dumur ol!) Birşey merak ediyorum. Ben mesela çocuğa karşı bir yanlış davranışta bulunursam sonrasında kendi kendimi yiyorum. Vicdan yapıyorum. Sen bir hata yaptığında sonradan düşünüp üzülüyor musun? (içses -Nasıl koy.dum kapağı)
Adam : .... (içses -Yaw bu gene ne okudu, ne seyretti! Bir maça bakamadım av.ra.dını s....) Nasıl yani?
Kadın : (içses - Ayı! Dinlemedi ki!) Yani çocuğa karşı bir hata yaptığında sonradan düşünür ve vicdan muhasebesi yapar mısın? Yani erkekler?
Adam : Ne düşünecem lan! Ben yaparım çocuk düşünsün!
Kadın : (içses - Yok anacım yokkkkk! Bu kadar sığlar işte! Siyah-beyaz! Gri yok bunlarda)
Sessizlik.
Kadın : (içses - Yarın bir sürü iş var. Havalar bozmadan yazlık örtüleri yıkayayım. Ispanağı pişireyim. Ya bu kızın doğum günü ne olacak? 10 kişiyiz, 10'da çocuk. Evde olmaz. Geçen sene ne konuştuğumdan anladım, ne yediğimden. Ev harman yeri olmuştu. 2 gün yemekle uğraşmıştım.Dışarda nerde yapacağım? Hava soğuk. Acaba McDonalds'a sorsam mı? Çok uçuk değilse orda yapayım. Bari ev dağılmaz,yemekle uğraşmayız. Annemi de haftasonundan önce yıkayayım bari. Şu soğuklar geç gelsede kaloriferi geç yaksak. Zam geldi, kimbilir kaç para vereceğiz bu sene. Off offf ! Kiracı p.z.vengi 2 kirayı ödemedi. Her ay noterden yazı parası ver, ev kredisini geç ödediğinden faiz ver! Ver anam ver! Şu paralı gün bana gelmedi ki anasını satayım! Sondan 1 önce kura çıkarmı ya? Şans yok anam bende şans!)
Erkek : .... (içses miçses yok)
Şimdi anladınız mı kadınlar ve erkekler arasında ne kadar fark olduğunu!
2 Kasım 2012 Cuma
Lemur hayvanı bile bir erkekten daha romantiktir!!
Hadi bakalım!
Tüm blogger bayanlardan, okuyanlardan cevap bekliyorum! Ama dürüst olun!
"Ay, biz hala birbirimize aşığız, hala romantiğiz, kocam bana çiçek alır, böcek alır" gibi martaval atmayın!
Çizgi film sevenler bilir. Madagaskar serisinde bir lemur - maymuna benzeyen bir hayvan- vardır. Adı Kral Julian. Çok çatlaktır, sınıflar ayırımına inanır. First class'ta yolculuk eder.
Keyfine düşkündür. En son film 3'te bir sirk hayvanı olan Ayı Sonya'yı görür görmez aşık olur. Seyretmeyenler için sahneyi anlatayım.
Julian ve arkadaşları karanlık bir tren vagonuna düşerler, ortalık loştur, fonda gerilimli bir müzik vardır. Yerde balık kılçıkları, balık kafası vardır. Julian ve yanındakileri feci korkmuşturlar. Karşı köşeden bir çift kırmızı göz görünür. Bunlar tir tir titremektedirler. Birden gıcırtı sesi duyulur ve karşıdan o gözlerin sahibi yaklaşır. Pembe bir balerin tütüsü giymiş, başında pembe bir kurdelesi olan ve minicik bir bisiklete binen kocaman bir AYI!
Ayı Sonya Julian'a yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır.
Julian büyülenmiştir, gözleri pörtler, Sonya koca bir varilden ağzıyla balık alır, bir lokmada yutar.
Sonya varilden balık alırken ağır çekimde sular havaya sıçrar, fon müziği romantikle seksi arası bir hal alır.
Julian
"Hey bebek! Sana hiç süper modele benzediğini söyleyen oldu mu? Şişman, kıllı ve pis kokulu" der. Ama bunları çooook etkilenmiş ve iltifat olarak söylemiştir.
Sonya bir lokmada Julian'ı yutar, sonra hemen geri çıkarır.
Julian zevkten çığlıklar ata ata Sonya'nın sırtına çıkar ve
"Kadının kıllısına bayılırım!" der.
Şimdi elin hayvanı, elin AYISINA bu kadar romantik olursa, insan kocasından ya da erkeklerden de AZICIK buna yakın bir yaklaşım beklemez mi? Sorarım size?
Bekler.
Hatta filmin sırf o sahnesini erkeğe seyrettirir. Hani anlar belki diye.
Ne olur dersiniz?
AYI anlar, ama evdeki ÖKÜZ anlamaz!
Her romantik filmde - ki seyretmekten imtina eder, kaçar ama-
"Gızım!(Kızım'ın Adanalıcası) Onlar film ha! Gerçek hayatta böyle aşk-meşk olmaz! Bunları sizin gibi salak garılar (karıların Adanalıcası) için yapılıyor. Para verip seyretsinler diye! Aha, ne oluyor? Sizin dengeniz bozuluyor! Yok öyle romantizm falan" diyen evdeki ÖKÜZ'e, romantik bir iki laf beklediğini anlatmak için konuya girersin.
"Ya, hayatım. Bak Kral Julian bile ayıya ne kadar romantik laflar söylüyor! Sen neden bana söylemiyorsun?"
"Ne seyrettin la sen gene?"
"Madagaskar'daki hani. Sana seyrettirdim ya."
"Heee"
"İşte sende bir iki güzel laf söylesen diyorum"
"Gızım, şişmansın deseeeem aile gavgası (kavganın Adanalıcası) çıkacak! Gıllısın (kıllısının Adanalıcası) deseeeem başka dert! Hele pis gogulu (kokulunun Adanalıcası) deseeem evden atan (atarsının Adanalıcası)! Ne istiyon benden! Çizgi film mi seyredecen? Otur Tusubasa (futbolla ilgili) seyret, Avatar var (aksiyon) onu seyret! Böyle akşam akşam beni ayar etme!"
Yok kardeşim yok! VERMEMİŞ MABUT NEYLESİN MABUT! Beyin kırıntıcıklarında böyle bir duygu yok,ne yapsın adamceğiz?
Kendimi hayır işlerine, börtü böceğe,hayvanlara adayacağım artık!
Bir daha dünyaya gelsem Batılı adam alacağım, İzmir, Aydın vs civarından!
Size de tavsiyem kızlarınızı Adana ve tüm güney illerindeki erkeklere karşı uyarın!! DURUP DURUP KAÇSINLAR!!!!!
Tüm blogger bayanlardan, okuyanlardan cevap bekliyorum! Ama dürüst olun!
"Ay, biz hala birbirimize aşığız, hala romantiğiz, kocam bana çiçek alır, böcek alır" gibi martaval atmayın!
Çizgi film sevenler bilir. Madagaskar serisinde bir lemur - maymuna benzeyen bir hayvan- vardır. Adı Kral Julian. Çok çatlaktır, sınıflar ayırımına inanır. First class'ta yolculuk eder.
Keyfine düşkündür. En son film 3'te bir sirk hayvanı olan Ayı Sonya'yı görür görmez aşık olur. Seyretmeyenler için sahneyi anlatayım.
Julian ve arkadaşları karanlık bir tren vagonuna düşerler, ortalık loştur, fonda gerilimli bir müzik vardır. Yerde balık kılçıkları, balık kafası vardır. Julian ve yanındakileri feci korkmuşturlar. Karşı köşeden bir çift kırmızı göz görünür. Bunlar tir tir titremektedirler. Birden gıcırtı sesi duyulur ve karşıdan o gözlerin sahibi yaklaşır. Pembe bir balerin tütüsü giymiş, başında pembe bir kurdelesi olan ve minicik bir bisiklete binen kocaman bir AYI!
Ayı Sonya Julian'a yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır.
Julian büyülenmiştir, gözleri pörtler, Sonya koca bir varilden ağzıyla balık alır, bir lokmada yutar.
Sonya varilden balık alırken ağır çekimde sular havaya sıçrar, fon müziği romantikle seksi arası bir hal alır.
Julian
"Hey bebek! Sana hiç süper modele benzediğini söyleyen oldu mu? Şişman, kıllı ve pis kokulu" der. Ama bunları çooook etkilenmiş ve iltifat olarak söylemiştir.
Sonya bir lokmada Julian'ı yutar, sonra hemen geri çıkarır.
Julian zevkten çığlıklar ata ata Sonya'nın sırtına çıkar ve
"Kadının kıllısına bayılırım!" der.
Şimdi elin hayvanı, elin AYISINA bu kadar romantik olursa, insan kocasından ya da erkeklerden de AZICIK buna yakın bir yaklaşım beklemez mi? Sorarım size?
Bekler.
Hatta filmin sırf o sahnesini erkeğe seyrettirir. Hani anlar belki diye.
Ne olur dersiniz?
AYI anlar, ama evdeki ÖKÜZ anlamaz!
Her romantik filmde - ki seyretmekten imtina eder, kaçar ama-
"Gızım!(Kızım'ın Adanalıcası) Onlar film ha! Gerçek hayatta böyle aşk-meşk olmaz! Bunları sizin gibi salak garılar (karıların Adanalıcası) için yapılıyor. Para verip seyretsinler diye! Aha, ne oluyor? Sizin dengeniz bozuluyor! Yok öyle romantizm falan" diyen evdeki ÖKÜZ'e, romantik bir iki laf beklediğini anlatmak için konuya girersin.
"Ya, hayatım. Bak Kral Julian bile ayıya ne kadar romantik laflar söylüyor! Sen neden bana söylemiyorsun?"
"Ne seyrettin la sen gene?"
"Madagaskar'daki hani. Sana seyrettirdim ya."
"Heee"
"İşte sende bir iki güzel laf söylesen diyorum"
"Gızım, şişmansın deseeeem aile gavgası (kavganın Adanalıcası) çıkacak! Gıllısın (kıllısının Adanalıcası) deseeeem başka dert! Hele pis gogulu (kokulunun Adanalıcası) deseeem evden atan (atarsının Adanalıcası)! Ne istiyon benden! Çizgi film mi seyredecen? Otur Tusubasa (futbolla ilgili) seyret, Avatar var (aksiyon) onu seyret! Böyle akşam akşam beni ayar etme!"
Yok kardeşim yok! VERMEMİŞ MABUT NEYLESİN MABUT! Beyin kırıntıcıklarında böyle bir duygu yok,ne yapsın adamceğiz?
Kendimi hayır işlerine, börtü böceğe,hayvanlara adayacağım artık!
Bir daha dünyaya gelsem Batılı adam alacağım, İzmir, Aydın vs civarından!
Size de tavsiyem kızlarınızı Adana ve tüm güney illerindeki erkeklere karşı uyarın!! DURUP DURUP KAÇSINLAR!!!!!
31 Ekim 2012 Çarşamba
Nasıl bir anne olacağınızı anlamak için kendi annenize bakın!
Yok kardeşim yok!
Öyle "Ben hayatta annemim yaptığını yapmayacağım!" demeyeceksin. Ne kadar da eğitimli olsan, interneti kullansan, kitaplar okusan, blogger annelerini izlesen de eni sonu nasıl bir anne olacaksın? AYNI KENDİ ANNEN GİBİ!
Bu kadar basit!
Benim annem, hep derim, feci sinirli bir kadındı. Deli gibi severdi ama dayak ta atardı! Ha, kendimi tek konuda takdir ediyorum, ben tokat dahi atmadım!
Ama kardeşim bu kadar mı annem gibi anne olurum?
Bizim bir su problemimiz var. Habire su içtiğinden ve dikkatsiz olduğundan günde minimum 1-2 kez ama herrrr gün bir yere su döker. Halılar, koltuklar, okul çantası vs.
Dün kapıdan okul çantası almadan lay lay lom okula giden bu hanımdudu bugün çantayı alıp salonun ortasına atıverir. O kahrolası suluk koltuğu göl ettiği gibi, çantayı, beslenmeyi, kalem kutuyu, defterleri herrr yeri su içinde bırakır.
Bugün şiir okunacaktır, okula gitmek için acele etmemiz gereken bir saattir. Yedek çanta nedense kayıptır.
Tabii anne olacak bu manyak cıvıtır! Aynı annem gibi, aynı ama, ağzıma ne gelirse söylerim. Zottik o arada dut yemiş bülbül misali durur, çıt çıkarmaz. Bu durumda ben daha cıvıtırım, daha dellenirim. Pamuk dabir yandan"Ama annen haklı değil mi İdil'cim?" demez mi?
Ayyyy, biri beni durdursun!
Okula bırakılan zottikin ardından vicdan vicdan vicdan azapları içinde kıvrım kıvrım kıvranırım. Kendime kızarım, bir daha yapmamak için Allah'tan akıl fikir dilerim kendime.... Çocuğun psikolojisini bozduğum için kendi kendime verir veriştiririm....
Okul çıkışı ne olur dersiniz?
Daha o gün giydirilen t-shirt , tamirci çıraklarıyla yarışacak kadar kirlidir! O gün bir de büyük sınıflardan bir abi bu zottike elma da atmıştır.
"Annecim, dikkat etmeye çalıştım! Üstümü kirletmemeye çalıştım"
"Pek başarılı olamamışsın o zaman!"
Bu esnada yanımızdan geçen anne-kızın annesinin bakışları
"Manyak kadına bak" mealindeydi.
Peki bunlar benim kendime gelmemi sağladı mı?
HAYIRRRR!
Yine şeytan açtı ağzımı, vay anam vay!
Vıdı vıdı vıdı vıdı...
Yemek hazırlayana kadar geçen 20 dakika içinde söndü ateş.
Yemekten sonra aşk, kokulu öpmeler, ısırılan popişler, yalanan gıdılar...
Aynı annem ya!
Kahretsin!!!
Öyle "Ben hayatta annemim yaptığını yapmayacağım!" demeyeceksin. Ne kadar da eğitimli olsan, interneti kullansan, kitaplar okusan, blogger annelerini izlesen de eni sonu nasıl bir anne olacaksın? AYNI KENDİ ANNEN GİBİ!
Bu kadar basit!
Benim annem, hep derim, feci sinirli bir kadındı. Deli gibi severdi ama dayak ta atardı! Ha, kendimi tek konuda takdir ediyorum, ben tokat dahi atmadım!
Ama kardeşim bu kadar mı annem gibi anne olurum?
Bizim bir su problemimiz var. Habire su içtiğinden ve dikkatsiz olduğundan günde minimum 1-2 kez ama herrrr gün bir yere su döker. Halılar, koltuklar, okul çantası vs.
Dün kapıdan okul çantası almadan lay lay lom okula giden bu hanımdudu bugün çantayı alıp salonun ortasına atıverir. O kahrolası suluk koltuğu göl ettiği gibi, çantayı, beslenmeyi, kalem kutuyu, defterleri herrr yeri su içinde bırakır.
Bugün şiir okunacaktır, okula gitmek için acele etmemiz gereken bir saattir. Yedek çanta nedense kayıptır.
Tabii anne olacak bu manyak cıvıtır! Aynı annem gibi, aynı ama, ağzıma ne gelirse söylerim. Zottik o arada dut yemiş bülbül misali durur, çıt çıkarmaz. Bu durumda ben daha cıvıtırım, daha dellenirim. Pamuk dabir yandan"Ama annen haklı değil mi İdil'cim?" demez mi?
Ayyyy, biri beni durdursun!
Okula bırakılan zottikin ardından vicdan vicdan vicdan azapları içinde kıvrım kıvrım kıvranırım. Kendime kızarım, bir daha yapmamak için Allah'tan akıl fikir dilerim kendime.... Çocuğun psikolojisini bozduğum için kendi kendime verir veriştiririm....
Okul çıkışı ne olur dersiniz?
Daha o gün giydirilen t-shirt , tamirci çıraklarıyla yarışacak kadar kirlidir! O gün bir de büyük sınıflardan bir abi bu zottike elma da atmıştır.
"Annecim, dikkat etmeye çalıştım! Üstümü kirletmemeye çalıştım"
"Pek başarılı olamamışsın o zaman!"
Bu esnada yanımızdan geçen anne-kızın annesinin bakışları
"Manyak kadına bak" mealindeydi.
Peki bunlar benim kendime gelmemi sağladı mı?
HAYIRRRR!
Yine şeytan açtı ağzımı, vay anam vay!
Vıdı vıdı vıdı vıdı...
Yemek hazırlayana kadar geçen 20 dakika içinde söndü ateş.
Yemekten sonra aşk, kokulu öpmeler, ısırılan popişler, yalanan gıdılar...
Aynı annem ya!
Kahretsin!!!
27 Ekim 2012 Cumartesi
Bayramda biz..
Pamuk her iki taraftan da en büyük olduğu için her bayram bizde toplanılır. Bu çocukluğumdan beri böyledir. Hiç bir bayram tatile gidilmez. Bu bayramda Pamuk, ilk göz ağrısı büyük torunu Gencay istedi diye fırında köfte- patates yapmak için 13 yıl sonra ilk kez mutfağa girdi! Ailecek bu tarihi anı fotoğrafladık.
Canım meleğim yardıma geldi
Pamuk'un yeğeni ve eşi ile teyzem geldi
Day'cım, Zerra'cım ve İdil'in aşkısı Gencay abisi geldi.
İdil Carmen oldu
Biz aşk yaptık
Yaşasın bayramm!
21 Ekim 2012 Pazar
İdil bu aralar
Potuk'a YAPMACIK bir şefkat gösteriyor.
Esma'sına saçını değişik ördürüyor
Andımızı her sabah sıraya girip okuyor
Aşı olurken cesur davranıp poz bile veriyor.
Esma'sına saçını değişik ördürüyor
Andımızı her sabah sıraya girip okuyor
Aşı olurken cesur davranıp poz bile veriyor.
20 Ekim 2012 Cumartesi
Gün günü
Cuma günü okulda her iki koldan aşımızı olduk. Ama bir önceki gece sanki bana aşı yapılacak gibi uyku tutmadı. Korktuğum olmadı, ağlamadı. Sadece içeri girmek istemedi, direndi. Sonra
"Acımadı ki" diye diğerlerini rahatlattı. Ödül olarak ta bugünü sabah ve öğlen 2 ayrı grupla eğlenerek geçirdi.
Sabah kahvaltıda eski işyeri grubu ve bebekleriyle eğlendik. Öğlende okuldaki arkadaşları ve anneleriyle gün yaptık. Sabah 09.30'da çıkıp akşam 17.10'da içeri girdik. Yine de
"Benle oyun oynar mısın?" diye sormaz mı!
Çooook eğlendik, çook.
"Acımadı ki" diye diğerlerini rahatlattı. Ödül olarak ta bugünü sabah ve öğlen 2 ayrı grupla eğlenerek geçirdi.
Sabah kahvaltıda eski işyeri grubu ve bebekleriyle eğlendik. Öğlende okuldaki arkadaşları ve anneleriyle gün yaptık. Sabah 09.30'da çıkıp akşam 17.10'da içeri girdik. Yine de
"Benle oyun oynar mısın?" diye sormaz mı!
Çooook eğlendik, çook.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Etiketler
- anne'nin kitaplığından (3)
- Biz (40)
- Günlük yaşam (13)
- Hamilelik (2)
- Hayatımız (bazen B.ktan (153)
- idil'in kitaplığından (7)
- İdil'li günler (271)
- Potuk'lu hayat (21)
- Seyahat (4)